Tıpkı bir atlet gibi inkârın kalıplarından uzaklaşıp duygusal çeviklik diye adlandırdığım bir konsepte ilerledim. | TED | ومثل لاعبة الجمباز، بدأت أتجاوز جمود الإنكار للوصول إلى ما أصبحت أسميه الآن المرونة العاطفية. |
Ayrımcılığın kaçınılmazlığından çıkarabileceğimiz bir ders varsa bu, kalıplaşmış inkârın işe yaramadığı. | TED | وإذا كان هناك درس وحيد يمكننا تعلمه من السقوط الحتمي لنظام الفصل العنصري فهو أن الإنكار الجامد لا ينفع. |
İnkârın bir başa çıkma mekanizması olarak daha fazla dayanacağını düşünüyordum ama göğüs hassaslığı ve sabah kusmaları bunu imkânsız kıldı. | Open Subtitles | كنت آمل أن الإنكار سيدوم أطول مثل آلية التلاؤم ولكن آلام الصدر والوحام جعلت ذلك ضرباً من المستحيل |
Kendim inkârın arkasına saklanırken, senin kuralları benim adıma çiğnemene izin verdim. | Open Subtitles | لقد تركتك تخالفين القانون نيابةً عني بينما تسترت أنا وراء الإنكار |
"İnkârın, öleceğini öğrenen birisi için yas tutmanın..." "...ilk aşaması olduğunu da biliyorum." | Open Subtitles | "كما أنّي أعلم أنّ الإنكار هو المرحلة الأولى من عمليّة الحزن لمن يعلمون بأنّهم سيموتون" |
Cin, inkârın ruhunu temsil eder. | Open Subtitles | الجن يظهر روح الإنكار. |