- Neg, güzel bir kadına yaptığın negatif iltifattır. | Open Subtitles | - السلب, هو إطراء سلبي - يقذف بالمرأة خارج نطاق سيطرتها |
Bunu hakaret olarak söylemiş olabilirsin ama benim için iltifattır. | Open Subtitles | ربما قصدتها إهانه ولكنها إطراء |
Mary, bu adamı hak ediyorsun dediğimde, bu sana edebileceğim en büyük iltifattır. | Open Subtitles | (ماري)، عندما أقول انكي تستحقين هذا الرجل، فهذه أعلى إطراء أكون قادراً أن أقدمه |
Ama Márquez'de ise öyle değildir. O, çevirmenlerin versiyonlarının kendi versiyonundan daha iyi olduğuyla övülmüştür. Ki bu, harika bir iltifattır. | TED | ولكن الأمر لا يكون كذلك مع ماركيز والذي أشاد بترجمات أعماله على أنها أفضل من أعماله الأصلية، وهي مجاملة رائعة منه. |
Sizin gibi bir doktoroun bunu söylemesi bir iltifattır. | Open Subtitles | حينما يصدر هذا القول من جرّاح بارز مثلك فتلك مجاملة فى الواقع. |
Teşekkürler. Sizden bunu duymak büyük iltifattır. | Open Subtitles | اشكرك, انت من تقول هذا انه مديح هائل منك |
Karakterine bir iltifattır bu. | Open Subtitles | -هذا إطراء لشخصيتكِ |
- Benim için bir iltifattır. | Open Subtitles | -هذا إطراء إن صدر منكِ |
Benim için iltifattır. | Open Subtitles | إنّها إطراء |
Bunu hakaret olarak söylemiştir fakat benim için bu bir iltifattır. | Open Subtitles | لقد قصد ذلك كإهانة و لكني أعتبرها مجاملة. |
Unutma ki annemin söylediği her şey ya anlaşılması zor bir iltifattır... ya da besbelli bir hakaret. | Open Subtitles | حســنا، لا تنسى كل شيئ تقوله أمي إما مجاملة بظهر اليد أو إهانة ببطن اليد |
- Temiz bir tabak en iyi iltifattır. | Open Subtitles | الصحون النظيفة هي أفضل مجاملة. |
Bu kesinlikle iltifattır. | Open Subtitles | أنها مجاملة لأقصى حدّ |
Erkek değil hayatım. Ayrıca genç Carla bir iltifattır. | Open Subtitles | كما أن عبارة (كارلا في شبابها) مجرد مديح |