"inanmıyorum" - Traduction Turc en Arabe

    • أصدق
        
    • أصدقك
        
    • إلهي
        
    • أؤمن
        
    • اصدق
        
    • أصدّق
        
    • اصدقك
        
    • الهي
        
    • أصدقكِ
        
    • أصدّقك
        
    • اؤمن
        
    • أصدقه
        
    • تصديق
        
    • رباه
        
    • لا أظن
        
    Emin ol, bu dedikodulara inanmıyorum. Seni görünce bunlara inanamam. Open Subtitles إنني لا أصدق هذه الشائعات لا يمكنني تصديقها حين أراك
    Söylediğin hiçbirşeye inanmıyorum. - Belki de böyle daha iyidir. Open Subtitles لم أصدق أي شيئ قلته من الأفضل إتباع تلك الطريقة
    Sana inanmıyorum. Bir saate kalmaz orada olursun. - Mel. Open Subtitles إننى لا أصدقك ، فى غضون ساعة سوف تكونين هناك
    - Hey, Mikey, sana inanıyorum. - Ben sana hiç inanmıyorum. Open Subtitles ـ هيي, ميكي, أنا أصدقك ـ أنا لا أصدقك مطلقا
    İnanmıyorum, onu dedin ya, benimkilerin ucu bir sertleşti anlatamam. Open Subtitles يا إلهي لقد قلتِ هذا للتو واصبحت حلماتي قاسيه جداً
    Orada bir şey olduğuna inanıyorum, ama onun bir çeşit Tanrı olduğuna inanmıyorum. Open Subtitles أؤمن أن هناك قوة خارقة كيانا آخرا ولكني لا أؤمن بالصورة التقليدية للإله
    Dürüstçe, buna inanmıyorum, ama bunun olmasının sebebi Mark'ın söylediği bir şeydi. Open Subtitles آهـ ، صدقــاً لا اصدق هذآ لكنــه بسـبب شيء مـا قالـه مــارك
    "Yeni tanıştığın mükemmel güzellikteki bir kızla beni aldattığına inanmıyorum." Open Subtitles لا أصدق أنك كذبت على بشأن المرأة المثالية التى قابلت
    Onun yaptığına inanmıyorum. Ama o bunu yapacak zihinsel zekâya sahip biri. Open Subtitles لا أصدق أنّها فعلت ذلك، لكنّها بالتأكيد تملك الفطنة الفكرية اللازمة لذلك.
    Elbette böyle bir şey olacağını bilmiyordum. Yani şu patlamaya da hâlâ inanmıyorum. Open Subtitles لم أكن أعلم ماذا ستكون العواقب أقصد، التفجير، ما زلت لا أصدق ذلك
    Ama inan bana, ben korkmuyorum. Onların namlarına inanmıyorum ben. Open Subtitles لكن صدقيني، أنا لست خائفاً فأنا لا أصدق سمعتهم هذه
    Özel bir psikolojik yeteneğim olduğuna hiç inanmıyorum, özellikle de medyum güçlerine. TED أنا لا أصدق لبرهة أن لدى بعض المواهب النفسية الخاصة ولا أية قدرات روحانية.
    Çünkü basit olanın iyi olduğu propagandasına kesinlikle alıştık. Ama ben buna inanmıyorum. TED ذلك أنه من المؤكد أننا قد اعتدنا على الدعاية بـأن ما هو بسيط هو جيد. لكنني لا أصدق ذلك.
    Olamaz. Yalancının tekisin. Sana inanmıyorum. Open Subtitles لا محالة ، أنت مجرد كذاب لا أستطيع أن أصدقك
    - Bana inanıyor olman benim için çok önemli. - İnanmıyorum. Sakın birşey söyleme. Open Subtitles أريد منك أن تصدقنى أنا لا أصدقك , لا تقول أى كلمة
    Bana deli diyebilirsin, ama nedense sana inanmıyorum. Open Subtitles ما رأيك ؟ ناديني بالمجنونة يافرانك ولكن لا أصدقك
    İnanmıyorum. Ot mu içiyorsun sen? Yakalandım. Open Subtitles يا إلهي ، هل تدخّن الحشيش ؟ لقد كشفتموني
    Hikâyem şu: "Modern bir sanat merkezinde yöneticiyim, fakat ben kanamayan, terlemeyen veya ağlamayan sanata inanmıyorum. TED قصتي هي التّالي: أعمل أميناً لمتحف الفنّ المعاصر، لكنّي لا أؤمن بفنٍّ لا ينزف ولا يتعرّق ولا يبكي.
    "Almanya'da bile Masurenliler kadar sadık bir yer olduğuna inanmıyorum." Open Subtitles انا لا اصدق ان في ارض بألمانيا وفية مثل ماسوريا
    Söylediğin tek kelimeye bile inanmıyorum. Bahse girerim dairende fahişeler vardır. Open Subtitles لا أصدّق كلمة مما تقول ، ربما لديك عاهرة في شقّتك
    - Size inanmıyorum. Annemin orada olduğunu biliyorum. - Lütfen, matmazel. Open Subtitles انا لا اصدقك,انا اعرف ان امى بالأعلى هناك ارجوك يا انسة
    İnanmıyorum. Siz de mi Keresteci'ye gidiyorsunuz? Open Subtitles يا الهي,انتما تذهبان الى ساحة الحطب ايضا؟
    Sana inanmıyorum. İnanmak zorundasın. Başka seçeneğin yok. Open Subtitles ـ لا أصدقكِ ـ يجب عليك فعل هذا، ليس لديك أيّ خيار
    Hiçbir şeyine inanmıyorum. Open Subtitles لن أصدّقك حتى وأنت تلفظين أنفاسك الأخيرة.
    olmadığını düşünüyorlar. Ben buna inanmıyorum, ve durumun değiştiğini düşünüyorum. TED انا لا اؤمن بذلك, و اظن ان الوضع يتغير.
    250 milyon varil petrolleri olduğunu iddia ediyorlar, ki ben buna inanmıyorum. TED وهم يزعمون أنه لديهم 250 مليار برميل من النفط، وهو أمر لا أصدقه.
    Buna inanmıyorum, bu düşünebildiğin en kötü şey değil mi? Open Subtitles لا أستطيع تصديق ذلك أليس هذا أسوء يوم تستطيع تخيله؟
    İnanmıyorum, sokaktaki bir sapık demiştin. Open Subtitles رباه قلت إنه رجل غريب الأطوار يسكن آخر الشارع
    O, bir de kitabın son ve gerçek baskısını kimsenin okuduğuna inanmıyorum. Open Subtitles بالإضافة إلى هذا، لا أظن أن أحداً منا قرأ كل شيء يعد

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus