"içinde yaşıyoruz" - Traduction Turc en Arabe

• نعيش في
• نحن نعيش

Klostrofobi içinde yaşıyoruz, karanlık suların kuşattığı çelik ve betondan bir ülkede.
نعيش في الخوف من الأماكن الضيقة، أرض الفولاذ والخرسانة محصور بالمياه المظلمة

Bence, genellikle hepimiz sabit bir triyaj hali içinde yaşıyoruz.
وأعتقد أن معظم الجزء، ونحن جميعًا نعيش في حالة من الفرز المستمر

Yalnızca şunu söyleyeyim ki günah içinde yaşıyoruz.
سوى قول هذا نحنُ نوعاً ما نعيش في الخطيئة

Biz bağımsız bir Afrika ulusuyuz, huzur içinde yaşıyoruz ve ekonomik gücümüz var.
نحن أمة أفريقية مستقلة نعيش في سلام و قوة اقتصادية

Hayır, teşekkürler. Aslında bir anarşi içinde yaşıyoruz ama kimse farkında değil. Hergün birileri kelebekleri ezip öldürüyor ama hiç bir yasa buna engel olamıyor.
نحن نعيش في فوضى ، و يبدو أنه لا أحد يلاحظ هذا إن كل يوم هناك شخص يسحق فراشة

Bence geri kalan zamanda esasen, ...çetrefil, çok yönlü bir karmaşa içinde yaşıyoruz.
وأعتقد أن باقي الوقت نعيش في فوضى معقده متعدده التوجهات وأعتقد أن باقي الوقت نعيش في فوضى معقده متعدده التوجهات

Şu aydın kişilerin bize bıraktığı dünyada bir kovan içinde yaşıyoruz.
إننا نعيش في قشور من عالم تركه لنا أولئك المستنيرين.

Sanki yıllardır bu kaosun içinde yaşıyoruz.
أشعر و كأننا نعيش في هذه الفوضى منذ 10 أعوام.

Bir süre sonra profesör Kasser bana dedi ki "Çünkü hayatta önemli olan şeyleri görmezden gelmemize sebep olan bir makine içinde yaşıyoruz.''
فأجابني البروفيسور بعد برهة قائلاً: "لأننا نعيش في آلة مصمَّمة لجعلنا نتجاهل ما هو مهم في الحياة."

"Çünkü hayatta önemli olan şeyleri görmezden gelmemize sebep olan bir makine içinde yaşıyoruz.
"لأننا نعيش في آلة مصمَّمة لجعلنا نتجاهل ما هو مهم في الحياة."

Sonuç olarak, biz barış içinde yaşıyoruz, silahlarımız ve ordularımız olmadan, saldırganlık ve savaştan uzak olduğumuzu bilerek, daha faydalı girişimleri izleme özgürlüğümüzle.
النتيجة هي ، نحن نعيش في سلام ، دون الأسلحة أو الجيوش ، آمنون و في حالة معرفة اننا متحررون من العدوان والحرب ،

Topluluk içinde yaşıyoruz, biliyor musun, çok yüzeysel.
فنحن نعيش في مجتمع كما تعلم، بدائي جداً

- Guguklu saatin içinde yaşıyoruz.
-نحن نعيش في ساعة حائط مزقزقة -يا إلهي ، ليس أنا

Onun yerine, biz çöp içinde yaşıyoruz ancak bu çok uzun sürmeyecek.
لذلك , نحن نعيش في القذارة, لكن, ليس لوقت طويل...

Dostlar, hepimiz çamurun içinde yaşıyoruz. Bokun içinde!
‫يا رفاق، كلنا نعيش في الطين ‫في القذارة!

Dostlar hepimiz çamurun içinde yaşıyoruz. Bokun içinde!
‫أيها الأصدقاء ‫كلّنا نعيش في الوحل

(Gülüşmeler) Sonuç olarak: Biz insanlar Dünya'yı kontrol ediyoruz, çünkü ikili gerçeklik içinde yaşıyoruz.
(ضحك) إذا وللختام: نحن البشر نتحكم بالعالم لأننا نعيش في واقعٍ مزدوج.

Filmin içinde yaşıyoruz.
نحن نعيش في الأفلام

İnanılmaz bir kentleşme trendi içinde yaşıyoruz.
نحن نعيش خلال نزعة مدنية رائعة.

Böylesi son derece narin, küçük bir sabun köpüğünün içinde yaşıyoruz. Çok ama çok kolayca etkilenebilen kutsal bir sabun köpüğü bu.
اذا نحن نعيش على كوكب " هش " جدا .. يشبه فقاعة الصابون وهي فقاعة ضعيفة جدا وتتأثر بسرعة كبيرة جدا