İnandıkları bir şey için hayatlarını riske atan kardeşlerden söz ediyorum. | Open Subtitles | انا اتحدث عن أخوة خاطروا بحياتهم من اجل شيء آمنوا به |
İnandıkları şey için mücadele etme cesareti olan pek çok vatansevere böyle dediler. | Open Subtitles | قيل ذلك بشأن الكثير من الوطنين العظماء الذين كانت لديهم الشجاعة لمواجهة ما آمنوا به |
İnandıkları için, o kapıdan geçen herkes öyleydi. | Open Subtitles | كل من مرّ من تلك البوابات فعلوا ذلك لأنهم آمنوا. |
İnsanların küçükken inandıkları şeylere, büyüdüklerinde neden inanmazlar hiç anlamam. | Open Subtitles | لا ادري لماذا الكبار لا يؤمنون بما ارادوه وهم صغار |
Anonim sıradışılar, inandıkları şey için özverili ve güçlü bir şekilde çalışan kişilerdi, tanınma değil inanma tarafından motive edilmiş kişilerdi. | TED | الاستثنائيون المجهولون هم أشخاص يعملون للغير وبنشاط من أجل ما يؤمنون به، أُناس تدفعهم القناعة وليس الشهرة. |
Bu basitçe onların, onu yapmanın doğru olduğuna inandıkları anlamına gelir. | TED | هم ببساطة يؤمنون بأنه من المهم أن يقوموا بذلك العمل. |
İnandıkları şey için öldüler. | Open Subtitles | لقد ماتوا في سبيل ما آمنوا به |
Bu adamlar bana inandıkları için senin yolunu seçtiler. | Open Subtitles | كلهم جاؤا إليك لأنهم آمنوا بي |
GC: Time Motto'da bununla ilgili bir yazı yazdım. Pek çok kişinin bu konuya at gözlüğü ile baktığına inanıyorum. Belki de ilk kez bazı insanlar inandıkları görüşleri, seslerinin duyulmasını ve artık yok sayılmamayı Trump'ın davranış tarzından veya insan olarak yaptıklarından daha önemli gördü. | TED | جريتشين كارلسون: كتبت مقالة عن ذلك في الـ Time Motto، قلت فيها أنني أؤمن أن الكثير من الناس تضع عصابات على أعينها، وربما لأول مرة، قرر بعض الناس أن السياسات التي آمنوا بها وأن يُسمع لهم ولا يكونوا منسين كانت الأهم بالنسبة لهم عن الطريقة التي تصرف أو يتصرف بها كإنسان. |
Gob, inandıkları her şeyi küçük düşürürken... | Open Subtitles | بينما هدم (غوب) كل شيء آمنوا به |
Tamamen başka birisi olduklarına inandıkları anda fotoğrafları çekiliyor. | TED | تلتقط صورهم في اللحظة التي يؤمنون فيها بأنهم شخص آخر تمامًا. |
İnandıkları için mutlu olan birçok insan tanıyorum. | Open Subtitles | أنا أعرف الكثير من الأشخاص الذين يكونوا سعداء فقط لأنّهم يؤمنون بشيء ما |
Sana inandıkları için kaburgalarını ve burunlarını kırarlar. | Open Subtitles | الذي سيكسرون أضلعهم و أنوفهم و رقابهم لأجلك.. لأنهم يؤمنون.. |
Sana inandıkları için kaburgalarını ve burunlarını kırarlar. | Open Subtitles | الذي سيكسرون أضلعهم و أنوفهم و رقابهم لأجلك.. لأنهم يؤمنون.. |
Eğer inandıkları amaç için ölmüş olsalar huzur içinde yatıyor olurlardı. | Open Subtitles | إن ماتوا في سبيل واجب يؤمنون به فهم في سلام |