Ama zamanı gelinceye kadar ...ihtiyatlı olmalıyız. | Open Subtitles | نحن يجب أن على أية حال نكون درج نقود حذر اللحظة ناضجة. |
Ve yanıldığında, acaba biz mi yanlış yorumladık, ve o yanılmadığı hakkında tartışmak için çok ihtiyatlı biri mi diye çok sık düşünürüm. | Open Subtitles | وعندما يكون مخطئا، أتسائل عادة إذا أخطئنا في فهم ما يقوله، كما أنه حذر جدا في التجادل من جهة أخرى. |
Çünkü hapishaneler tehlikelidir, araştırmalar mahkumların tehdit izleri hakkında çok daha ihtiyatlı hale geldiklerini gösterir. | Open Subtitles | بسبب أن السجناء خطيرون، فإن الدراسات تظهر أن السجينات يصبح لديهم حذر مفرط من إشارات التهديد |
Nedeni kısmen, bilim insanlarının onları kullanırken çok ihtiyatlı ve dikkatli olacaklarına inanmaları. | TED | جزئياً لأنهم يؤمنون أن العلماء سيكونون حذرين جداً ويتحملون المسؤولية بشأن استخدامها. |
Sizi, saygıdeğer insanları itham ederken daha ihtiyatlı olmaya ve bugün size gösterdiğimiz bağışlayıcılıktan dolayı minnettar kalmaya davet ediyorum. | Open Subtitles | واتمنى منك إظهار المزيد من الحذر في اتهام الناس الأبرياء كن ممتناً لتساهلي في الحكم اليوم |
Bu iş çok ihtiyatlı olmayı gerektirir. | Open Subtitles | يجب أن يكون متحفظ جدا، انت تعرف، في خطي الجانبي الصغير. |
Öyle normal bir iş olsaydı, ihtiyatlı bir şekilde rüşvet alırdı. | Open Subtitles | إن كان عملاً عادياً، فإنه سوف يرتشي بتكتم. |
Bugünlerde dışarı çıkmasın. İhtiyatlı olmalı. | Open Subtitles | فانذره بأن يكون على حذر وأن يلزم بيته |
Leşe ihtiyatlı ve kontrollü yaklaşıyorlar. | Open Subtitles | يتم الإقتراب من الجثة بأسلوب حذر ودقيق |
Mösyö Maurepas yaşından dolayı olaya ihtiyatlı yaklaşıyor. Genç ve zinde biriyse-- | Open Subtitles | السيد موريبا كبير في السن و حذر |
- İhtiyatlı yaklaşıyorum desek daha doğru olur. - Onun kötü olduğunu düşünüyorsun. | Open Subtitles | ــ "حذر" هي الكلمة الأفضل ــ تعتقد أنه شرير |
İhtiyatlı bir şekilde iyimserim diyelim. | Open Subtitles | لنقل أنني متفائلة لكن بشكل حذر |
Yapma, Alex. Biraz ihtiyatlı olmak zorundasın. | Open Subtitles | اوه اليكس انت يجب ان تكون حذر ولو قليلا |
İhtiyatlı birisi olmanı takdir ediyorum. | Open Subtitles | أنا أقدر بأنك رجل حذر |
Paraya ihtiyacım yok. İnsanı ihtiyatlı olmaya zorluyor. | Open Subtitles | انا لا احتاج الاموال فهي تجعل الناس حذرين |
İhtiyatlı davranacağız sanıyordum. Giyinmemişsin. | Open Subtitles | ظننت أننا سنكون حذرين أنتِ لستِ مرتدية شئ |
- İki hafta. İhtiyatlı davranırsak ve sayımız artmazsa belki de daha fazla. | Open Subtitles | لربما أكثر إن كنا حذرين وإن لم يزداد عددنا |
Tecrübeli birinden duy ihtiyatlı olmak her zaman iyidir. | Open Subtitles | حسناً، إنصت لنصيحة من شخص، يعلم أكثر منك عليك أن تلتزم بجانب الحذر. |
Potansiyel bir aday hakkında araştırma yaparken ihtiyatlı bir davranıştı, evet. | Open Subtitles | يتعيّن توخّي الحذر لدى التحرّي عن مرشّح محتمل، أجل فعلت. |
Tabi hayata ihtiyatlı yaklaşmanın faydalarıda var. | Open Subtitles | بطبيعة الحال، هناك فوائد للنهج الحذر في الحياة |
Bu durum, 2050'de, iş dünyasındaki alışılmıştan iş dünyasındaki alışılmıştan yuvarlak hesapla net bugünkü değeri 5 trilyon dolardan daha aza mal olabilir-- ki karbon emisyonlarının ve diğer tüm gizli ve dış maliyetlerin de sıfır olduğunu kabul ederek oldukça ihtiyatlı ve düşük bir tahmin | TED | قد يكلف ذلك , بحلول عام 2050 مبلغ أقل بخمسة تريليون دولار من المبلغ المعتاد عليه في صافي القيمة الحالية الذي يُعبر عنه بـ المبلغ المقطوع. افتراض أن انبعاثات الكربون و كل المخاطر الظاهرة والباطنة الأخرى لا تكلف شيئاً يُعد تقدير منخفض و متحفظ. |
Aynı zamanda hem ihtiyatlı hem de göz alıcı. | Open Subtitles | إنه متحفظ جداً، وفخم جداً إنه تصميم (غلوريانا) |
Bana dalkavukluk yaptı, ihtiyatlı ama ısrarlı ama ona karşılık verdiğimi itiraf etmem gerek. | Open Subtitles | لقد غازلني, بتكتم لكن بإصرار... و يجب أن أعترف أنني استجبت له. |
- İhtiyatlı şekilde yapın. - Anlaştık. | Open Subtitles | -إفعلوها بسرّية . |