Şu an ilgilendiğim tek şey bunun olmasına izin vermemek. | Open Subtitles | كل ما يهمني الان هو التأكد من عدم حدوث هذا |
İlgilendiğim şey; modern düşüncenin gelişimi, yaratıcılığın, hayal gücünün, soyut düşüncenin evrimi ve insanın ne demek olduğu. | TED | ولكن ما يهمني هو تطوّر العقل الحديث، وتطور الإبداع، والخيال، والتفكير المجرّد، حول ما يعنيه أن تكون إنسانا. |
İlgilendiğim tek ev kendi evim. 11 cehennem ayı boyunca kirlettiğin evim. | Open Subtitles | المنزل الوحيد الذي أهتم به هو منزلي، والذي دنسته طوال 11 شهراً |
Yani benim asıl ilgilendiğim şey sorunlara yaratıcı çözümler bulmak. | TED | وبالتالي، اهتمامي الحقيقي يتمركز حول حل المشكلات بطريقة إبداعية |
Kurabiyeyi yapan kişi, tek ilgilendiğim şeyin ya da kurabiye ile ilgilenmeyi becerip beceremememin nedeninin... | Open Subtitles | انها تظن ان كل ما يهمنى او كل ما يمكننى التعامل معه .. هو |
İlgilendiğim o değil. | Open Subtitles | إنّه ليس من أجلك، أنا مهتمٌ بهِ. |
Bundan sonra denemek ve gerçekten ilgilendiğim biriyle yatmak istiyorum. | Open Subtitles | بلدي الشيء الجديد هو، كنت أريد أن أحاول و النوم مع شخص ما يهمني. |
Esas ilgilendiğim şey ise, yolculuğa çıkmış birine değişik... bir biçimde faydalı olabilir miyim? | Open Subtitles | في الواقع هذا ما يهمني إذا كنت أستطيع أن أكون نافعاً في بعض الأمور للشخص الذي يبحث عن نفسه |
Şu an ilgilendiğim tek şey bunun olmasına izin vermemek. | Open Subtitles | كل ما يهمني الان هو أن أتأكد من عدم حدوث هذا |
Bir bilim adamı olarak benim ilgilendiğim şey, Amerika'daki okullarda ya da herhangi bir yerdeki okullarda eğitilen çocuklara gerçek bulguların doğru olarak anlatılması ve neye inanacaklarına çocukların karar vermesi. | Open Subtitles | المحور الذي يهمني كعالم.. هو أن يشاهد الأطفال في المدارس الأميركية.. وفي المدارس في الأماكن أخرى.. |
Senden başka kimseyle ilgilendiğim yok ayrıca su yatağını da hiç sevmiyorum. | Open Subtitles | لا احد اخر يهمني بالتاكيد وسريرك المائي ايضا يشعرني بالغثيان |
"Neokorteksimde -- beynin benim ilgilendiğim bölgesinde -- 30 milyar hücre var. | TED | و كل ما يمكننا قوله: قشرة دماغي الحديثة, وهي الجزء الذي أهتم به من الدماغ, فيها 30 مليار خلية. |
Çünkü ilgilendiğim her neyse burada. | Open Subtitles | لأن الشيء الذي أهتم به موجوداً هنا ما الذي يمكنني عمله؟ |
Hatta Amerikan hükümeti için çalışmak hayatta ilgilendiğim son şeydi. | Open Subtitles | لقد كان آخر شيئ أهتم به العمل فى الحكومه |
İlgilendiğim tek iş... ünlü bir film yapımcısı olmakti | Open Subtitles | كانت المهنة الوحيدة التي تثير اهتمامي ان اكون صانع فيلم مشهور |
Bill Compton ne düşünürse düşünsün tek ilgilendiğim Godric'i bulmak. | Open Subtitles | وحتى اذا شعر بيل بذلك اهتمامي الوحيد إيجاد غودريك |
Tek ilgilendiğim bu. | Open Subtitles | إننى سعيد أنك قد عدت هذا ما يهمنى الآن |
Sadece ilgilendiğim herkes hakkında kötü şeyler söylüyormuşsun gibi geldi. | Open Subtitles | عن أي شخص أنا مهتمٌ به عاطفياً. |
İlgilendiğim şey daha önce kimsenin toplamayı başaramadığı... .. bitkiler ve doğal ilaçlarla dönmüş olmanız. | Open Subtitles | مايهمني هو عودتك بحقيبة مليئة بعينات . من النباتات والعلاجات الطبيعية . لم يستطع أي أحد جمعها قط |
Çünkü ilgilendiğim tek hediye, gerçektir. | Open Subtitles | لأنّ الهدية الوحيدة التي تهمني هي الحقيقة. |
- Baba, gecenin 3'ü tek ilgilendiğim şey uyumak, tamam mı ? | Open Subtitles | في الثالثة صباحاً الشيء الوحيد الذي أنا مهتم به هو النوم، فهمت؟ |
Hiçbir şey bilmiyorsun. İlgilendiğim konu şu anda Ramon'unkiyle aynı. | Open Subtitles | إهتماماتى تصادف أن تتفق مع إهتمامات (رامون) فى هذه اللحظة |
Ama benim en çok ilgilendiğim grup, değişken kindarlar. | TED | لكن ما يثير إهتمامي أكثر هي المجموعة الحاقدة المتقلبة. |
Benim ilgilendiğim veriler ise daha çok benim ve bu görev gücüyle olan ilişkilerim. | Open Subtitles | أنا مُهتم بالمعلومات التي يبحث عنها بشأني وبشأن علاقتي بفريق العمل ذلك |
Ama benim gerçekten ilgilendiğim hiç bir dersleri yok, özellikle astronomi. | Open Subtitles | لكن ليس لديهم الصفوف التي أهتم بها حقاً خصوصاً علم الفلك |
Ben diyorum ki. "Bir tutkun var mı?" Sizse "İlgilendiğim bir şey var" diyorsunuz. | TED | أنا أقول: هل لديكم شغف؟ أنتم تقولون لدينا اهتمام |