Son yüzyıl, 1870, Avrupa'daki çocuklar için kötüydü, çünkü bu istatistiklerin çoğu Avrupa'ydı. | TED | في القرن السابق,1870 كان عاما سيئا بالنسبة لأطفال أوروبا, لأن معظم تلك الإحصائيات كانت في أوروبا. |
NSA mümkün değil dedi ve bu istatistiklerin tutulmadığını ve tutulamayacağını söyledi. | TED | لكنهم رفضوا. قالوا أنهم لايتتبعون هذه الإحصائيات و لايمكنهم ذلك. |
Bunlar, göçmenlik politikası tartışmalarında öne çıkan tüm istatistiklerin ardındaki gerçek hayatlar. | TED | هذه هي الحياة الحقيقية وراء كل تلك الإحصائيات التي تهيمنُ على النقاشات حول سياسة الهجرة. |
Bu istatistiklerin üzerimde büyük etkisi oldu, fakat beni araştırma için harekete geçiren asıl sebep babam ve erkek kardeşimin yıl boyunca kronik alerjilerden acı çekişini izlemek oldu. | TED | و هذه الإحصائيات أثرت علي بشكل كبير و لكن ما أثار اهتمامي حقاً في بحثي كان رؤيتي لمعاناة أبي وشقيقي .من الحساسية المزمنة على مدار السنة |
Bu istatistiklerin hiçbirisi şüpheye yer bırakmıyor. | TED | إنها ليست إحدى تلك الإحصائيات المشكوك فيها . |
İstatistiklerin de doğru olduğunu söylüyor. | Open Subtitles | ...إنه يقصد بأن الإحصائيات أيضاً صحيحة |
İstatistiklerin gayet iyi farkındayım. | Open Subtitles | أنا أدرك الإحصائيات جيّدًا. |
Diğer taraftan bu istatistiklerin çok önemli olduklarını, yani hissi anekdotların ötesine geçmemiz ve ilerlemeyi [nesnel] bir yolla ölçmek için toplumda anlam kazanmasına ihtiyacımız olduğunu söyleyenler var. | TED | ومن جانب، هناك أؤلئك اللذين يقولون أن هذه الإحصائيات في غاية الأهمية. ونحن بحاجة إليهم لنفهم المجتمع ككل ولتجاوز الحكايات العاطفية وقياس التقدم بطريقة (موضوعية). |