| Sam, büyükbabanı al ve ona aldığımız DVD'yi izlemeye gidin. | Open Subtitles | سام خذي جدك و واذهبوا لمشاهدة الديفيدي الذي اشتريناه له |
| Sonra o beni bir filmi izlemeye götürdü, ki benim aslında görmek istemediğim bir film. | TED | وقد اصطحبتني لمشاهدة فلم لم أكن أرغب في مشاهدته. |
| Harika olan şeylerden biri de, insan izlemeye bayılıyorum. | TED | أحد الأشياء العظيمة هي أنني أحب مشاهدة الناس. |
| Biliyorum resmin kurumasını izlemek gibi geliyor ama gerçekten oldukça garip şeyler yapıyor; izlemeye değer. | TED | أعلم أن هذا يبدو قليلاً مثل مشاهدة الدهان وهو يجف، ولكن القهوة تفعل أشياء غريبة جداً وهي تجف فهي تستحق المشاهدة. |
| Bir, Cuma akşamı Cinderhella II' yi izlemeye git, ezik. | Open Subtitles | أولا : أذهب لرؤية سيندريلا 2 في ليلة الجمعه. فاشل |
| Öyküde şaşırtıcı değişimler ve sonsuz yatak konuşmaları olduğu sürece izlemeye devam edeceğim. | Open Subtitles | سأستمر في المشاهدة طالما توجد منعطفات صادمة في القصة وأحاديث لا تنتهي بالفراش |
| Fimi izlemeye gitti çünkü Yahudilerin öldürülüşünü izlemekten keyif alacağını sanıyordu. | TED | ذهبت لمشاهدة الفيلم لأنه فكر أن سيستمتع برؤية اليهود المقتولين. |
| Ama seyirciler sihirbazın ölüşünü izlemeye gelmezler, yaşadığını görmeye gelirler. | TED | لكن الحضور لا يأتون لمشاهدة الساحر يموت، انهم يأتون لمشاهدته يعيش. |
| Kesinlikle kraliçe sık sık harasına atlarını izlemeye gider... | TED | بالطبع الملكة تذهب عادة إلي الاسطبل الخاص بها لمشاهدة خيولها |
| Ve 100.000 insan, bu Wembley Stadyum'una sığabilecek sayıdan 10.000 kişi fazla, izlemeye gelmişti. | TED | و100،000 شخص، يزيدون ب10000عن الطاقة الاستيعابية لملعب ويمبلي، وقد قدموا لمشاهدة ذلك. |
| Çünkü tek başına bir video izlerken interaktif canlı yayın izlemeye başlamak tek oyunculu oyun oynamakla çok oyunculu oyun oynamak arasındaki farka benziyor. | TED | مشاهدة البث الحي بدلًا من الذهاب لمشاهدة فيديو بمفردك يشبه الاختلاف بين لعب لعبة بلاعب واحد ولعب لعبة متعددة اللاعبين. |
| Biraz para olsa gösteri izlemeye giderdik. | Open Subtitles | لو كنا نملك شيئًا, لأمكننا مشاهدة العرض. |
| Sonra televizyon izlemeye başladık ve sizinkiler gelip, kapıyı çaldı. | Open Subtitles | وبدأ في مشاهدة التلفزيون وبعد ذلك بدأو بعض الاشخاص يخبطون على الباب |
| Son beş yılda kaç kişinin canlı sihirbazlık gösterisi izlemeye gittiğini biliyor musunuz? | Open Subtitles | أتعلم كم من أناس ذهبوا لرؤية عروض السحر الحيّة في آخر 5 أعوام؟ |
| Son beş yılda kaç kişinin canlı sihirbazlık gösterisi izlemeye gittiğini biliyor musunuz? | Open Subtitles | أتعلم كم من أناس ذهبوا لرؤية عروض السحر الحيّة في آخر 5 أعوام؟ |
| Sanki yeni izlemeye başlamışız gibi özet geçtiğin için sağol. | Open Subtitles | أجل، شكراً لأنّك تتحدّثين إلينا وكأنّنا بدأنا المشاهدة الآن فقط |
| Sonra ne zaman pes edeceklerini görmek için diğer sporcuları... izlemeye başlarsın. | Open Subtitles | ثم تبدأ بمشاهدة الرياضيين الآخرين و تبدأ في مراقبة متى سيستسلمون |
| Arkadaşımızın ilk atışı yapışını izlemeye geldik sosislimiz var ve maçı izleyeceğiz. | Open Subtitles | سيتسنى لنا أن نرى صديقنا يلقي بالرمية الإفتتاحية، نتناول النقانق، نشاهد المباراة. |
| Bu bir sanatçının iki karadelik çarpışması yorumu, ki bu da onu izlemeye değer kılıyor. | TED | وهذا تصوير فني لتصادم ثقبين أسودين، وبالأمانة يجعله يبدو مستحقاً للمشاهدة. |
| maymuna patates kesmesini izlemeye gidersiniz. | Open Subtitles | لتشاهد شخصاً يرتدى ملابس النساء وهو ينحت البطاطس على شكل قرد |
| Aristo etrafındaki ustaların nasıl çalıştıklarını izlemeye meraklıydı. | TED | لذا كان أرسطوا مهتماً جداً بمشاهدة كيف يقوم الحرفيون بأعمالهم |
| Tabii bu kalabalık grup gittikçe büyüyor çünkü her hafta, her ay daha fazla insan bu videoları indirip izlemeye devam edecek. | TED | وبالطبع فإن العدد في تزايد مستمر مع الوقت، لأنه في كل أسبوع، وكل شهر سيواصل المزيد والمزيد من الناس تنزيل ومشاهدة المقاطع. |
| orada oturup televizyon izlemeye başladık, siyah beyaz, ses olmadan | Open Subtitles | و كان يجلس يشاهد التلفاز و حسب و بدون صوت |
| Ben, en sevdiğin kişi olmayan olarak bütün yaz seninle televizyon izlemeye razıydım. | Open Subtitles | أنا الغير مفضلة لديك لم أمانع مشاهدتك للتلفاز طوال الصيف |
| Seni kazarken izlemeye gittim ama sen orada değildin. | Open Subtitles | ذهبت لمشاهدتك و أنت تحفر، و لم تكن هناك لتحفر |
| İnsanların beni çalışmamı izlemeye para vermelerinin sebebi bu. | Open Subtitles | إنها توقيعي إنها التي يدفع الناس الكثير من المال لمشاهدتي أعمل |