Bu içkilerin geçmişi yıkayıp, geleceği garantilemesini dileyelim. | Open Subtitles | فلتنظف هذه المشروبات الماضي، ولتؤمّن المستقبل |
Misafirin olduğumuz için içkilerin parasını geri alabiliyor muyuz? | Open Subtitles | دعني اسألك . هل نحصل على تخفيضات على سعر المشروبات لأننا كنا ضيوفك؟ |
Beş yıldızlı otellerin, şemsiyeli içkilerin olduğu bir yer vajinanın su gibi aktığı bir yer tatlı ve yapışkan su gibi. | Open Subtitles | حيث المشروبات عليها مظلات والفنادق خمس نجوم ونضاجع فتيات حتى تفيض مهابلهن بمياه لزجة كالنهر |
- Örneğin pahalı içkilerin şişelerinin sıkıca kapatılması gibi. | Open Subtitles | مثل الختم مكلفة زجاجات من الخمور أو النبيذ. |
Barmenlik okulunda diğer içkilerin nasıl yapıldığını öğrenmiştim. | Open Subtitles | تعلّمت اعداد المشاريب الأخرى بكلية اعداد المشاريب. |
Ev yapımı içkilerin yine patlıyor. | Open Subtitles | مشروباتك الكحولية تنفجر مجدداً. |
Söylesene, niye oraya gidiyoruz da palmiyelerin ve şemsiyeli içkilerin olduğu bir yere gitmiyoruz? | Open Subtitles | هل يمكنك ان تخبريني مرة اخرى لماذا حن ذاهبات الى هناك ؟ وليس مكان في اشجار نخيل ومشروبات بالمظلة؟ |
Bütün erkek, kadın arkadaşlık ilişkilerinde içkilerin numaraları vardır. | Open Subtitles | في كل علاقة تجمع الرجل مع المرأة هناك كمية محددة من المشروبات الكحولية |
Saat 7:00'den sonra içkilerin fiyatı artar. | Open Subtitles | المشروبات ترتفع بعد بعد الساعة السابعه |
İçkilerin ücretsiz olduğuna da inanmıyorum. | Open Subtitles | لن أتكل على كون هذه المشروبات مجانية |
İçkilerin parasını ödedikten sonra. - Ne oldu? | Open Subtitles | عند إنتهائه من دفع ثمن المشروبات |
Yağmurun her zaman yağacağına, içkilerin daima bardakları dolduracağına müziğin asla durmayacağına güvenirler. | Open Subtitles | تثق بأن المطر لن يتوقف قط عن الهطول المشروبات لن تتوقف عن أن تنغمر... .. |
Bu içkilerin keyfini yeni Blue Parrot Bar'ımda süremediğimiz için üzgünüm ama birisi bu saçma içki ruhsatı kanunu yürürlükten kaldırana kadar Bay Capone ile ben bununla yetinmek zorunda kalacağız. | Open Subtitles | إنه من المخجل أنه لا يمكننا كلنا أن نستمتع بهذه المشروبات ...لكنفيصالةالببغاءالأزرقالجديدةالخاصةبي, |
Pembe Siksok, özel alkollü içkilerin portakal kabuğu ve Hindistan ceviziyle karışımından oluşan bir içkidir. | Open Subtitles | المضاجعة الوردية هو مزيج بين الخمور والمشروبات الروحية، معه قليل من قشرة البرتقال وجوزة الطيب |
içkilerin olduğu bölümde dikilmiş votkayla mı yoksa viskiyle mi sarhoş olsam diye karar vermeye çalışıyorum. | Open Subtitles | ثـم أدركت تـاليـا أنـي واقفة بجنـاح الخمور محـاولـة التقرير هـل سأثمـل بشرب "الفودكـا" أم "البوربن" |
Tamam, Sunil, listedeki tüm içkilerin burada olmasını sağla. | Open Subtitles | حسناً، (سانيل) لتحرص على توفير كافّة الخمور باللائحة، |
Ve Quantico duyuru panosuna bu gece tüm içkilerin sizden olduğunu yazmış veya yazmamış olabilirim. | Open Subtitles | و قد أكون اعلنت عن ذلك على لوح إعلانات كوانتيكو أن كل المشاريب على حسابك الليلة |
Arkada içkilerin yarılandığı bir oda olması lazım ayrıca duvara yeni dalga Fransız filmi yansıtacaklarmış. | Open Subtitles | يفترض أن يكون هناك غرفه بالخلف حيث المشاريب نصف فارغه وهناك بروجكتر لعرض السينما |
Senin berbat içkilerin bunu yaptı zaten. | Open Subtitles | مشروباتك المريعة قامت بهذا فعلاً |
Yahudi misin? Sen hoş bir kızsın. Küçük tatlı içkilerin ve kıkırdamalarınla. | Open Subtitles | هل أنت "يهـودي" ؟ .أنت فتاةٌ لطيفة مع مشروباتك اللطيفة وضحكاتك |
Orası gerçek içkilerin olduğu düzgün bir bar mıymış? | Open Subtitles | -حسنآ, أكانت تقول إنه بار حقيق ومشروبات حقيقية؟ |