Bence bu işin içinde. San Francisco uçağı yolcuları 38. | Open Subtitles | مساعد الدكتور حونيز مايزال حيا واعتقد انه متورط في الامر |
Ya cinayet silahınından kurtuldular, ya da işin içinde 3. bir kişi var. | Open Subtitles | أما أنهما تخلصا من سلاح الجريمة , أو أن هناك طرف ثالث متورط. |
İşin içinde milyonlarca dolar var ve karşı tarafın kaybetmeye niyeti yok. | Open Subtitles | هناك ملايين الدولارات متورطة هنا والطرف الأخير لا يريد ان يخسر |
Evet, bir kız işin içinde, ama hikayenin hepsi bu değil. | Open Subtitles | نعم , الفتاة متورطة لكن , ليست تلك القصة الكاملة |
Demek IRA'da bu işin içinde, öyle mi? | Open Subtitles | هكذا الجمهور الايرلندي مشترك في هذا الأمر ؟ |
Askeri inzibatlara takım arkadaşlarını tutuklamasını söyle. Hepsi işin içinde. | Open Subtitles | إجعل النائب المهني يعتقل زملاء الفصيلة كلهم متورطون في هذا |
Benden bunu yapmamı istediğinde senin de işin içinde olduğunu söylememiştin. | Open Subtitles | لم تخبرني انك متورط بهذه الحالة عندما طلبت مني القيام بهذا |
Sadece bir his belki, ama işin içinde olduğunu biliyorum. | Open Subtitles | قد يكون مجرد شعور لكنني اعرف انه متورط في ذلك |
- Bu işe karışanları bulacağız. - Herkes bu işin içinde. | Open Subtitles | علينا أن نجد المتورطين في هذا أي أحد متورط في هذا |
Yo, yo, yoo Peter Giles'in işin içinde olduğuna inanmıyorsunuz, değil mi? | Open Subtitles | سيد هولمز, بالتأكيد انت لا تعتقد ان بيتر جيلز متورط |
Eğer ikinci bir tetikçi varsa... o halde tanımı itibarıyla bir komplo var demektir... ki sanık Clay Shaw'un da bu işin içinde olduğuna inanıyoruz. | Open Subtitles | و إذا كان هناك رامي ثاني إذن حسب التعريف لابد أن تكون مؤامرة التي نعتقد أن المتهم, كلاي شو متورط فيها |
İşin içinde bir kadın var, peki bir cinayet de var mı? | Open Subtitles | قد تكون هناك امرأة متورطة, ولكن, هل هناك جريمة مشتملة فى الأمر ؟ |
Bayan Perrin bize hemen söylemeliydi. Sanırım o da işin içinde. | Open Subtitles | كان يجب على السيدة "بيري" إخبارنا ربما هي متورطة في ذلك |
Baines ve temizlik personelinden biri, her zaman işin içinde bir kadın vardır. | Open Subtitles | بينز ومعه إحدى عاملات التنظيف لابد من وجود امرأة متورطة دائماً |
Bir biçimde o da bu işin içinde. | Open Subtitles | حسنا، وقالت انها متورطة بشكل ما. فقط لم تكن متأكدا ما تعرفه. |
Sen şimdi Sal'ın da işin içinde olduğunu söylersin. | Open Subtitles | هل يعرف الجميع؟ الشيىء التالي ان تخبرني ان سال مشترك بهذا |
Mükemmel ailemin böylesi berbat bir işin içinde yer almış olmasına inanamıyorum. | Open Subtitles | لا يمكنني أن أصدِّق أن آبائي المثاليين متورطون في شيئ فاسد كهذا |
- Bu işin içinde bir sürü insan var. | Open Subtitles | ليس أنا فقط، في الحقيقة. يوجد كثيرا من الناس متورطين. |
İkimiz de bu işin içinde duygularının olmadığını biliyoruz. | Open Subtitles | أنت وأنا نعرف أنك لست متورطاً في هذا الأمر أنت تريد المال فقط |
Benim de işin içinde olduğunu düşünüyorlar tamam mı? | Open Subtitles | .. يَعتقدونَ بأنّي مشتركة معك، أيضاً، حسناً؟ |
Babanın bu işin içinde olduğunu öğrenmek senin için zor olmalı. | Open Subtitles | بالتأكيد كان صعباً عليك أن تكتشف تورط والدك فى كل ذلك |
Bak, polisler bu işin içinde, hem de her kademesinde. | Open Subtitles | اسمع, الشرطة مشتركون في هذا, على كل المستويات, الشهود يكذبون, |
Bence, işin içinde bir çete var. | Open Subtitles | رِهاني؟ عِصابة المُخدّرات كانت متورّطة في الأمر |
Ama runik semboller şeklinde büyüyorsa, işin içinde bilinçli bir hareket var demektir. | Open Subtitles | و لكن إذا كانا ينموان على تصاميم رونية هذا يعني أن هناك وعي في اللعبة |
Kocanız işin içinde mi? | Open Subtitles | هل زوجك ضالع فى الأمر |
Sherry Palmer ve işin içinde kim varsa oradan sağ çıkmayacak. | Open Subtitles | شيري بالمر و أي شخص آخر متورط في الموضوع سيكون متورطا في الأمر |
Ajan DiNozzo, eğer bu işin içinde olsaydım Melody'e dönmek için her şeyi riske atar mıydım? | Open Subtitles | حتى خرج المخدر من جسمي إذا كنت متورطًا في ذلك يا عميل دينوزو فلم سأخاطر بالعودة من أجل ميلودي |
Her şey seks suçu gibi görünse de işin içinde seks falan yok. | Open Subtitles | لكلّ هذا ملامح جريمة الجنس ولكن ليس هناك جنس متورّط |