Yani, şirketlerin bütün olayı doğru insanları bulmak, bu insanlara ilham vermek, bilirsin, insanın içindeki en iyi çizmek | TED | أعني بقولي, أن إدارة الشركات ما هي إلا إيجاد الأشخاص المناسبين, و إلهام هؤلاء الأشخاص, كما تعلم, لإخرج أفضل ما لديهم |
Yani, ilk adım, genç insanlara ilham vermek, o odada Mohamed'in bulunması oradaki genç insanlar üzerinde gerçekten derin bir etki yarattı | TED | إذا فالخطوة الأولى هي إلهام الشّبان و في تلك الغرفة، كان لحضور محمد تأثير عميق في الشبان الحاضرين. |
Yani genç insanlara ilham vermek ve bir girişimcilik kültürü oluşturmak gerçekten büyük bir adım, ama genç insanların, fikirlerini gerçekleştirmek için sermayeye de ihtiyaçları var. | TED | لذلك فإنّ إلهام الشباب و إنشاء ثقافة ريادة الأعمال تعتبر خطوة كبيرة، لكنهم يحتاجون رؤوس أموال لجعل أفكارهم واقعا. |
Bana, dünyayı daha iyi bir yer yapmak için ilham verdin ve şimdi de ben sana eskiden olduğun hacktivist olman için ilham vermek istiyorum. | Open Subtitles | ألهمتِني لأحسّن العالم والآن أنوي إلهامك لتكوني الناشطة المخترقة التي كنتها |
Bana, dünyayı daha iyi bir yer yapmak için ilham verdin ve şimdi de ben sana eskiden olduğun hacktivist olman için ilham vermek istiyorum. | Open Subtitles | ألهمتِني لأحسّن العالم والآن أنوي إلهامك لتكوني الناشطة المخترقة التي كنتها |
Diğerlerine ilham vermek istedim, tıpkı sizin bana verdiğiniz gibi. | Open Subtitles | لكني كنت أفعل هذا لكي أشجع زملائي في الطريق ذلك شجعتني |
Khalida Brohi: Sanırım benim işim ilham vermek, hayalimi paylaşmak. | TED | خالدة بروهي: أعتقد أن مهمتي هي إلهام الناس و اخبارهم عن حلمي. |
Kendi başına başarılı olman için sana ilham vermek ve güçlerini kullanmana olanak tanımaktır öğretmek. | Open Subtitles | ومن حول إلهام وتمكين لك لاستخدام الهدايا لخلافة بنفسك. |
Gelecek nesil bilimcilerini güçlendirmek ve ilham vermek amacıyla, yeni teknolojilerin sınıflarda benimsenmesini hızlandırmak için gerçekten öğretmenlere ihtiyacımız var. | TED | ليتسنى لنا تمكين و إلهام الجيل القادم من العلماء، نحن بحاجة لمعلمين لقيادة إعتماد التكنولوجيا الجديدة في الفصول الدراسية. |
Sen sıkıştırmak diyorsun, ben ilham vermek. | Open Subtitles | انت تقول ضغط انا اقول إلهام |
Yeni nesile ilham vermek. | Open Subtitles | إلهام الجيل القادم. |
Carl, benim işim çocuklara ilham vermek. | Open Subtitles | كارل) وظيفتي هي إلهام الأطفال) |
Ne yapmak istediğini anlayınca, sana ilham vermek istedim. | Open Subtitles | حالما عرفت بأمر كتابكِ أردت إلهامك |
Diğerlerine ilham vermek istedim, tıpkı sizin bana verdiğiniz gibi. | Open Subtitles | لكني كنت أفعل هذا لكي أشجع زملائي في الطريق ذلك شجعتني |