| Evet, nerdeyse benim hatırladığım gibi, boynundan aşağısı işe yaramazdı. | Open Subtitles | نعم، ذلك تقريباً ما أَتذكّرُه عنه. عديم الفائدة مِنْ الرقبةِ ألي أسفل. |
| - Artık işe yaramazdı. | Open Subtitles | لقد أصبح عديم الفائدة |
| Her şeyde işe yaramazdı. | Open Subtitles | عديم الفائدة فى كل شيء آخر |
| Benim çalışmam olmasa, senin küçük teorin işe yaramazdı... | Open Subtitles | أترى,لولا عملي,لكانت نظريتك ...الصغيرة عديمة الفائدة |
| İyi ama Jim'in tarifi işe yaramazdı. Adamı Makani'nin tarifinden bulduk. | Open Subtitles | لكن أوصاف جيم عديمة الفائدة - أوصاف ماكاني هي التي دلتنا على القاتل- |
| Tamamen işe yaramazdı. | Open Subtitles | هو كَانَ عديم الفائدةَ. |
| Tam bir işe yaramazdı. | Open Subtitles | كان عديم الفائدة |
| Senin için işe yaramazdı! | Open Subtitles | هو كان عديم الفائدة إليك! |
| Ebediyetin Gözü, denediğim tüm dinsel öğeler gibi işe yaramazdı. | Open Subtitles | (عيون الأبدية) عديمة الفائدة مثل سائر الحلي الدينية . التي جربتها. |
| Holtz işe yaramazdı, çocuğunu kendi çocuğuymuş gibi büyütmek için istiyordu. | Open Subtitles | هولتز) كَانَ عديم الفائدةَ) أراد أن يربي الطفل كطفله |