Ama burada işlerin nasıl yürüdüğünü öğrendikten sonra, bu değişecek. | Open Subtitles | لكن هذا سيتغير قريباً عندما تجد كيف تسير الأمور هنا |
Görgü tanığı olsa bile muhtemelen temize çıkar. Bu işlerin nasıl yürüdüğünü biliyorum. | Open Subtitles | هناك إحتمال بالإفراج عنه حتى مع وجود الشهود, أنا أعلم كيف تسير الأمور |
Nasıl olur da Sovyet düzeninde işlerin nasıl yürüdüğünü bilmezsin? İşlerin nasıl yürüdüğünü biliyorum. | Open Subtitles | كيف يمكن هذا، يبدو أنك لا تعرف كيف تسير الأمور في الاتحاد السوفيتي؟ |
İşlerin nasıl yürüdüğünü ve yöntemin nasıl işe yaradığını öğrenmeniz lazım. | Open Subtitles | يجب أن تتعلم كيف تجري الأمور و كيف يسير النظام |
İşlerin nasıl yürüdüğünü bilirim. Dediğimi yaparsan her şey düzelecek. | Open Subtitles | أنا اعرف كيف تجري الأمور فقط افعل ما اقوله لك وسنكون بخير |
Ne var ki, burada işlerin nasıl yürüdüğünü öğrenmeni... ve diğerlerine örnek olmanı istiyorum. | Open Subtitles | ومع ذلك فأنا أطلب منك أن تتعلم كيف تسير الأمور هنا وتحاول أن تكون قدوة للرجال الآخرين |
Benim sorunum, işlerin nasıl yürüdüğünü bilmeyen genç mahkumlar. | Open Subtitles | مشكلتي أن المساجين الصغار الحمقى لا يعرفون كيف تسير الأمور هنا |
Biliyor musun, görünüşe bakılırsa işlerin nasıl yürüdüğünü unutmuşsun. | Open Subtitles | من الواضح إنك تنسى كيف تسير الأمور.. أنت مدين لي. |
İşlerin nasıl yürüdüğünü, Pittsburghlu işçi sınıfından gelen bir adam belirliyor. | Open Subtitles | كيف تسير الأمور حسب ما يحدده شخص من الطبقة العاملة من بيتسبورغ |
Matron, burada işlerin nasıl yürüdüğünü size özetlememi söyledi. | Open Subtitles | لقد أمرتني السيدة أن آخذكم في جولة لأريكم كيف تسير الأمور هنا |
Bu küçük kasabada işlerin nasıl yürüdüğünü söyleyeyim sana. | Open Subtitles | دعني أخبرك كيف تسير الأمور هنا في مدينتي الصغيرة |
Peki, sana burada işlerin nasıl yürüdüğünü göstermeme izin ver. | Open Subtitles | حسناً ، دعني أريك كيف تجري الأمور في الأسفل |
Maçı kaybettiğinde, işlerin nasıl yürüdüğünü anlatıyordum sadece. | Open Subtitles | كنت فقط أخبرها كيف تجري الأمور هنا عندما تخسر مباريات كرة القدم |
Sen bizim alemde işlerin nasıl yürüdüğünü bilmiyor musun? | Open Subtitles | ألا تعلم كيف تجري الأمور في هذا النوع من الأعمال؟ |
Dubai'den geldiği için Bombay'da işlerin nasıl yürüdüğünü bilmiyor. | Open Subtitles | لقد وصل من دبي ولا يدري كيف تدار الأمور في مومباي |
Adamlarına burada işlerin nasıl yürüdüğünü anlatmaya çalışıyordum sadece. | Open Subtitles | أنا مجرد محاولة لمساعدة الناس على فهم كيف تسير الامور هنا. |
Ben aptal değilim, çavuş. Ülkenizde işlerin nasıl yürüdüğünü bilirim. | Open Subtitles | ، أنا ليس أحمقا أيها الجندي أعرف كيف تعمل بلدك |
Ve böylece işlerin nasıl yürüdüğünü açıklayabiliriz. | Open Subtitles | بعد ذلك نناقش كيف يتم الأمر. -حسنا؟ |
Biraz ortalarda görünme, burada işlerin nasıl yürüdüğünü izle. | Open Subtitles | فقط تنحي جانبا وسترين كيف يعمل هذا المكان ؟ |
İşlerin nasıl yürüdüğünü bildiğim için. | Open Subtitles | لأنّني أعرف كيف أقوم بعملي |
İşlerin nasıl yürüdüğünü bilecek kadar uzun zamandır bu işteyim. | Open Subtitles | لقد كنت ألعب بما فيه الكفاية لأعلم كيف تجري الامور |
Sana işlerin nasıl yürüdüğünü gösteriyor o kadar. | Open Subtitles | يحاول أن يريك نصاب الأمور فحسب |
İşlerin nasıl yürüdüğünü öğrenmek istiyordu. | Open Subtitles | لقد إحتاج أن يتعلم كيف يُدار العمل |
Pasifik Körfezi'nin önemini bilen işlerin nasıl yürüdüğünü bilen bir sınıf başkanı istiyorsanız o zaman oyunuzu Bailey'e verin. | Open Subtitles | حتى إذا كنت ترغب في رئيس يدرى كيفية سير الأمور هنا أذا رجاءا صوتوا لبايلى |
İşlerin nasıl yürüdüğünü hatırlıyorsundur. | Open Subtitles | أنت تذكر كيف كانت تسير الأمور |
Bu kasaba değişiklikleri sevmez, ve sana burada işlerin nasıl yürüdüğünü gösterelim istedik. | Open Subtitles | لا تحب هذه المدينه التغيير كثيراً لذا قررنا أن نجتمع اليوم لنريك كيف تتم الامور بالشكل الصحيح |