- Biliyorum zor, fakat bu uzun vadede senin iyiliğin için. | Open Subtitles | أعرف أن هذا صعب , ولكن.. إنه لمصلحتك على المدى البعيد. |
Kendi iyiliğin için. Bahse girdik demektir o zaman, bayım. | Open Subtitles | ـ إنه لمصلحتك ـ اجل سيدي ، لقد تم الإتفاق |
Seni seviyorum, Bay Karga ama kanatların iyileşinceye kadar bu senin iyiliğin için. | Open Subtitles | ..انا احبك سيد غراب لكن الى ان تتحسن جناحيك فهذا لصالحك |
Kızımla ilişki yaşamak konusunda ciddi niyetlerin varsa kendi iyiliğin için de söylüyorum esrar satmak dışında bir iş yapmayı düşünmelisin. | Open Subtitles | إن كنت جادًا بخصوص تكوين علاقة مع ابنتي ،من أجل مصلحتك عليك أن تفكر في شيء آخر إلى جانب بيع المخدرات |
Özrün kabul edildi, Ve senin iyiliğin için umuyorum ki, ...aynı zamanda ben ve Chuck için de, yakın zamanda bir anlaşmaya varırsınız. | Open Subtitles | الاعتذار مقبول, وىمل لأجلك ولأجلي ا تتوصلي انت وتشاك لاتفاق أخيرا |
- Krupiyeyi dinlemeliydin. - Kendi iyiliğin için biraz aşırıya kaçıyor gibiydin. | Open Subtitles | كان ينبغي عليك أن تستمع للتاجر يبدو أن الانتباه ينجذب إليك لمصلحتك |
Kendi iyiliğin için o adamı gördüğünü unut. | Open Subtitles | لمصلحتك , الافضل لك ان تنسى انك رايت هذا الرجل |
Kendi iyiliğin için. Sadece seni düşünüyorum. | Open Subtitles | كل ما أفعله هو لمصلحتك اٍننى دائما ما أفكر فيك |
Sana kendi iyiliğin için birşey söyleyeyim Julius. | Open Subtitles | اسمح لي أن أقول لك شيئا لمصلحتك ، جوليوس |
Ama unutmayalım ki, bu durum senin iyiliğin için işe yaradı. | Open Subtitles | اذاً دعنا لا ننسى, لقد سارت الأمور لمصلحتك |
Ama benim için satın almanı istemiyorum. Bu senin kendi iyiliğin için. | Open Subtitles | لكن لا أريدك أن تشتريني لأجلي أنا، بل إنّه لصالحك. |
Bak, onunla gönül eğlendirme derdinde olmadığını biliyorum ama inan bana, bu senin iyiliğin için. | Open Subtitles | أعرف أنها ليست النوع التي تحب إطلاقه بعد الحصول عليه لكن ثق بي، ذلك لصالحك |
Unutma, her ne kadar acı verse de, bunların hepsi senin iyiliğin için. | Open Subtitles | وتذكر، مهما كان الأمر مؤلماً هذا لصالحك أنت |
Senin iyiliğin için bitmemiş gibi davranmasına izin verdim. | Open Subtitles | من أجل مصلحتك لم تزعم بذلك و لكنى جعلتها تزعم بذلك |
Kendi iyiliğin için sana yalvarıyorum bunun bir parçası olma en azından daha fazlasını öğrenene kadar. | Open Subtitles | من أجل مصلحتك الخاصة،أتوسل اليك لا تتدخلي أكثر في هذا. على الأقل حتى نعرف أكثر. |
O yüzden kendi iyiliğin için yüzüne gözüne bulaştırma. | Open Subtitles | لذلك لا تقم بإفشالها من أجل مصلحتك حسناً؟ |
Özrün kabul edildi, Ve senin iyiliğin için umuyorum ki, ...aynı zamanda ben ve Chuck için de, yakın zamanda bir anlaşmaya varırsınız. | Open Subtitles | الاعتذار مقبول, وىمل لأجلك ولأجلي ا تتوصلي انت وتشاك |
Söylemek istemezdim ama bilmelisin diye düşündüm. Yani iyiliğin için. | Open Subtitles | لم أكن أرغب أن أقول لكِ, لكن يجب أن تعلمي، لمصلحتكِ. |
Kendi iyiliğin için başka bir şey anlatamam sana. | Open Subtitles | لكن لسلامتك الخاصة، لا أستطيع إخبارك المزيد. |
Belli ki, bunu senin iyiliğin için yapıyorum. | Open Subtitles | على ما يبدو , أنني أفعل ذلك من أجل مصلحتكِ |
Freddie kendi iyiliğin için olduğunu söyledi. | Open Subtitles | يَقُولُ فريدي هذا من أجل فائدتكَ الخاصة. |
Kendi iyiliğin için simya kullanmak pek etkileyici değil. | Open Subtitles | إستخدامك للكيمياء لأجل مصلحتك ليس شيئا جيدا |
Kendi iyiliğin için, bence bir süre bunlardan uzak dur. | Open Subtitles | اعتقد ان من مصلحتك الخاصة أن تختفى عن الآنظار لفترة |
Senin iyiliğin için, umarım bütün bu olanları bildiğini öğrenmez. | Open Subtitles | ولمصلحتك, أتمنى ألا يكتشف أبداً أنك علمت من البداية |
Ve kendi iyiliğin için geç kalmış olmamak için dua etsen iyi olur. | Open Subtitles | ومن الأفضل أن تتمنى من أجل سلامتك أن لايكون قد فات الأوان |
Senin iyiliğin için bu konuşmayı yapmaktan da kaçındığımı anlayabiliyor musun? | Open Subtitles | كما ترين لقد أردت أن أتجنب هذه المحادثة من أجل صالحك |
Baban da ben de senin iyiliğin için bu evliliğe müsaade etmiyoruz. | Open Subtitles | والدك وانا لن نسمح بهذا الزواج , من اجل مصلحتك |
Ve bu senin iyiliğin için. | Open Subtitles | وهو من أجل فائدتك الخاصة. |