"iyi haber şu" - Traduction Turc en Arabe

    • الخبر الجيد هو
        
    • الأخبار الجيدة هي
        
    • النبأ السار هو
        
    • الخبر السار
        
    • والخبر السار هو
        
    • والأخبار الجيدة
        
    • النبأ السارّ
        
    • الأخبار الجيدة هى
        
    • الأخبار الجيّدة هي
        
    • الاخبار الجيدة هي
        
    • الاخبار الجيده
        
    • الخبر الجيد هوَ
        
    • هو أنّه
        
    • الخبر الجيّد هو
        
    • الخبر السارّ
        
    Ancak... iyi haber şu ki, sanırım sana yardım edebilirim. Open Subtitles بأيه حال الخبر الجيد هو أنني اعتقد انه يمكنني مساعدتك
    İyi haber şu ki, bu muhbir FBI'ya ne söylediyse, ...sizi suçlamaya yetmiyor. Open Subtitles الخبر الجيد هو أن ما وشى به هذا المخبر للفيدراليين ليس كافيًا لاعتقالك
    İyi haber şu ki karnımızdaki bakterileri canlandırma kabiliyetine sahibiz. TED الأخبار الجيدة هي أننا باستطاعتنا أن نشغل البكتريا في بطوننا.
    İyi haber şu. Sanırım yeni ünitenin ödenmesi konusunda sana yardımcı olabileceğim. Open Subtitles لا الأخبار الجيدة هي أنني أعتقد أنه بإمكاني مساعدتك لتأدية الوحدة الجديدة
    Ne var biliyor musun? İyi haber şu ki, ortalık sakinleşene kadar annem bizde kalacak. Open Subtitles ولكن كما تعلمون ، فإن النبأ السار هو أن امى ستبقى معنا لفترة من الوقت
    İyi haber şu ki halihazırda bunun için çalışanlar var. TED الخبر السار هو أن هناك أشخاصًا يعملون لهذا الغرض حاليًا.
    Neyse, iyi haber şu ki, proje gayet iyi bir durumda. Open Subtitles والخبر السار هو أن المشروع هو في حالة جيدة. جاك سعيد.
    İyi haber şu ki, hem Midland Lee... hem de Permian liseleri için hayat devam ediyor. Open Subtitles والأخبار الجيدة أن الحياة ستستمر بالنسبة لمدرستي ميدلاند لي وبيرميان
    İyi haber şu ki ben de bu tür sorunlarda uzmanım. Open Subtitles الخبر الجيد هو, أن اختصاصي هو في هذا النوع من المشاكل
    Ama iyi haber şu ki Bin Ladin'in tanımladığı manada küresel cihad neredeyse bitti. TED و لكن الخبر الجيد هو أن الجهاد العالمي كما عرفه بن لادن قد انتهى تقريباً،
    Ama iyi haber şu ki, yıllardır süren araştırma ve geliştirme çalışmalarımız, daha iyisini yapmamıza izin veren teknoloji ve bilgiye ulaştırdı. TED ولكن الخبر الجيد هو عقود طويلة من التجربة والتطوير فد أنتجت تكنولوجيا وعلوم جديدة تتيح لنا أن نؤدي عملنا بشكل أفضل.
    Ama iyi haber şu ki; fakir olmamız bizim suçumuz değilmiş. Open Subtitles , ولكن الأخبار الجيدة هي في الحقيقة ليس خطأنا أننا فقراء
    Ama iyi haber şu ki fajların bir yere gittiği yok. TED لكن الأخبار الجيدة هي أن العاثيات ما زالت هنا.
    İyi haber şu, sonraki yıl o kadınla evlendim. TED الأخبار الجيدة هي أني قد تزوجتها العام التالي.
    Ama iyi haber şu ki, kraliçelerinden ayrılmıyorlar. Open Subtitles ولكن النبأ السار هو أنهم لن يتركوا الملكة
    İyi haber şu ki eğer ticari olarak uçuyorlarsa önce parayı indirmeleri gerekecek. Open Subtitles الخبر السار هو لو سافروا على الطيران التجاري سيكون عليهم تفريغ النقود أولاً.
    İyi haber şu ki yasanın değişmesine yardımcı olduk. TED والخبر السار هو أننا استطعنا للمساعدة في تغيير القانون.
    İyi haber şu ki, kasabada bana mal getirecek birini tanıyorum. Open Subtitles والأخبار الجيدة أني لدي صديق في البلدة سوف يزوّدني بالمخدّراتِ
    İyi haber şu ki; yarın bilgisayar başında olmayacaksın. Open Subtitles النبأ السارّ أنّكِ لن تطالعي ذلك الحاسوب غداً
    İyi haber şu ki, bizi tasarımlarımıza bağlayacak dijital sinir sistemi üzerinde çalışıyoruz. TED الأخبار الجيدة هى أننا نعمل على جهاز عصبي رقمي يربطنا بالأشياء التي نصممها.
    İyi haber şu ki, bunu yapmayı bu sahada size öğretebilirim. Open Subtitles حسناً ، الأخبار الجيّدة هي أنني أستطيع تعليمكم كيف تفعلونها هنا في الميدان
    İyi haber şu ki, genetik olarak senle aynıysa veya benzerse bile onda da aynı zaaf vardır. Open Subtitles الاخبار الجيدة هي,اذا كانت غير متطابقة جينياً أو حتى مشابه لكِ تمتلك نفسُ نقاط ضعفكِ
    İyi haber şu: Junior'ın kimin elinde olduğunu öğrendim. Open Subtitles الاخبار الجيده اني أكتشفت من اخذ جونيور.
    İyi haber şu, birkaç gün sonra son elektroşok tedavini göreceksin. Open Subtitles الخبر الجيد هوَ ستتلقى جلسَة علاجك الأخيرة بالصدمات الكهربائية بعدَ عِدَة أيام
    İyi haber şu ki, dükkânda radyoaktif bulaşan yokmuş. Open Subtitles هو أنّه لم تكن هناك أيّة نشاطات إشعاعية في المكان.
    Ama iyi haber şu, yepyeni canavar gibi bir doktorun var. Open Subtitles لكنّ الخبر الجيّد هو أن لديك طبيبةً جديدةً رائعة
    Ve iyi haber şu ki, düşünmeye başlıyorum Open Subtitles و الخبر السارّ هو أنّني بدأتُ في الإعتقاد

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus