Pekala, bayağı akşam oldu. Ama her iyi şeyin bir sonu olmalı... | Open Subtitles | حسناً, لقد كانت ليلة صاخبة لكن كل الأشياء الجيدة يجب أن تنتهي |
Ama her iyi şeyin bir sonu olmalı... Bu da onun işareti olabilir. | Open Subtitles | ولكن كل الأشياء الجيدة يجب أن يأتي إلى نهايته |
Bu gece sizin için en iyi şeyin kapıları kilitleyip odanızda kalmanız olduğunu düşünüyorum. | Open Subtitles | أظن أن أفضل شئ تفعلينه الليله أن تمكثى فى غرفتك و توصدى الباب |
Biz de en iyi şeyin ortadan kaybolmak olduğunu düşündük. | Open Subtitles | لذ لقد رأينا أن أفضل شئ نقوم بفعله هو أن نبتعد |
Bu, kuruluşların bir araya gelerek yiyecekleri kutladığı ve yiyeceklerle yapılacak en iyi şeyin onları yemek olduğunu ve ziyan etmeyi bırakmak gerektiğini göstermesidir. | TED | إنها وسيلة للمنظمات من أجل أن تجتمع معاً لتقدّر الطعام، لتقول أن أفضل ما يمكن فعله بالطعام هو تناوله والاستمتاع به، والتوقف عن تبديده. |
Ben Jorge'nin başına gelen en iyi şeyin Jorge olduğunu sanıyordum. | Open Subtitles | أهي كذلك حقاً؟ ظننت أن أفضل شيء شيء حدث لـ ـ هورهي ـ |
Hafif yaralı olan gizemli sevgili de yapılacak en iyi şeyin buradan kaçıp gitmek olduğunu düşünmüş. | Open Subtitles | و العاشق الغامض المصاب بجرح طفيف يفكر بأنه ربما أفضل تصرّف هو أن ينسل خارجاً من هنا |
Annem der ki, her iyi şeyin içinde birşey varmış ve bu sonsuza dek varlığını sürdürürmüş. | Open Subtitles | أمّ تَقُولُ بأنّها شيءُ داخل كل الأشياء الجيدة وبأنه يستمر إلى الأبد وأبداً. |
Ama her iyi şeyin bir sonu olmalı... | Open Subtitles | ولكن الأشياء الجيدة لابد أن تنتهي، لذا... |
Her iyi şeyin bir sonu olmalı. | Open Subtitles | كلّ الأشياء الجيدة يجب أن تنتهي |
Ama eğer zorsa, o zaman muhtemelen yapılabilecek en iyi şeyin bu olduğunu zannedersin. | Open Subtitles | لكن و إن كان هذا صعباً فإنه أفضل شئ قد يفعله الشخص |
- Toplandılar ve yapılacak en iyi şeyin geri çekilip, profesyonellerin işlerini yapmalarına izin vermek olduğuna karar verdi. | Open Subtitles | بالأجتماع و قرروا بأن أفضل شئ يمكنهم فعله أن يبتعدوا و أن يدعوا المحترفين أن يقوموا بعملهم |
Yani, bir yanda Mo gibi bir adam var, ki kendisi hayatı boyunca yaptığı en iyi şeyin bu olduğunundan bir hayli emin. | Open Subtitles | ... من ناحية هناك رجال مثل مو الذي يقسم أن هذا هو أفضل شئ فعله في حياته |
Verimizle yapacağımız en iyi şeyin onun uluslararası erişime açık olmasını sağlamak olduğuna karar verdik. | TED | لذا، قررنا أن أفضل ما سنفعله ببياناتنا هو ضمان وصول الجميع إليها |
Onları konuşurken dinledim ve yapabileceğim en iyi şeyin görünmemek olduğuna kanaat getirdim. | TED | كنت أستمع إلى حديثهم وأفكر أن أفضل ما يمكنني فعله هو أن أكون غير مرئي. |
Hatırlamadığım bir şey var mı öğrenmek istiyoruz ve yapılacak en iyi şeyin bununla yüzleşmek olduğunu düşünüyoruz. | Open Subtitles | نحن نحتاج أن نعرف إذا ما كان هناك أي شيء لا نتذكره نحن نشعر أن أفضل شيء من الممكن أن نفعله هو مواجهته |
Yapılacak en iyi şeyin yetkililerle kendi isteğiyle konuşmak olduğunu ona anlatabildim ve bunu kabul etti. | Open Subtitles | تحدثت عليه وأعتقد أني أثّرت عليه و أن أفضل شيء يقوم به هو الحضور هنا و التحدث مع السلطات بنفسه |