| Bu durumun süresinin hangi etken tarafından kontrol edildiğini anlamak istedik. | TED | هنا نريد أن نفهم من المسؤول عن مدة استمرارية هذه الحالة |
| Esas komik olan, biz sadece bu rezil gezegenden gitmek istedik. | Open Subtitles | السخرية، هي اننا فقط كنا نريد مغادرة هذا الكوكب المثير للشفقة |
| Bizler Fuuma Klanını hayata döndürmek için gücünüzün bir parçası olmak istedik! | Open Subtitles | نحن عشيرة فيوما نريد أن نحصل على قوتك أملاً غي إحياء عشيرتنا |
| Bu yüzden insanların kendileri hakkında ne kadar emin olduklarına bağlı olmadan, söyledikleri şeylere meydan okuyan bir deney yaratmak istedik. | TED | لذا أردنا خلق تجربة، تتيح لنا أن نتحدّى ما يقوله الناس عن أنفسهم، بغض النظر عن مدى الثقة التي يبدون عليها. |
| Dört adet bilet bulabildiğimiz için sizleri de davet etmek istedik. | Open Subtitles | و بما اننا نستطيع شراء اربعة اماكن اردنا ان ندعوكم انتم |
| Arılardan sadece belirli bir renge gitmeyi değil, ayrıca belirli bir renkteki çiçeğe sadece özel bir şablondaysa gitmeyi öğrenmelerini istedik. | TED | طلبنا من النحل تعلم ليس فقط الذهاب إلى لون معين، ولكن إلى زهرة بلون معين فقط عندما تكون في نمط معين. |
| uzun bir nişanlılık istedik... o yüzden bu pazar evleniyoruz. | Open Subtitles | نحن نريد فترة خطوبة طويلة لذا نحن نتزوج يوم الأحد |
| Burada bir sürü at var. Bir tanesini sahiplenmek istedik. | Open Subtitles | هناك العديد من الخيول هنا نريد واحداً كـ حيوان أليف |
| - Bize katılır mısın diye sormak istedik. - Bu Cuma mı? | Open Subtitles | ـ نريد ان نعرف اذا كان بأمكانك الأنضمام الينا ـ هذه الجمعة؟ |
| Öğrencilerin formül ezberlemelerini istemedik; dünyaya bakışlarını değiştirmek istedik. | TED | لا نريد للطلاب أن يحفظوا المعادلات لقد اردنا تغيير الطريقة التي ينظرون بها إلى العالم |
| Şimdi, bunu gerçekten parkurda gözlemlemek istedik ve bunun için güneye Laguna Seca'ya gittik. | TED | الآن، نريد أن نرى إذا كان يمكننا في الواقع تسجيل هذا على المضمار، لذلك اتجهنا إلى الجنوب إلى لاغونا سيكا. |
| Ve çocuk doktorumuzu aramak istedik fakat kötü bir ilk intiba bırakmak veya deli, nevrotik ebeveyn imajı vermek istemedik. | TED | أردنا أن نتصل بطبيبة الأطفال، ولكن لم نريد أن يكون لنا إنطباع أولي سيء، أو نكون كوالدان مجنونان ومتعصّبان. |
| Üzerinde çalıştıkları şey hakkında kimsenin herhangi bir fikrinin olmadığı ortak, dağıtılmış müzik yapma işine bunun nasıl uygulanacağını görmek istedik. | TED | أردنا أن نرى كيف أن هذا ينطبق على التعاون ، والتوزيع الموسيقى، حيث لا يدري أي من الأشخاص ما يعمل عليه. |
| Bizim bu görüntümüzün aynı anda hem fiyordlarda hem ekranda olmasını istedik. | TED | أردنا هذه الصورة لنا على الزقاق البحري وعلى الشاشة في الوقت ذاته. |
| Yıllar sonra, daha büyük bir taşıt göndermek istedik: Curiosity. | TED | بعد عدة سنوات، اردنا ان نرسل عربة اكبر: كيوريوسيتي. |
| Onlardan, hangi ayaklarıyla topa temas ettiklerine dikkat etmelerini istedik. | TED | طلبنا منهم أن ينتبهوا لأي جانب من قدمهم يلامس الكرة. |
| Affedersiniz efendim, sabah erkenden ayrılacağımızdan şimdi gelip özür dilemek istedik. | Open Subtitles | معذرة سيدي، بما اننا راحلون مبكرا في الصباح فكرنا اننا نود ان نأتي ونعتذر لك اوه |
| Sadece nereye çıktığını ya da altında ne olduğunu öğrenmek istedik. | Open Subtitles | نحن حاولنا أن نعرف إلى أين تؤدي ماذا يوجد فيها ؟ |
| Olabildiğince yuvalanmasını istedik çünkü, bizi sorumlu olduğu kişiye götürecek. | Open Subtitles | نريدك أن تفتّش فيها بعمق انها تستطيع لأنها ستقودنا إلى رجالها |
| Tabii ki, İsrail ve Filistin'e dönmek istedik. | TED | بالطبع, كنا نرغب في العودة إلى إسرائيل وفلسطين. |
| Biz sadece tanışıp sana destek olmak istedik. Sen de uygun görürsen tabii. | Open Subtitles | نحن فقط أردنَا عَرْض أيّ مساعدة أَو إدعمْك تَعتقدُ ملائمُ. |
| ve bir cerrahtan bir görev gerçekleştirmesini istedik robotla yaptığımız şuydu, | TED | وطلبنا من طبيب جرّاح أن يجري مهمة، وما نقوم به هو، |
| Spor çantasından çıkarılmış bir şeymiş gibi olmasını istedik, bu yüzden gayet kullanışlı oldu. | TED | أردناه أن يصنعه بشكل كأنه سحبه من حقيبة النادي، لذا فهو نافع إلى حد ما في هذا الصدد. |
| Biz de insanların gerçek şifrelerinde de aynı yolu kullanıp kullanmayacaklarını bilmek istedik. | TED | وأردنا معرفة ما إذا كان الناس يتعاملون بالطريقة نفسها مع كلمات مرورهم الحقيقية |
| İkimiz de olmasını istedik diye zorluyormuşuz gibi geliyor. | Open Subtitles | نحاول إجبار العلاقة لأننا أردناها أن تنجح |
| Yapılan bir araştırmada insanlardan kendi hayatlarını -- hayatlarını tanımlamalarını istedik. | TED | لقد تم عمل دراسة، حيث سألنا بعض الناس طُلب من الناس أن يصفوا حياتهم. |
| Randolph'u kendimiz yakalayıp polise vermek istedik. | Open Subtitles | ونريد ان نصطاد راندولف اولا, ثم نسلمه للشرطة. |