Onun imzası lazım. Genel müdürü ikna etmem de gerekecek. | Open Subtitles | سنحتاج إلى توقيعها، حتى أتمكن من إقناع الإدارة العامة |
Brick'i maaşıma zam yapmaya ikna etmem gerekiyor. | Open Subtitles | ماذا كان ذلك ؟ إحتاج إقناع بريك أن يعطينى علاوه |
Sizi kurtarmak için, Paris'i ikna etmem gerekirse bunlardan daha fazlasına ihtiyacım var. | Open Subtitles | إذا أنا لإقناع باريس لإنقاذ الجلود الخاصة، وأنا بحاجة إلى أكثر من ذلك. |
Bir şey olmaz. Sadece arkadaşlarımı iyi olduğuma dair ikna etmem gerekiyor. | Open Subtitles | سيكون الأمر على ما يرام، إنّي فقط بحاجة لإقناع أصدقائي أنّي بخير. |
Daimi Komite'yi doğru yolun bu olduğuna ikna etmem yedi yılımı aldı. | Open Subtitles | لقد إستغرقت 7 سنوات لأقنع اللجنة الدائمة أن هذا هو التصرف الصحيح |
Bu yüzden şimdi üçüncü oyundaki aktörü, oyuna çıkacak kadar iyi olduğuna ikna etmem lazım.. | Open Subtitles | للمشهد الثاني من مسرحية الكاوبويز الموسيقية لذلك سأذهب لأقنع الممثل المريض في المسرجية الثالثة أنه بصحة جيدة للإِسْتِمْرار بدلاً مني |
Onu ikna etmem için bana bir şans ver. Onlara zarar vermek istemiyoruz. | Open Subtitles | أعطني فرصة لإقناعه نحن لا نقصد شعبه بأي ضرر |
İki haftan var, tüm vaktimi uydu telefonunda harcıyorum beni eve geri dönmemeye ikna etmen gerek yoksa benim seni Şef yapmaya ikna etmem lazım. | Open Subtitles | هل حصلت على إجازه أسبوعين؟ بهذه الظروف لم أقنعه بمنحي إجازه كنت سأقنعك أنت لو أنك القائد يا غبي |
Seni, peşimi bırakman için ikna etmem kolay olmayacak gibi. | Open Subtitles | يبدو أنّي لن أتمكّن من إقناعك لتتركني أذهب. |
Amerikan zenginliğinin yurtiçinde ve yurtdışında rezilce israf edilmesinin sağlam barışa giden yol olduğuna kendimi ikna etmem ve bu fikre inanmam mümkün değil. | Open Subtitles | لست قادراً على إقناع نفسى و الإعتقاد فى الإعتقاد بأن تبديد الثروة الأمريكية الصارخ فى الداخل و الخارج هى صوت الطريق إلى السلام |
Majestelerini ikna etmem lazım, ...ki bu hiç kolay olmayacak, | Open Subtitles | لذلك أعتقد أنني... سأعمل على إقناع جلالته، |
Bir şeyler yapmadan önce cezamdan kurtulmam gerekiyor ki bu da babamı güvenilir, sorumluluk sahibi ve seks yapması mümkün olmayan birisi olduğuma ikna etmem demek oluyor. | Open Subtitles | قبل أن أفعل أي شيء ، لا بد لي الخروج من كوني معاقبه... ... وهو ما يعني إقناع والدي بأني... ... جديرة بالثقة ، ويمكن الاعتماد عليها. |
Sevgili Hintli annemi aslında buna değer olduğuna ikna etmem yaklaşık dört buçuk yılımı aldı. | TED | واحتجت لحوالي أربع سنوات ونصف لإقناع والدتي الهندية الحبيبة بانّ ما أقوم به فعلاً يستحقّ العناء. |
- Yargıcı ikna etmem gerekmiyor. | Open Subtitles | لا أحتاج لإقناع القاضي أحتاج لإقناع الناس |
Pekala, bak. Ikea'dan koltuk almak için adamları ikna etmem üç ay sürdü. | Open Subtitles | لقد استغرق مني الأمر شهران لأقنع الرفاق بشراء "إيكيا فوتون" جديد |
Herkesi senin doğru söylemediğine ikna etmem için 20 saniyem var... | Open Subtitles | لدىّ 20 ثانية لأقنع الجميع أنك تكذب... |
Biraz ikna etmem gerekti. Ama sonunda razı geldi. | Open Subtitles | اخذت بعضاً من الوقت لإقناعه لكنه بالأخير استسلم |
İki haftan var, tüm vaktimi uydu telefonunda harcıyorum beni eve geri dönmemeye ikna etmen gerek yoksa benim seni Şef yapmaya ikna etmem lazım. | Open Subtitles | هل حصلت على إجازه أسبوعين؟ بهذه الظروف لم أقنعه بمنحي إجازه كنت سأقنعك أنت لو أنك القائد يا غبي |
Dört yaşında birinin iki farklı ülkede iki insanı öldürmüş olabileceğine inanmadığıma seni ikna etmem gerekiyordu. | Open Subtitles | ..كان عليّ إقناعك بأننيّ لم أصدقك فتى يبلغ أربع سنوات يطلق النار على شخصين في بلدتين |
Nefret ettiği şirketten birisi ile konuşması için neden ikna etmem gerektiğini söylesene. | Open Subtitles | إذا أخبرني لماذا يجب علي أن أقنعها بالحديث إلى شخص يعمل في الشركة التي تكره |
Dallas polisindeki bazı arkadaşları ziyaret edip bu rehine olayının bir eşek şakası olduğuna iknâ etmem gerekti. | Open Subtitles | اضطررت للمجيء وزيارة بعض الأصدقاء في شرطة (دالاس) لإقناعهم بأن مسألة الاختطاف خاصّتك خدعة، انهضي. |
Benim havaalanına gidip Jane'i serbest bırakmaları için ikna etmem gerekiyor. | Open Subtitles | يجب عليّ الذهاب للمطار لمحاولة اقناع إدارة أمن النقل بالسماح لـ(جاين) بالذهاب |