| İtiraf etmek, şırınga ile ölmek yerine müebbet hapis demek. | Open Subtitles | الإعتراف يعني الحياة داخل السجن بدلا من الموت بالحقنة المسممة |
| İş hayatına girdikten sonra değiştiğimi biliyorum. Ama bunu itiraf etmek istemedim. | Open Subtitles | أعرف أنّني تغيّرت منذ أن بدأت عملي، لكنّي لم أرد الإعتراف بهذا. |
| İşte o zaman hiçbir mantıklı açıklaması olmadığını itiraf etmek zorundayım. | Open Subtitles | حسنا، عندئذ أنا أجبر على الاعتراف بأن ليس هناك تفسير معقول. |
| Bir kez onun için çalışırken itiraf etmek beni üzse de hayatımı kurtardı. | Open Subtitles | والمرة الوحيد التى عملت فيها معه يؤلمنى جداً أن أعترف إنه أنقذ حياتى |
| İtiraf etmek istemeseniz de varlığınızın büyük bir kısmı şansa dayanıyor. | Open Subtitles | الحظ هو الجزء الأكبر في وجودك حتى لو لم تعترف به |
| Dün gece yük treni gibi horladığını itiraf etmek isteyen kimse var mı? | Open Subtitles | أيريد أحد أن يعترف أنه كان يشخر طوال الليل؟ |
| Bir şeyi itiraf etmek zorundayım. Bu tabir beni deli ediyor. | TED | لكن لدي اعتراف: تلك العبارة تقودني إلى الجنون، |
| Bunu itiraf etmek istemediği için, gidip 4 tane içki içiyor. | Open Subtitles | هو لا يريد الإعتراف بذلك لذلك يذهب مع تناول أربعة كؤوس |
| Olamaz! Sonumuz geldiğine göre bir şeyi itiraf etmek istiyorum. | Open Subtitles | يا للهول، أعتقدُ أن هذه النهايه وقد حان وقتُ الإعتراف |
| Öyleyse aranızda itiraf etmek istediği bişeyi olan var mı? | Open Subtitles | لذا هل يود أى شخص منكم الإعتراف بأى شيء ؟ |
| Bugün size bir şey itiraf etmek istiyorum. Ama öncesinde size birkaç soru soracağım. | TED | اليوم أود الإعتراف لكم بأمر، ولكن قبل ذلك سوف أسألكم سؤالين. |
| Tek yapman gereken yaptığın şeyi itiraf etmek sonra tüm bunlar kaybolur gider. | Open Subtitles | كل ما عليك فعله هو الاعتراف انك فعلت هذا وكل هذا سيذهب بعيدا |
| Tek yapman gereken yaptığın şeyi itiraf etmek sonra tüm bunlar kaybolur gider. | Open Subtitles | كل ما عليك فعله هو الاعتراف انك فعلت هذا وكل هذا سيذهب بعيدا |
| Gelecekteki kocama zaten başkasının çocuğunu taşıdığımı itiraf etmek zorunda kalacağım. | Open Subtitles | سأكون مجبره على الاعتراف لزوجي المستقبلي بأنني حامل بطفل رجل اخر |
| Antipova 'nın iyi biri olduğunu itiraf etmek zorundayım. | Open Subtitles | يجب أن أعترف بأمانة بأن انتيبوف شخصية طيبة |
| O kişinin kendisi olacağını uman birine bunu itiraf etmek tuhaf geliyor. | Open Subtitles | يبدو غريبا أن أعترف بهذا لشخص يتمنى أن يكون هذا الوغد |
| Bunu itiraf etmek ölüm gibi geliyor ama sonsuza kadar alımlı kalamıyorsun. | Open Subtitles | وأكره أن أعترف بذلك, لكن الجزء الجمالي لا يدوم للأبد. |
| Bu yıl eve gittiğimde, bana her şeyi itiraf etmek istedi. | Open Subtitles | و عندما عدت إلي قريتي أرادت أن تعترف لي بكل شئ |
| Bence işlemediği bir suçu itiraf etmek niyetindeydi. | Open Subtitles | أظن بأنه يريد أن يعترف بجريمةٍ لم يرتكبها. |
| Ve davayı halka duyurmak... Sovyetler Birliği'nde bu tür suçların işlendiğini itiraf etmek olur. | Open Subtitles | وأما نشر القضية اعلامياً فهو اعتراف بوجود مثل هكذا جرائم |
| Fakat belki bu itiraf etmek için ilgilendiğin bir fincan çayından daha fazlası. | Open Subtitles | ولكن ربما هذا هو أكثر الخاص كوب من الشاي من يهمك للاعتراف به. |
| Bugün, bir ulus olarak nasıl yanlış seçimler yapıp yanlış kararlar verdiğimizi itiraf etmek için buradayım. | TED | ولكني هنا لأعترف نحن كأمة اتخذنا خيار خاطئ وصنعنا قرار خاطئ. |
| Sanık, sorulara cevap vermek ya da itiraf etmek dışında konuşamaz. | Open Subtitles | المتهمة لن تَتَفوه بِأي كَلِمَة إلا لتجيب على أسئلتنا أو لتعترف |
| Peki, eğer sırlarımızı itiraf etmek biyolojik olarak daha sağlıklıysa sırlarımızın saklı kalmaları için bu kadar çaba harcamamızın nedeni ne? | Open Subtitles | .. إذاً، لو كان بيولوجيّاً صحياً ، أن نعترف بأسرارنا فمابال طبيعتنا البشرية تجعلنا نقاوم بشدة كي نبقيها طي الكتمان ؟ |
| Özgüvenini kaybettiğini itiraf etmek Scarn için kolay değildi. | Open Subtitles | لم يكن سهلاً على سكارن ليعترف أنه فقد ثقته بنفسه |
| Bunu itiraf etmek için fazla gururlusun, ama bunu senin için kolaylaştıracağım. | Open Subtitles | أنت متكبرة لتعترفي بذلك، سأسهل الأمر عليك |
| Müvekkillerim zorbalık ve yıIdırma yoluyla... itiraf etmek zorunda bırakıIdıklarını iddia ediyorlar. | Open Subtitles | موكلي يصرون على أن إفاداتهم تلك أخذت بالقوة... وعبر الإرعاب الوحشي |
| Aşkımı itiraf etmek istediğim tek erkek sensin Kim Do Jin. | Open Subtitles | حتى لو كنت سأموت هنا، الشخص الذى أرغب فى أن أعترف له هو أنت، كيم دو جين شي. |
| Evet, yarın işleyeceğim günahı şimdiden itiraf etmek istiyorum. | Open Subtitles | نعم . اريد أن اعترف اليوم بالخطيئة التي سأرتكبها غدا |