Jada'nın, Global Kriminal Mahkeme için vereceği ilk yeminli ifade, bu sabaha ayarlanmıştı. | Open Subtitles | {\pos(192,210)} أوّل شهادة لـ(جادة) في المحكمة الجنائية العالمية كانت مقرّرة هذه الظهيرة. |
Birisi Jada'nın, Sudan'daki toplu katliam hakkında bilgi vermesini istemiyor. | Open Subtitles | {\pos(192,210)} أحدهم لا يريد لـ(جادة) أن تعطي معلومات بشأن القتل الجماعي لأخيها في (السودان). |
Kensi ve Deeks, siz Jada'yla konuşun. | Open Subtitles | {\pos(192,210)} (كينزي) و(ديكس)، تحدثا مع (جادة). |
Bu Noel, kızım Jada'yla olma sırası bende. | Open Subtitles | أشعر بالسعادة اليوم ابنتي جادا سوف تأتي لتقضي العيد معي |
Mesela dün gece, Jada Pinkett Smith'le yan yana çiş yaptım. | Open Subtitles | على سبيل المثال, الليلة الماضية تبولت بجوار " جادا بينكت سميث", |
Biri yardım etsin! Jada. | Open Subtitles | أرجوكم المساعدة , جاده |
Amatör olabilirler ama Jada'nın nerede ne zaman olacağına dair çok sıkı istihbaratları vardı. | Open Subtitles | قد يكونون هواة، لكن لديهم معلومات جيدة عن المكان والزمان الذي ستتواجد فيه (جادة). |
Belki Elmslie, bu sabah Jada'ya yapılan saldırı yüzünden ailesinin tehlikede olduğunu düşünüp, onları burada götürmüştür. | Open Subtitles | ربّما ظن (إيلمسلي) أن عائلته في خطر بسبب الهجوم على (جادة)، وقام بنقلهم. |
Yine de kilitli yaşayan ve neredeyse bugün öldürülen Jada oldu. | Open Subtitles | ومع ذلك (جادة) هي التي حُبست وكادت تُقتل اليوم. |
Khaled'den başka, kim Jada'yı öldürmek isteyebilir? | Open Subtitles | بإسثتناء (خالد)، من غيره يريد قتل (جادة)؟ |
Belki kendi çıkarları için Jada'nın ülkeye girmesinde bize yardım etti. | Open Subtitles | ربّما إستغلنا لإدخال (جادة) إلى البلاد من أجل مصالحه الشخصية. |
Jada'yı öldürmezsem, ailemi öldüreceklerini söylediler. Kimler? | Open Subtitles | -وقالوا أنّهم سيقتلونهم إن لم أقتل (جادة ). |
Sam, Jada ve Elmslie'nin ailesini kurtarmak için her şeyi yapar. | Open Subtitles | (سام) سيقوم بأيّ شيئ لإنقاذ (جادة) وعائلة (إيلمسلي). |
Elmslie Jada'yı öldürecek olsaydı çoktan yapardı. | Open Subtitles | إذا كان (إيلمسلي) سيقتل (جادة)، لكان فعل ذلك مسبقا. |
Jada, bu öğlen yeminli ifade vermek istediğini söylemişti. | Open Subtitles | قالت (جادة) أنّها مازالت تريد الشهادة في هذه الظهيرة. |
Onlara, Jada'nın elinde olduğunu söyleyeceksin. Ve ailen için takas isteyeceksin. | Open Subtitles | ستخبرهم أنّ (جادة) بحوزتك، وتريد مقايضتها بعائلتك. |
Jada onları kardeşine bağlar, biz de Moltaban'a bağlarız. | Open Subtitles | (جادة) تربطهم بشقيقها، ونحن نربطهم بـ(مونتيلبان). |
Jada'yla birlikte kaldığım otel. | Open Subtitles | وهو نفس الفندق الذي أقمت فيه مع (جادة). |
Ve Jada'yı sadece haftasonları görebilecektim. | Open Subtitles | واستطيع ان ارى جادا في في عطلات الأسبوع |
Jada Pinkett-Smith'in Will'in neden evde olmadığına dair saydığı bahanelerden daha çok borcumuz var. | Open Subtitles | لا تزال لدينا ديون اكثر من جادا بينكت سميث "ممثله وزوجة ويل سميث" لديها اعذارها لعدم تواجدها في البيت |
Babanız Will Smith ve anneniz Jada Pinkett-Smith olunca sahne olayları falan kanınızda oluyor tabii. | Open Subtitles | بما ان (ويل سميث) والدك (وامك (جادا بينكيت سميث اظن انه لديك بعض الأداء والأشياء في دمكَ |
Jada! | Open Subtitles | جاده |