Birbirlerinden nefret etmek için bir sebebe ihtiyaçları yoktu. | Open Subtitles | لم يحتاجا حقًا سببًا ليكرها بعضهما |
"Kalplerinden geçeni açıklamak için sözlere ihtiyaçları yoktu Troll Köprüsü'nün gölgelerinde aşkları doğmuştu ve ne olursa olsun, ne kadar ayrı düşerlerse düşsünler her zaman birbirlerini..." | Open Subtitles | لم يحتاجا كلماتٍ للتعبير'' ''عمّا خالجَ قلبيهما فهنا، في ظلّ جسر الأقزام'' ''،وُلدَ حبّهما لكنّهما أيقنا، أنّه مهما طالَ انفصالهما''... |
Ve bu muhteşem iklimde giyinmeye de ihtiyaçları yoktu. | Open Subtitles | ومع الجو الرائع ، لم يحتاجوا إلى الملابس |
Bu genetik melezlere ihtiyaçları yoktu. | Open Subtitles | لم يحتاجوا إلى هذه الديناصورات الهجينة المعدلة وراثياً |
Benim yardımıma ihtiyaçları yoktu, bu yüzden bana emrettiğin gibi senin yanında olmaya geldim. | Open Subtitles | لم يكونوا بحاجة لمساعدتي لذا فقد جئت لأكون إلى جواركِ |
Eski arkadaşlarımdan. Artık ihtiyaçları yoktu. | Open Subtitles | من بعض الأصدقاء القدامى لم يكونوا بحاجة إليها بعد الأن |
Pek de ihtiyaçları yoktu. | Open Subtitles | لم يحتاجوا للكثير |
Onların kurtarmaya ihtiyaçları yoktu. | Open Subtitles | إنهم لم يحتاجوا لفريق إنقاذ. |
Yaşadığını kanıtladıktan sonra sana ihtiyaçları yoktu ama ikinizi de öldürmediler. | Open Subtitles | بعد إثبات الحياة، لم يكونوا بحاجة لك، |
Artık bana ihtiyaçları yoktu. | Open Subtitles | لم يكونوا بحاجة لي بعد ذلك. |
Kinsey'e ihtiyaçları yoktu. O sadece bu zıtlaşmayı haklı göstermek için bir bahaneydi, bizim ele geçirildiğimizi düşünmelerini sağlamak için. | Open Subtitles | لم يكونوا بحاجة لـ (كينزي) إنه مجرد ذريعة لهذه المواجهة |