Üç cadı ve bir bebek. Bunun işe yarayacağını sanmıyorum. | Open Subtitles | ثلاث ساحرات و طفل لا أعتقد بأنّ هذا سينجح |
Ve eğer bunu yapmalarına izin versem bile işe yarayacağını nereden bileceğim? | Open Subtitles | و إذا سمحت لهم بالقيام بذالك كيف سأعلم إن كان سينجح على أي حال ؟ |
Hızlı, kolay, çirkin plânın işler kötüye giderse işe yarayacağını biliyorum. | Open Subtitles | الخطة السريعة والبسيطة والقبيحة التي أعرف أنّها ستنجح لو ساءت الأمور. |
Sinemada çiçekler? İşe yarayacağını sanmıyorum. | Open Subtitles | أزهار على شاشة السينما لا أظن أن هذا سيفلح |
İşe yarayacağını söylemiştim. Duruşmaya kadar bekle! | Open Subtitles | قلت لكِ أن ذلك سيجدي نفعاً إنتظري حتى ميعاد الحاكمة |
Ne denersem deneyim, o insanda işe yarayacağını sanmıyorum. | Open Subtitles | حتى لو حاولت فعل أي شيء لا أعتقد بأن ذلك سينفع مع ذلك الشخص |
ama bunun işe yarayacağını sanmıyorum. Çok yapmacık. | Open Subtitles | لكن لا أعتقد أن هذا سينجح إنها مصطنعة جداً |
Bunu binlerce kez zihnimde düşündüğüm için sistemimin işe yarayacağını biliyorum. | Open Subtitles | أعلم أن نظامي سينجح لأنني راجعته ألف مره في رأسي |
Bunun neden işe yarayacağını düşündüğümü bilmiyorum. | Open Subtitles | حسناً, لا أعرف لماذا كنت أظن أن هذا سينجح |
Bunun gerçekten işe yarayacağını düşünmedin herhâlde. | Open Subtitles | أعني ، أنتِ لم تفكري بجدية أن هذا الأمر سينجح |
İşe yarayacağını düşündüğümüz kanallar işe yaramadı. | TED | وأن بعض القنوات التي أعتقدنا أنها ستنجح لم تنجح. |
Bu fikrin işe yarayacağını söylemiştim. Polisleri kandırdım. | Open Subtitles | نعم، اخبرتكما بان الفكرة ستنجح لقد خدعت الشرطيين |
Bu planın işe yarayacağını nereden biliyorsun? | Open Subtitles | و ما الذي يجعلكَ تعتقد إنّ هذه الخطة ستنجح ؟ |
İşe yarayacağını biliyordum. Seni yeniden görmek güzel. | Open Subtitles | كنت أعرف أنّ هذا سيفلح سررت برؤيتك ثانية |
Klinik deneyler devam ediyor ve insanlarda işe yarayacağını gösteren bir belge yok. | Open Subtitles | إنها ما زالت في اختبارات سريرية جارية ولا يوجد أي اقتراحات مسجلة عما إذا كان الأمر سيفلح مع البشر أم لا |
Gördün mü patron kilise bültenindeki reklamın işe yarayacağını söylemiştim. | Open Subtitles | أرأيت يا زعيم؟ أخبرتك أن اعلان الكنيسة سيجدي نفعاً. |
Bunu bilmem. Gözlerim yalnızca seni görüyor. Bunun gerçekten işe yarayacağını düşünüyor musun? | Open Subtitles | لا أعرف ، فعينايا لا ترى سواك ـ هل تعتقد ان هذا سينفع معي؟ |
Gerçekten işe yarayacağını mı sanıyorsun? | Open Subtitles | سأحب ذلك هل تعتقد حقا ان هذا سيعمل |
Biz sadece Flik'in fikrinin işe yarayacağını düşündük. | Open Subtitles | انتظر انتظر , نحن نعتقد ان فكرة فليك سوف تنجح |
Üzgünüm, işe yarayacağını sanmıştım. | Open Subtitles | انا آسفة ، لقد ظننتُ انها ستعمل |
Lütfen yanlış anlama ancak işe yarayacağını bir an bile düşünmemiştim. | Open Subtitles | أرجوكلاتفهمهبشكلِخاطئ .. ولكن لم أظن أنّ هناك فرصة قط أن هذا قد ينجح |
Şimdi siz, dalış kıyafetini patlatmanın işe yarayacağını mı düşündünüz? | Open Subtitles | إذن أنتما الإثنان إعتقدتما حقاً أن تفجير بدلة الغطس سوف ينجح, صح؟ |
Evet, işe yarayacağını sanmıyorum, Mike. | Open Subtitles | لا أعتقد انها ستنفع ( مايك ) |
Başkan Hanım, silahların yerini tam olarak belirleyebilirsek hava saldırısının işe yarayacağını düşünüyorum. | Open Subtitles | سيدتي الرئيسة أومن بأن ضربةً جوية مدوية ستفي بالغرض طالما بإمكاننا تحديد المكان الصحيح للأسلحة بدقة |
Bunun işe yarayacağını cidden düşündün mü? | Open Subtitles | هل حقا ظننت ان هذا سيفي بالغرض ؟ |
Bunun işe yarayacağını sanıyorsan beni hafife almışsın demektir. | Open Subtitles | لو تعتقد أن هذا سيفيد فأنت تقلل من تقديرى |
Çatal gözde olmadan işe yarayacağını düşünüyor musun? | Open Subtitles | هل ممكن أن ينجح الأمر دون وضع الشوكة في عينه؟ |