Venezula'da hükümet stajyerlikleri çok istenen görevlerdir. | Open Subtitles | في فينزويلا . التدرب لدى الحكومه منصب مرغوب جداً |
Kampüste en az olunmak istenen oda burası. | Open Subtitles | في أقل غرفة مرغوبة في الحرم الجامعي بأكمله |
İstenen semboller çıkınca bunun üzerindeki basınç tam istenilen zamanda kalması için silindirlerin dönmesini sağlıyor... | Open Subtitles | الضغط على الحالةِ عندما تَظْهرُ الرموز المطلوبة لان دورانُ الإسطواناتِ إلى التمتمة في اللحظةِ الدقيقةِ يحتاج الي |
Amerika'nın en az istenen kişisi geldi. | Open Subtitles | إنها من المطلوبين قليلوا الأهمية لأمريكا |
Size bir katilin, Minnesota Katili Garret Jacob Hobbs'un psikolojik profilini oluşturması istenen mülayim bir FBI okutmanının hikayesini anlatayım. | Open Subtitles | دعوني أخبركم بقصة أستاذ الإف بي آي هادئ الطباع الذي طُلب منه وضع تقرير نفسي للسفاح غاريت جآكوب هوبز جاثم مينوسوتا |
Hiç yardım etmedim, fedakârlık yapmadım. Benden istenen tek ve en ağır görev ciddiye alıp oy vermekti. | Open Subtitles | لم أخدم أو أضحي، الأشياء التي طُلبت مني كانت أشياء بسيطة مثل الانتباه، التصويت |
Bakmamız istenen faili meçhul ve zaman aşımına yaklaşmış dosyalar. | Open Subtitles | قضايا مهملة, وقضايا تسقط بالتقادم. لقد طُلبَ منا أن نعمل عليها. |
Ölü oldukları düşünülmesi istenen grupta tanrı ve İsa'ya inandıklarını belirtenler iki katına çıkıyor. | TED | أولائك الذين طلب منهم أن يفكروا في موتهم كانت لديهم رغبة بعد ذلك أكبر بالضعف تقريبًا كي يعبروا عن إيمانهم بالرب وباليسوع. |
Bu alandaki buluşlarla da doktorlarımız bir embriyodaki istenen özellikleri arttırabilirken istenmeyen özellikleri kaldırabiliyor. | Open Subtitles | والتقدم في هذا المجال سيتيح لاطبائنا تقوية الصفات الجيدة في الجنين ومحو الصفات الغير مرغوب فيها |
Ama onu büyük gösterip istenen etkiyi verir. | Open Subtitles | و لكن بـجعلها تبدو أكبر حجماً، أتى بـتأثير مرغوب |
Hindistan'da en çok istenen budur, sömürgeci soyundan olmak. | Open Subtitles | في الهند هذا أكثر شئ مرغوب فيه عرق الأستعمار |
Aslında, matematiksel kanıtlar, ikiden fazla seçeneğe sahip olan herhangi bir seçim için en azından teorik olarak istenen bazı kriterleri ihlal etmeyen bir oylama sistemi tasarlamanın imkansız olduğunu göstermiştir. | TED | في الواقع، أظهرت البراهين الرياضية ذلك لأي انتخاب مع أكثر من خيارين، من المستحيل تصميم نظام تصويت لا ينتهك على الأقل معايير مرغوبة نظرياً. |
Hayatım pek istenen bir hayat değil. | Open Subtitles | كانت حياتي أقلّ من مرغوبة مؤخراً. |
Denek olarak sana Floransa'nın en çok istenen kadının verdim. | Open Subtitles | وأعطيتك أكثر امراءة مرغوبة في (فلورنسا) كموضوعٍ لرسماتك |
At terbiyesinde, binici fazla çaba sarf etmeden ata, istenen hareketleri gönüllü olarak yaptırmalıdır. | Open Subtitles | في مسابقة الترويض يجب أن يبدو الفارس مسترخيا بينما يؤدي الجواد طائعاً الحركات المطلوبة |
İspiyoncuları yemlemek için en çok istenen bilgilerin listesini yayımladı. | Open Subtitles | لكي يُغري "فاضحي الفساد"، قام بنشر قائمة بأكثر التسريبات المطلوبة. |
Tehlikeyle yüzleşen cesur tavrı onu ülkede en çok öldürülmek istenen adam yaptı. | Open Subtitles | شجاعته جعلته من أكثر الرجال المطلوبين في البلد |
Oranın polis şefi Kont Rostov ondan istenen adamların yarısını sağlayamadı. | Open Subtitles | المارشال هناك، الكونت (روستوف)، لقد فشل بتقديم نصف الرجال المطلوبين منه. |
Şimdi, Binbaşı Saxon bize, Amerikan Donanması gemileri tarafından ziyaret edilen Asya'ya iade edilmesi istenen pek çok limanın askeri değerini belirlemek için ondan rapor hazırlamasını istendiğini söyledi. | Open Subtitles | الآن ، القائد سيكسون قال لنا أنة طُلب منة ، اعداد تقرير لتحديد القيمة العسكرية لخدمة موانى الاتصالات بأسيا |
Şayet grev kaçınılmaz görünüyorsa istenen tüm tavizler verilmelidir. | Open Subtitles | -فينبغي منح كل التنازلات التي طُلبت. |
Bakmamız istenen faili meçhul ve zaman aşımına yaklaşmış dosyalar. | Open Subtitles | قضايا مهملة, وقضايا تسقط بالتقادم. لقد طُلبَ منا أن نعمل عليها. |
Bu 'Popular Workbench'. O günlerdeki popüler tarih dergileri -- 30'lu yıllara ait olanlardan devasa bir kolleksiyonum vardı -- aslında sadece palto askılarından güneş gözlüğü yapmaları istenen, fakir insanlar ve her şey doğaçlama... ve saatte 300 mil hızla buz hokeyi oynayan, bu olağanüstü dev radyo robotların hayalini kuruyorlar -- bütün bunlar gerçekleşek, her şey harika olacak. | TED | هذا هو بوبيولار وركبينش. مجلات علمية مبسطة في تلك الأيام -- كان لدي مجموعة ضخمة منها من الثلاثينيات كلها عن الفقراء الذين طلب منهم ان يصنعوا النظارات الشمسية بـاستخدام شماعات الملابس المصنوعة من السلك ، وكل شيء مرتجل وتحلم بهذه بأجهزة الراديو العملاقة الرائعة تلك تلعب هوكي الجليد بسرعة 300 ميلا في الساعة سيحدث كل هذا ، كل شيء سيكون رائعا. |
Ona kur yapmadaki hazin denemelerin istenen etkiyi yaratmada başarısız oldu. | Open Subtitles | حسنٌ، محاولاتك البائسة في التحبب إليها... فشلت في أن تحرز النتيجة المرجوّة |