Mikrobiyolojik inceleme sıvıda organizma tespit edemedi bu yüzden enfeksiyonu unutun. | Open Subtitles | فحص الميكروبات أظهر عدم وجود عضويات بالسائل لذا انسوا أمر العدوى |
Olay yeri inceleme bazı lastik izleri bulmuş. Yolun 90 metre gerisinde. | Open Subtitles | فريق الفحص الجنائيّ وجد آثار إطارات على بعد 100 ياردة أدنى الطريق. |
Seks Suçları'ndan bir dedektif atandı. Olay Yeri İnceleme'den başka bir uzmana devredeceğim. | Open Subtitles | لقد تم تعيين محقق من وحدة جرائم الإعتداء وسأسلم القضية لمحقق جنايات آخر |
Kaza inceleme ekibi ilk noktadan son noktaya kadar hiç fren izine rastlamamış. | Open Subtitles | الفريق المسؤول عن التحقيق لم يجد أي علامات انزلاق تقود إلى نقطة النهاية |
Ve olay yeri inceleme tesisi süpürdü. halıların hiçbiri maktulde bulunan dokularla uyuşmuyor. | Open Subtitles | ولقد قامت وحدة مسرح الجريمة بفحص المكان ولا شيء من السجاد يطابق الألياف |
Sorumlu olay yeri inceleme ekibi olmak vakitli varmayı gerektirir Kate. | Open Subtitles | ان من الاساسيات في تحقيق البحرية مدة الوصول الى مسرح الجريمة |
Yeni Ajan İnceleme Kurulu Yeni Ajan Adayları tüzüğüne karşı her ihlali araştırır. | Open Subtitles | مجلس مراجعة العملاء الجدد يتحرى كل أو أي مخالفة لمدونة قواعد سلوك المتدربين |
Dün gece bir kıyı taypanının çenesini inceleme fırsatı buldum. | Open Subtitles | الليلة الماضية، أتيحت لي الفرصة لدراسة فك ثعبان التبيان الساحلي |
Hiç inceleme yapmayı planlıyor musun yoksa sadece rehberli gezi mi yapacaksın? | Open Subtitles | هل تخطط للقيام بأي تحقيقات أم ستذهب في جولة سياحية؟ |
Bazen ikinci bir bakış,yakın bir inceleme daha önce görmediğin şeyleri açığa çıkarır. | Open Subtitles | أحياناً فحص أقرب ثاني يُمكِنُه أَن يَكشفَ الأشياءَ التي لَم تَريها قبل ذلك. |
Bu uygulamada doktor rahim boynunu mikroskopla inceler ve daha yakından inceleme yapmak için küçük bir doku biyopsisi alabilir. | TED | ويتضمن هذا الإجراء فحص عنق الرحم بالمجهر من قبل طبيب مختص، وقد يتم فيه أخذ خزعة صغيرة من النسيج لفحصها بدقّة. |
Olay yeri inceleme bazı lastik izleri bulmuş. Yolun 90 metre gerisinde. | Open Subtitles | فريق الفحص الجنائيّ وجد آثار إطارات على بعد 100 ياردة أدنى الطريق. |
Evet, Olay Yeri İnceleme bunu ceketinin içine tıkıştırılmış olarak buldu. | Open Subtitles | أجل، وجد فريق الفحص الجنائي هذه داخل المعطف إنها مليئة بالنقود |
Bir olay yeri inceleme teknisyeni Sanella'nın franchise teklifi olabilecek buruşturulmuş belgeler bulmuş. | Open Subtitles | فني وحدة مسرح الجريمة وجد مواصفات مجعدة لِما يكون من امكانية لوكالة سانيلا. |
Önce şunu sormak istiyorum pilotun ifadesini aldığınıza göre, inceleme yapmanız neden gerekiyor? | Open Subtitles | أولاً أود السؤال لماذا إن كان لديك أقوال الطيار لماذا من الضروري التحقيق أصلاً ؟ |
! Dün gece inceleme yapan mühendisler binanın hiçbir bölümünde sorun bulamadılar. | Open Subtitles | إن المهندسين الذين قاموا بفحص المبنى الليلة الماضية لم يستطيعوا ان يجدوا مشكلة في أي قسم من الأقسام التي تفحصوها |
-Bu sahte para olayında Olay Yeri İnceleme'nin de bizimle çalışmasını istiyoruz. | Open Subtitles | وزراة الخزانة المالية؟ أردنا التأكد أن قسم تحقيق الجرائم لديه نفس الفكرة بشأن قضية التزوير |
Ya da tam olarak söylemek gerekirse, yeni yıl ve İhtisas İnceleme Komitesi'nin uygulamamız için direttiği kurallar. | Open Subtitles | أويجبأن أقول: سنة جديدة وسنفرض قواعد مخوّلة من لجنة مراجعة المقر |
Çünkü arkeoloji bize geçmiş uygarlıkları inceleyerek hangi noktada başarılı olup hangi noktalarda yanıldıklarını inceleme fırsatı veriyor. | TED | لأن الآثار تمنحُنا فرصة لدراسة ماضي الحضارات لنرى اين نجحوا و أين فشلوا |
Esaslı bir inceleme yapmadı, sonuçları araştırmadı, bütün yaptığı kar tablosuna bakmak. | Open Subtitles | لم يقم بأى تحقيقات جادة أو قام بأبحاث مستمرة ربما ماعدا بيانات الربح |
Diğer gezegenleri ince detaylarla inceleme fırsatı bulacağız. | TED | سنكون قادرين على دراسة الكواكب الاخرى بتفاصيل رائعة. |
Faydası olursa Olay Yeri İnceleme Ekibi bir tane alır demişlerdir. | Open Subtitles | يحسبون إذا ساعد فإن محققي الجرائم سيشترون واحد |
Kenya’da kimlik kartı edinmeye çalışırken ayrımcı bir inceleme süreciyle karşı karşıya kalan beş milyon kişiden biri. | TED | واحدة من 5 ملايين شخص في كينيا يتعرضون لعملية تدقيق عنصرية عند محاولة حصولهم على بطاقة هوية وطنية. |
İnceleme sırasında nasıl olsa öğrenecektir. | Open Subtitles | على كل حال , هي ستكتشف ذلك في خضم التحقيقات |
Orada, Athlone Körler Okulu öğrencileri üzerinde etki bırakmak için, selenleme teknikleri ve inceleme metotları üzerine çalışıyoruz. | TED | نحن نعمل هناك على تقنيات الصوتنة وطرق التحليل للتأثير على طلاب مدرسة أثلون للمكفوفين. |
Kit yarın oraya inceleme yapmak için gidecek. | Open Subtitles | العُدّة يُصبحُ أمر تفتيش ويُمزّقُ المكان إرباً إرباً غداً. |