Bu yaranın iyileşmesi zaman alacak. Bu lükse sahip değilim. | Open Subtitles | هذا الجرح سيأخذ وقت للشفاء وأنا لا أملك هذا الوقت |
Pekala, görünen o ki sigorta 6 seansı daha karşılayacak ancak bu yeterli olur iyileşmesi iyi gidiyor... o yüzden... | Open Subtitles | على مايبدو أن التأمين تقريبا سَيُغطي أكثر من ست زيارات لكن ذلك ينبغي أن يكون كافيا , لأنه يتعافى بإتقان |
Oğlanın burnunun Cuma günkü müsabakadan önce iyileşmesi için dua et. | Open Subtitles | أتمنى أن تشفى أنفه قبل اللقاء يوم الجمعة |
O kurşun yaralarının iyileşmesi için revirde üç ay geçirmişsin. | Open Subtitles | مكتوب هنا أنكِ أمضيت 3 أشهر للتعافي من جروح الرصاص |
Yaralarının iyileşmesi en az bir yıl alacaktı. | Open Subtitles | ان جراحه سوف تاخذ على الاقل سنة كاملة لتشفى |
Vücudun diğer kısımlarının aksine beyin ve omurilik iyileşmesi önceden kestirilemez. | Open Subtitles | على عكس بقية الجسد الدماغ والعامود الفقري تتعافى بشكل غير متوقع |
Doktorum beynimin iyileşmesi için, onu dinlendirmem gerektiğini söyledi. | TED | قال لي طبيبي أنه من أجل شفاء مخي، يجب أن أريحه |
Aklın onca şeyle meşgulken vücudun iyileşmesi zordur. | Open Subtitles | تعلمين ان جسدك لن يشفى اذا كان عقلكِ مشغولاً |
Bunlar büyük yaralar, iyileşmesi aylar sürer. | Open Subtitles | هذه إصاباتٌ ضخمة، تتطلّب أشهراً من التعافي |
Bütün yaralarıma rağmen, gönlümün iyileşmesi daha uzun sürecek gibiydi. | Open Subtitles | رغم كل جروحي الخارجية, ربما قلبي سيأخذ وقت أطول للشفاء |
Dikişleri attım ve on gün sonra iyileşmesi için hapishane revirine transfer edildi. | Open Subtitles | قمت بتقطيبه ثم بعد عشرة أيام و تم نقله إلى مستشفى السجن للشفاء |
Ama bağlar zedelenmiş, iyileşmesi biraz zaman alır. | Open Subtitles | لكنّي أعتقد أنّ الأربطة تضرّرت لذلك سيأخذ بعض الوقت للشفاء |
Sanırım Tuğgeneral Mustang'ın iyileşmesi uzun zaman alacak. | Open Subtitles | أما بالنسبة للرائد موستنق فسوف يحتاح إلى بعض الوقت حتى يتعافى بشكل كامل |
İyileşmesi biraz zaman aldı, ama her gün daha iyiye gidiyor. | Open Subtitles | اخذ وقت طويل لكي يتعافى ولكنه يشعر بالعافيه كل يوم |
Cerrahi yaraları iyileşmesi zaman alır. | Open Subtitles | أنتِ تعرفين كم تستغرق الندبة الجراحية حتى تشفى |
Ama bir ilişki zedelendiğinde iyileşmesi bazen bir gün sürer bazense ömür boyu kalır. | Open Subtitles | لكن عندما تجرح العلاقة بعض الجروح تشفى في يوم والآخرون ينامون عزل لبقية حياتهم |
Darla ve Drusilla gibi güçlü vampirlerin bile böyle bir şeyden sonra iyileşmesi zaman alır. | Open Subtitles | حتى مصاصى الدماء يحتاجون وقتاً للتعافي من ذلك ممكن أن يظهروا الآن – |
Gerçekten. Kıçının iyileşmesi için adama zaman tanımalıyız. | Open Subtitles | علينا إعطاء ذلك الفتى بضعة دقائق لتشفى مؤخرته بشكل جيد |
Ama kalbimiz kırıldığında iyileşmesi biraz farklı olur. | TED | لكن قلوبنا عندما تتحطم، فإنها تتعافى على نحو مختلف قليلًا. |
Bir kaç mermi yarasının iyileşmesi gibi bir şey bu. | Open Subtitles | هذا مثل الشفاء من عدة جروح إطلاق نيران أنت فقط لا تستطيع أن تذهب مع شفاء أعضائك |
Bir dövmenin iyileşmesi en az 10 gün sürer. | Open Subtitles | والوشم يحتاج لعشرة ايام لكي يشفى |
Hastanede kalırken iyileşmesi sonrasında birçok arkadaşının onun için dua ettiğini öğrendi ve onlara teşekkür etti... | Open Subtitles | بعدها، وهو في طور التعافي في المستشفى، ذكر أن الكثير من أصدقائه قالوا أنهم صلّوا من أجله.. فشكرهم، |
Hastanın iyileşmesi, tahlillerin güvenilir olmadığını gösteriyor. | Open Subtitles | حقيقة أنه يتحسن تشير إلى عدم كفاءة الفحوصات |
Kefareti ödeninceye kadar da iyileşmesi için dua edeceğiz. | Open Subtitles | و نصلى من أجل شفاؤه متى أكتمل من تكفير ذنوبه |
Fakat sizi uyarmalıyım, tamamen iyileşmesi uzun zaman alacaktır. | Open Subtitles | لكن يجب أن أحذركما سوف تستغرق مدة شفائه التام وقتاً طويلاً |
Yani, iyileşmesi fazla uzun sürmeyecektir. | Open Subtitles | لذا إستعادته عافيته لن تستغرق وقتاً طويلاً |
Ve onun yaşında biri için böyle derin yaraların iyileşmesi zaman alır. | Open Subtitles | وسيأخذ الجرح وقتا طويلا ليشفى خصوصا في عمرها |
Çok kötü yaralandığın için iyileşmesi uzun sürüyor olabilir ama iyileşiyor. | Open Subtitles | لعلّها تستغرق وقتاً أطول نظراً لشدة إصابتك، لكنها تُشفى. |