"ilişkilere" - Traduction Turc en Arabe

• العلاقات
• للعلاقات
• لعلاقات
• بالعلاقات
• علاقات

Ben herhangi bir ilişkilere karşıyım özellikle , diskodan önce doğumamış kişilerle .
لا أحبّ العلاقات التي بلا معنى مع شخص لم يولد حتى قبل الديسكو

Şimdiki problem de, onların devamlı olmayan İnternet ilişkilerini karşılıklı ve anlık sosyal ilişkilere tercih etmeleri.
المشكل أنهم الآن يفضلون عالم الانترنت الغير متزامن على التفاعل العفوي اللحظي في العلاقات الإجتماعية.

Harika ilişkilere sahip olmak ve güven üzerine ilişkiler kurmak için bildiğimiz şey şu ki, iletişim kurmak zorunda kalacağız.
ونعلم أنه لكي يكون لدينا علاقات رائعة حيث تبنى العلاقات على الثقة، وأنه سيكون لدينا التواصل.

Bakın efendim, ben size söyleyeyim. iş dünyasında ilişkilere yer yoktur..
انظر يا سيدي لا داعي للعلاقات في مجال العمل الرسمي

Çok uzun zaman boyunca, ilişkilere basit bir konu gibi davrandık. Ama aslında ilişki becerileri, kazanmanın en önemli ve en zor olduğu şeylerden biri.
لوقت طويل، تعاملنا مع العلاقات باستخفاف، بينما المهارات في العلاقات هي من أهم وأصعب ما نبنيه في الحياة.

Çünkü ortalıkta, cesur müttefiklerimizle çok iyi sıcak ilişkilere sahip olduğumuz hissiyatı vardı.
الوضع الحالى لعلاقاتنا، لأنه كانت هناك حالة من النشوة فى الأجواء خلقه دفء العلاقات المزعوم مع حلفائنا الشجعان

Uluslararası diplomatik ilişkilere göre hiç bir diplomatik görevli yakalanıp tutuklanamaz resmi kimliği belirlendikten sonra.
تحت اعتماد العلاقات الدبلوماسيه لا معتمد دبلوماسي قد يحجز او يُقبض عليه عندما يُثبت هويته

Büyük olasılıkla dejenere ilişkilere bağlı...
العد التنازلي التحذيري للموت الوقت المتبقّي 19: 53 من المحتمل شوّهت العلاقات الإنسانية

Bizim kurallarımızda kişisel ilişkilere yer verilmez.
أوامرنا لا تتغير لتلائم العلاقات الشخصية

Kestiğim için özür dilerim, ama eğer bize şu anda yardım ederseniz, ülkelerimiz arasındaki ikili ilişkilere katkıda bulunmuş olursunuz.
أعذرني يا سيدي , لكن إذا ساعدتنا ستساهم في العلاقات الثنائية بين بلداننا

Ümit ediyorum ki; ama kesinlikle bir zorunluluk değil; bu durum daha samimi ilişkilere yelken açmamızı sağlayabilir.
وهناك امل لأبدأ ولكن الضرورة تتطلب طبيعة العلاقات الحميمة

Böcekler arasında bu tür yakın ilişkilere sık rastlanır belki de bu ilişkileri geliştirecek çok uzun bir geçmişe sahip oldukları için.
هذه العلاقات الوثيقة ذائعة بين الحشرات ربما لأنه مضى عليهم وقت طويل ليطوّرونها.

Stajyerlerle gayrıresmi ilişkilere girmeni yasaklıyorum.
أنا منعتك من العلاقات الشكلية مع المتدربين

Bence bu kötü ilişkilere girmemizin bir sebebi var.
أتعرفين، أننا نمر بهذه العلاقات السيئة لسبب

Etrafımdaki tüm ilişkilere baktığımda, ezelden beri sürenler olsun, yeniden ateşlenenler olsun, yeni başlayanlar olsun, bir şeyi fark ettim:
بينما كنت أنظر إلى كل العلاقات حولي بعضها مستمر منذ مدة طويلة وعادت حرارة العاطفة إلى بعضها

Bu demek oluyor ki, ticarete, herhangi türden ilişkilere son verilecek.
وهذا يعني لا مزيد من التجارة ، ولا مزيد من العلاقات من أي نوع

Neden Halkla İlişkilere adam koyduklarını sanıyorsun?
لماذا إذا وضعوه في العلاقات العامة برأيك ؟

Konu ilişkilere gelmişken merak etmeden duramıyorum neler yüzünden kavga ediyoruz?
عندما يأتي الأمر للعلاقات سألت نفسي، لماذا نتشاجر؟

Diğer uygunsuz ilişkilere gelince,
أما بالنسبة للعلاقات الغير مُلائمة الأخرى

Tüm müdürlüğün üstüne çıkmaya başladığımda hemen onu dargınlıklar ve onun iyi giden ilişkilere kaçınılmaz zararları izliyor.
ثم سرعان ما سيبدأ الكسوف القسم بأكمله و الإستيلاء و الضرر الذي لا مفر منه لعلاقات العمل التي ستأتي سريعًا

Bu nedenle yönetim birimleri arasındaki ilişkilere, kamu sektörüne gelince mücadelenin önemini anlıyoruz.
لذلك نفهم أهمية الصراع حينما يتعلق الأمر بالعلاقات بين أفرع الحكومة، في القطاع العام.

Tüm programı evlilik dışı ilişkilere ya da sapkın cinsel denemelere ayırmayı falan.
وتكريس البرنامج لمن لديهم علاقات خارج الزواج أو لمن لديهم ممارسات جنسية ضالة