| Orası Burkittsville di. Ordan alışveriş yapmam, hatta işemem bile. | Open Subtitles | تلك كانت بركتزفيل وأنا لا أتسوق فيها ولا حتى أتبول فيها |
| Sana bunu söylemenin vakti değil, biliyorum ama şu ana kadar işemem gerekmiyordu, Kevin. | Open Subtitles | كيفن, أنا أعرف أن هذا ليس الوقت المناسب لخبارك بهذا ولكنى لم أتبول حتى الآن |
| Bu gece bende parti var, çocuklar. Siktir. İşemem lazım. | Open Subtitles | الحفلة في بيتي اليوم يا رفاق تباً ، أريد التبول |
| Çok fena işemem lazım aslında, nereye çekersen bana uyar. | Open Subtitles | في الحقيقة, عليّ التبول بشدة, لذا متى ما أستطعت توقف |
| Söyleyeyim mi? Birine söz verirsem üstlerine işemem.. | Open Subtitles | لانه عندما يكون لدي مشكله مع احد , لا اتبول عليه من فوق؟ |
| Ayrıca bir bardağa işemem ve insanlık için tehlikeli olduğumu bildirmem gerek. | Open Subtitles | ويجب أن أتبوّل في كوب و أسجّل نفسي كخطر حيوي عامّ |
| Gidip işemem lazım zaten. Sen ona eşlik edersin. | Open Subtitles | ،عليّ أن أقضي حاجتي أصلا .يمكنك أن تبقي معها |
| Bu kadar dayanamam, şimdi işemem lazım. | Open Subtitles | أنا لا أستطيع الإنتظار لمدة طويلة أنا يجب أن أتبول الآن |
| Haftada bir kez misyoner pozisyonunda sevişeceğiz ve sonra işemem gereken zamana kadar kaşık uyuyuşu yapacağız. | Open Subtitles | سنقوم بمارسة الجنس مره في الأسبوع .. بالوظع ومن ثم ملعقه حتى أتبول |
| - Barry işemem gerek demek kamyoneti kenara çek de işeyeyim demek. | Open Subtitles | - باري هذا يعني بأن عليك ايقاف السيارة لكي أستطيع أن أتبول |
| Bu keratayla aramızdaki fark şu: Ben üzerinize işemem. | Open Subtitles | الفرق الوحيد بيني و بين هذا الحيوان أني لن أتبول عليكم |
| Olmaz! Üstünde büyükannemin resmi olan bir kaba işemem! | Open Subtitles | لا، لا يمكنني التبول في كوب عليه صورة جدتي |
| Gece iyi uyuyamamış. Çık şu banyodan! İşemem gerek! | Open Subtitles | أيفي تريد بعضاً فهي لم تنام بشكل جيد. اخرج من الحمام احتاج إلى التبول |
| İşemem lazım ve pantolon konusunda da tam olarak dürüst değildim. | Open Subtitles | علي التبول و لم أكن صريح تماماً بخصوص بنطالي |
| Zira benim biriyle sorunum olsa adamın üstüne işemem. | Open Subtitles | لانه عندما يكون لدي مشكله مع احد , لا اتبول عليه من فوق؟ |
| Sussana sen, ihtiyar. Bak, ağırlığım kadar meyve suyu içtim ve acil işemem lazım. | Open Subtitles | صمتا ايها الرجل الكبير انا فقط شربت لترين من عصير الصانى دى ويجب على أن اتبول |
| Yola çıkacaksak önce işemem lazım. | Open Subtitles | لو كنّا سنذهب برحلة بالسيّارة، فإنّي يجب أن أتبوّل أوّلاً. |
| Sıvı giriyorsa, sıvının çıkması da lazım. İşemem lazım. | Open Subtitles | متى يدخل السائل إلى الجسد ينبغي أن يخرج، أريد قضاء حاجتي. |
| Biraz işemem gerek ve bu yorganı gerçekten çok seviyorum. | Open Subtitles | لأني سأضطر للتبول قليلًا وأنا أحب غطاء السرير هذا جدًا |
| Hava biraz sıcak ve işemem lazım. | Open Subtitles | انه نوع من الملفات الساخنة، ولدي ليتبول. |
| - Sen söyle. Benimki saçmaydı. Zaten benim gidip işemem lazım! | Open Subtitles | لا كان شئ غبي يجب أن أذهب للحمام على كل حال |
| Bay Avilla, işemem lazım. | Open Subtitles | أيها المعلّم ، أيها المعلّم؟ يجب أن أذهب لأتبول |
| Eklemlerimin ağrıması diş etimin çekilmesi ve 5 dakikada bir işemem gerekmesi haricinde pek bir harikayım. | Open Subtitles | بخلاف آلام المفاصل، وانكماش اللّثة، وذهابي للتبوّل كل 5 دقائق. |
| İşemem lazım. Hemen dönerim. | Open Subtitles | سأذهب لقضاء حاجتي سأعود على الفور |
| İşemem gerekiyor ve boşa giderse yazık olurdu. | Open Subtitles | أحتاج إلى شخ ويبدو من العار أن تضيع عليه. |
| Üzgünüm. Acilen işemem gerek. - Sorun olmaz değil mi? | Open Subtitles | آسفة، يجب عليّ التبوّل حقاً، هل تُمانعين؟ |
| İşemem lazım. | Open Subtitles | أريد أن أقضى حاجتى |