Ve şu an, senin o aptalca espirilerin için iyi bir zaman değil. | Open Subtitles | والآن ليس وقتاً مناسباً لاحدى تعليقاتك الذكيّة |
Şimdi onları anlatmak için iyi bir zaman olduğunu mu düşünüyorsunuz? | Open Subtitles | أتعتقدين أن الآن وقتاً مناسباً كي نقول لهم ؟ |
Destek çağırmak için iyi bir zaman. | Open Subtitles | سَيَكُونُ الآن وقتا مناسبا لدعوة الدعم الخاص بك |
Şu an oraya gitmek için iyi bir zaman değil, Bay Marcus. | Open Subtitles | ليسَ وقتاً مُناسباً للذهاب الآن، سيّد (ماركوس). |
Aslında bu benim için iyi bir zaman değil. Çalışmanın ortasındayım. | Open Subtitles | بصراحة, هذا ليس وقت جيد بالنسبة لى انا بمنتصف بعض الاعمال |
Hoo! Hey, Carly, bence korkunla yüzleşmen için iyi bir zaman olabilirdi... | Open Subtitles | يا، كارلي، أعتقد لن هذا سيكون وقت طيب لمُوَاجَهَة خوفِكَ... |
Benim düşüncem; bu işe devam etmek için iyi bir zaman değil. | Open Subtitles | في رأيي , ليس هذا أفضل وقت للمبادرة بهذا |
Bunu söylemek için iyi bir zaman değil ama hastanedeki tek tanıdık sen değilsin. | Open Subtitles | حسنا، هو قد لا يكون أفضل وقت لإخبارك، لكن... أنت لست الوحيد في المستشفى. |
SanmiStim ki... Birkaç gün ortalarda olmayacagimi ve bunun benim oyuncaklarimla oynamak için iyi bir zaman oldugunu düSündün. | Open Subtitles | ظننتني سأغيب لبضعة أيّام أُخر ولا بأس أنْ تلعبي بألعابي |
Ve bu ikimiz için iyi bir zaman değil. Üzgünüm. | Open Subtitles | و هذا ليس بوقت مناسب لنا, أنا آسفة |
Ben de dolabını süslemek için iyi bir zaman olduğunu düşündüm. | Open Subtitles | لذا فكّرتُ أن هذا سيكون وقتاً مناسباً لتزيين خزانته |
Şu anda bilinci açık. Onu görmek için iyi bir zaman. | Open Subtitles | إنّها مستيقظة الآن، سيكون وقتاً مناسباً لرؤيتها |
Önemli bir görüşmedeyim, şuan konuşmak için iyi bir zaman değil. | Open Subtitles | أنا في مقابلة الآن، لذا هذا ليس وقتاً مناسباً للتحدث |
Sanırım seni neyin rahatsız ettiğini konuşmak için iyi bir zaman değil şu an. | Open Subtitles | لا أظن هذا وقتاً مناسباً للتحدث عن هذا ما الذي كان يقلقك ؟ |
Belki de konuşmak için iyi bir zaman değil. | Open Subtitles | ربما الآن ليس وقتاً مناسباً للحديث اسمعيني يا أختي فقط قابلي هذا الشاب |
Sanırım konuşmak için iyi bir zaman değil. | Open Subtitles | كنت أفكّر ربما الآن ليس وقتاً مناسباً للحديث |
Dün bin kişi geldi. O yüzden ziyaret için iyi bir zaman değil. | Open Subtitles | أمس، كان عددهم ألفا لذا فهذا ليس وقتا مناسبا لزيارة |
Polisle konuşmak için iyi bir zaman değil. | Open Subtitles | -ليس وقتاً مُناسباً للتحدّث إلى الشرطة . -مهلاً، الآن . |
Benim için iyi bir zaman. | Open Subtitles | - إنه وقت جيد بالنسبة لي |
İçinizden birinin konuşması için iyi bir zaman bence. | Open Subtitles | هذا سيكُونُ وقت طيب لأحدكمِ للكلام |
Earl, belkide bunu anlatmak için iyi bir zaman değil. Hayır, hayır | Open Subtitles | ايرل قد لايكون هذا أفضل وقت لاخبارها |
Sanmıştım ki... Birkaç gün ortalarda olmayacağımı ve bunun benim oyuncaklarımla oynamak için iyi bir zaman olduğunu düşündün. | Open Subtitles | ظننتني سأغيب لبضعة أيّام أُخر ولا بأس أنْ تلعبي بألعابي |
Techspring'e yatırım yapmak için iyi bir zaman değil. | Open Subtitles | ليس بوقت مناسب للتحقيق في (تاكسبرينج) |