| Yakında dünyadaki en iyi dövüşçü olduğunuzu ispatlama şansınız olacak. | Open Subtitles | وستحصل أيضاً على فرصة لإثبات إنك أفضل مقاتل فى العالم |
| Yakında dünyadaki en iyi dövüşçü olduğunuzu ispatlama şansınız olacak. | Open Subtitles | وستحصل أيضاً على فرصة لإثبات إنك أفضل مقاتل فى العالم |
| Adli bilimlerle insan hakları zulümlerini ispatlama üzerine odaklanacağım. | Open Subtitles | لذا سأركز على أساليب الطب الشرعي لإثبات فظائع حقوق الإنسان. |
| Bazı masalların gerçek olduğunu ispatlama zamanıdır, Bay Leeds. | Open Subtitles | سيد هيب , حان الوقت لتثبت أن بعض القصص حقيقية |
| Bert! Bert! Mesele mahkemelere bir şeyler ispatlama meselesi değil. | Open Subtitles | بيرت,بيرت ,انه ليس سؤال لتثبت اي شي لاي محكمه. |
| Yenilgi karşısında bile kendini ispatlama şansı vardı. | Open Subtitles | حتى في مواجهه الهزيمة كان لديه الفرصة لاثبات نفسة |
| Hayatın sana sunduğu her bir kararı ben olmadığımı ispatlama fırsatı olarak görerek daha ne kadar zaman geçireceksin? | Open Subtitles | إلى متى سوف تستمرين بالقرارات التي تقدمها لك الحياه كفرصه أخرى لإثبات أنك لست مثلي. |
| Her birinizin su anda oturdugunuz koltuklardan daha iyi bir yeri hak ettigini ispatlama sansi var. | Open Subtitles | كل فرد فيكم الآن لديه الأفضل لإثبات أنه أفضل من تلك الكراسي التي تجلسون عليها |
| Maalesef bunu ispatlama imkânı yok. | Open Subtitles | المؤسف لا يوجد طريقة لإثبات ذلك |
| Dünyaya hala var olduğumu ispatlama arzusu. | Open Subtitles | رغبة متفردة لإثبات العالم الذي وجود فيه |
| Lütfen, bana kendimi ispatlama şansı verin, Bay Ward. | Open Subtitles | رجاء، أعطني الفرصة لإثبات نفسي، سيد (وورد)ْ |
| Bazı masalların gerçek olduğunu ispatlama zamanıdır, Bay Leeds. | Open Subtitles | سيد (ليدز) حان الوقت لإثبات أن بعض القصص حقيقية |
| Bunu ispatlama zamanın geldi. Lex, içinde iyilik olduğunu biliyorum. | Open Subtitles | حان الوقت لإثبات ما تقول (ليكس)، أعلم بأن هناك خير بداخلك |
| Kendini McAllister'a ispatlama şansın. | Open Subtitles | راهنت بأنه إنها فرصتك لتثبت لمكلستر |
| Böylece ruhunun tamamen cehenneme ait olduğunu ispatlama şansın olacak. | Open Subtitles | فرصة لتثبت انك تنتمي للجحيم |
| Ağabeyim hakkında iyi şeyler düşünmediğini ispatlama şansın doğdu. | Open Subtitles | لازالت لديك الفرصة لاثبات عكس ذلك |
| - Oh, Tanrım. - ve ikincisi, bir konuyu ispatlama. | Open Subtitles | اوه, إلاهي والثاني, لاثبات وجهة نظر |