Hikayemizin başlangıcından 15 yıl önce, iki çocuk ıssız bir adada mahsur kalmışlardı. | Open Subtitles | خمسة عشر سنه قبل بداية قصتنا طفلان تاها من سفينة في جزيرة مجهولة |
Arkalarında bir iki çocuk var ama tam seçilmiyor şu herifin kolu kapatıyor. | Open Subtitles | يوجد طفلان خلفه و لا أستطيع التحقق من ذلك بسبب يد ذلك الرجل |
Evet ama iki çocuk burda farkedilmeden yaşıyorsa, başka neler oluyordur kimbilir? | Open Subtitles | نعم.. لكن لو أن طفلان يعيشان ؟ هنا بدون ان ينتبه احد.. |
Harare'de sıcak bir Ağustos sabahı Farai, iki çocuk annesi 24 yaşında bir kadın bir banka doğru adım atıyor. | TED | في أحد صبحيات أغسطس الدافئة في هراري، فاراي، أم لطفلين تبلغ من العمر 24 عامًا، تمشي نحو مقعد في حديقة. |
İki çocuk annesi Mary Freeman'ın kaybolması hususunda hiçbir şeyi yalanlamıyorlar. | Open Subtitles | لا يستبعد شيئاً في قضية اختفاء أم لطفلين وهي ماري فريمان |
İki çocuk dışarıda, ikisi içerideydi, birinci ve üçüncü olarak, tamam mı? | Open Subtitles | لديّ ولدان على القاعدتين الأولى والثالثة، اتفقنا؟ |
Arabamdan çıktım ve iki çocuk çöp kutusunun arkasından ellerini delice sallayarak fırlayıverdi, | TED | خرجت من سيارتي، فهرع طفلان من وراء سلة قمامة، ملوحين بأيديهما بذعر. |
İki çocuk daha büyüttüm. Bu karımın ilk bebeği. | Open Subtitles | لديّ طفلان من قبل، بينما هذا الأول لزوجتي |
Elimizde yetişkin olmadıkları halde seks yapan iki çocuk var. | Open Subtitles | أنت عندك طفلان يمارسان الجنس قبل هم بالغون بما فيه الكفاية للمعرفة كيفية التعامل معه. |
Bir gün, iki çocuk eve gelmedi. | Open Subtitles | و فى احد الايام لم يعد طفلان الى المنزل. |
Harika, evlat. Harika. İki çocuk elleri boş kaçıyorlar. | Open Subtitles | حسناً هذا رائع يا ولد، هذا رائع طفلان هاربان بلا شيء |
İki çocuk gece vakti anayolda yalnız yürümez. | Open Subtitles | طفلان لا يسيران على الطريق السريع لوحدهمافيالليل. |
Ve sen, fırını iki çocuk için 450 derecede hazır tut. | Open Subtitles | وانت قم بتحمية الفرن لشوي طفلان على درجة حرارة 450 |
İstediğin şey,iki çocuk annesi bir kadının geceleri rahat uyuyabilmesi. | Open Subtitles | الذي تريدينه هي ليلة من النوم العميق لأم عاملة لطفلين |
Erica sadece yirmi yedi yaşında ve iki çocuk annesiydi. | TED | كانت إيريكا تبلغ من العمر 27 سنة. أمٌ لطفلين. |
Ya da geri dönüp yüksek lisansını tamamlamak için bilgilerini tazelemek isteyen iki çocuk sahibi bekâr bir anne olan Jenny. | TED | أو جيني، والتي هي أم عازبة لطفلين وتريد صقل مهاراتها بحيث ترجع وتكمل دراستها للماجستير. |
40, evli, pazarlamacı, iki çocuk. | Open Subtitles | عمرك بلأربعون, متزوج تعمل بالتسوق ولديك ولدان عمرك بلأربعون, متزوج تعمل بالتسوق ولديك ولدان |
O kadının sayesinde, bu iki çocuk asla sahip olamayacakları bir fırsat kazanarak doktor olacak ve insanların hayatlarını kurtaracaklardı. | TED | بسببها هي, طفلين اصبح لديهم فرصة لم تكن لتتاح لهم لولاها و سيتمكنون من انقاذ ارواح في مجال الطب كاطباء |
İlk iki çocuk 14 yaşındaydı. - Üçüncüsü ise yalnızca 12. | Open Subtitles | اول صبيين كان عمرهما14 عاما الثالث كان عمره 12. |
Ne, sadece şanslı mıydın yoksa diğer iki çocuk, tesadüfi miydi? | Open Subtitles | ماذا، هل مجرد الحصول على محظوظ، والحصول على آخر اثنين من الاطفال عن طريق الصدفة؟ |
Evet, babanızın harika yardımlarıyla iki çocuk yetiştirdim. | Open Subtitles | أجل ربيت ولدين وبمساعدة صغيرة غالية من والدكم |
Ve şimdi iki çocuk babasıyım ve özgeçmişimde tek bir satır var. | Open Subtitles | والأن أنا أب لاثنين ولدى خط واحد لأسير عليه. |
Bu haberin konusu, iki çocuk annesi hovarda bir CEO değil hovarda bir yüksek mahkeme yargıcı adayı olmalı. | Open Subtitles | يجب أن تدور هذه القصة حول مرشح رئاسة المحكمة العليا، وليس حول مديرة تنفيذية وأم لولدين. |
Ertesi sabah, iki çocuk sağ salim bulundu. | Open Subtitles | وفى الصباح التالى وجد الطفلان سليمان و معافان. |
Beni nehre götüren çocuk o. O ve iki çocuk daha. | Open Subtitles | إنه الفتى الذي قادني للبحيرة، هوه وطفلان آخران |
Kalbim bu iki çocuk için atıyor yani sen veya o sıska sürtük benim olanı benden almaya kalkarsanız yemin ederim kimi inciteceğim umrumda bile olmaz. | Open Subtitles | قلبي يخفق لهذين الطفلين لذا إن حاولت أنت أو تلك الساقطة الهزيلة العبث بما هو لي فأقسم بالله بأنّي لا أحفل بمن عليّ إيذاؤه |