Kendi fırsatını yaratmaya çalışacaktır. İşte o zaman kendini ele verecektir. | Open Subtitles | سوف يحاول خلق الفرصة المناسبة و عندها سيفضح السيد العجول نفسه |
Eğer benim gama ışınlarının Koloni Çöküş Sendromu'na potansiyel bir çözüm olduğu hakkındaki teorilerimi yayınlarsanız, işte o zaman belki size kulak verebilirim. | Open Subtitles | افترض أنك إن على وشك نشر نظرياتي على أشعة غاما كحل محتمل ،إلى مكتب رئيس الأمن عندها يمكن أن اكون قادراً على سماعك |
İşte o zaman listemdeki 145 numarayı yapmam gerektiğini anladım. | Open Subtitles | أدركت حينها أنني مضطر الى انجاز رقم 145 على قائمتي |
Ama işte o zaman kasaba halkı kanunu kendi ellerine aldı. | Open Subtitles | لكن حينها هذا ما دفع أهل البلدة ليتولوا أمر القانون بأيديهم |
Maria işte o zaman benim bir avukatım var dedi. | Open Subtitles | ذلك عندما قالت حسناً أنا متأكدة جداً أنني لدي محامي |
İşte o zaman diğer kızları; kız kardeşim gibi çocuğu olan, okula gitmiş ama okumayı ve yazmayı unutmuş olan kızları aradım. | TED | كان ذلك عندما كلمت فتيات أخريات مثل أختي ممن لديهن أطفال كنّ في الصف لكنهن نسين القراءة والكتابة |
İşte o zaman bu aletlerin potansiyeli gerçeğe dönüşür. | TED | وذلك عندما يمكنُ أن تصبح إمكانات هذه الأدوات حقيقة واقعة. |
İşte o zaman karmanın beni adliyeye göndererek cezalandırmadığını farkettim. | Open Subtitles | وحينها أدركت أن القدر لم يكن يعاقبني باعطائي تلك الغرامات |
ve Indian Peaks'i ekleyelim. İşte o zaman ne kadar büyük bir kayadan | TED | والقمم الهندية. عندها تتكون عندكم فكرة حول |
Eğer belirtiyi dikkate alıyor, daha büyük eğilimi görmezden geliyorsak işte o zaman başa çıkmamız gereken daha büyük problemlerimiz var demektir. | TED | وإذا عالجنا الأعراض متجاهلين الاتجاهات الأكبر، عندها نكون حصلنا على مشاكل أكبر علينا حلهّا. |
İşte o zaman gerçekten kıyamet koptu. | TED | وكانت تلك النقطة التي تحول عندها كل شيء فجأة. |
Öyle başıboş bir hayvan değil bir kurt olduğum zaman işte o zaman sana havlayacağım. | Open Subtitles | عندما أصبح ذئبا لا كلبا شاردا عندها سأنبح بأعلى صوتي. |
İşte o zaman Ivan'ın benzersiz bir görsel zekaya sahip olduğunu fark ettim ve bu benim takip edeceğim yol olacaktı. | TED | حينها أدركت أن لدى ايفان ذاكرة بصرية قوية، وأن هذا سيكون سبيلي للوصول إليه. |
Fakat büyüdüklerinde, evlenmeyi düşünmeye başlamaları gereken çağ geldiğinde, işte o zaman kendi kültürlerini biraz daha fark edeceklerini sandık. | TED | لكن عندما كبروا، عندما حان الوقت لكي يبدأوا بالتفكير في الزواج. حينها توقعنا منهم أن يدركوا، أكثر ، ثقافتهم. |
İşte o zaman karikatürlerin ne kadar güçlü olduğunu anladım. Sanat sorumluluk yüklüyor. | TED | حينها أدركت، كم أن الرسومات الكارتونية مؤثرة للغاية، الفن يأتي مع المسؤوليات. |
Her şeyin bittiğini sandık, işte o zaman kurtarma timini duyduğumuz zamandı. | Open Subtitles | واكتشفنا أن كل شيء انتهى وكان ذلك عندما سمعنا فريق الإنقاذ |
Her şeyin bittiğini sandık, işte o zaman kurtarma timini duyduğumuz zamandı. | Open Subtitles | واكتشفنا أن كل شيء انتهى وكان ذلك عندما سمعنا فريق الإنقاذ |
İşte o zaman resmi çekilir Bay Quincampoix! | Open Subtitles | ذلك عندما يمسك بماكينة التصوير سيد كومبو |
İşte o zaman anladım ki, öyleyse kız hayran haykırışları bir süper güç gibiydi. | TED | وذلك عندما أدركت أن صراخ المعجبة ليس إلا قوة عجيبة. |
Wichita Falls, Texas'ta almıştım, ve kadınlar hakkında bunları işte o zaman öğrendim. | Open Subtitles | في ويشتافال، تكساس وحينها علمت بهذه الأمور بشأن النّساء |
İşte o zaman gerçekten en iyi arkadaşım olduğunu anladım. | Open Subtitles | في ذلك الوقت عرفت اننا اصبحنا صديقتين حميمتين |
Böylece top fitilin sana kaçmak izin zaman veriyordu ama bu kez alarm erken çaldı işte o zaman Jenna seni gördü. | Open Subtitles | كان من المفترض ان يعطيك فتيل مدفعك وقتا لكي تهرب ولكن هذه المرة جهاز الانذار اشتغل مبكرا وهذا عندما شاهدتك جينا ابلبي |
İşte o zaman trajik bir hata yaptım sanırım. | Open Subtitles | أعتقد أن إرتكبت خطاً مأسويا في تلك اللحظة. |
İşte o zaman bazı şeyler deliye döndüm. | Open Subtitles | وهذا هو عندما تكون الأمور... حصلت مجنون. |
Dünyaya onların istismarını, açgözlülüğünü ve acımasızlığını gösterirsek işte o zaman sesimizi duyurup yanıt alabiliriz. | Open Subtitles | إذا أظهرنا للعالم إعتدائهم ووحشيتهم, وجشعهم حينئذ سيتم سماع أصواتنا والإستجابة لها |
İşte o zaman tamam dedim.. Bir şekilde, hikaye, buzun içinde.. | Open Subtitles | و ذلك حينما برغم ذلك، حسنا ، الحكاية هي في الجليد. |
İşte o zaman, mavi üniformalı kız Birleşmiş Milletler'le çocukları beslemek için köyüme gelmişti. | TED | وعندها أتت الفتاة ذات البدلة الزرقاء إلى قريتنا مع الأمم المتحدة لإطعام الأطفال. |
İşte o zaman aslında kim olduğumu... ve ne yapmam gerektiğini anladım. | Open Subtitles | هذا عندما عرفت من أنا فى الحقيقة و ما يجب على فعلة |
İşte o zaman ben bu resmi yayınlatacağım. | Open Subtitles | وبذلك الوقت سأنشُر هذهِ الصورة |
İşte o zaman bizi kehribarladın. | Open Subtitles | وذلك حينما حفظتنا في الكهرمان. |