Gittikçe kötüleşiyor. Sağ eli ve önkolunun tamamı felç oldu. | Open Subtitles | حالته تزداد سوءاً الآن يده اليمنى كلها و ساعده مشلولون |
Ve bütün belirtiler ya aynı kalıyor ya da daha da kötüleşiyor. | TED | وان الاعراض .. النفسية تبقى .. او تزداد سوءاً |
İyileştireceğini söylemiştiniz, ama o her gün daha da kötüleşiyor. | Open Subtitles | قلت بأنها ستجعلها أحسن لكن صحتها تسوء يوماً بعد يوم |
O daha kötüleşiyor, değil mi efendim? | Open Subtitles | يبدو ان حالتها هى تزداد سوءا يا سيدى اليست كذلك ؟ |
Her şey iyi olacak deyip duruyorsun ama her şey daha da kötüleşiyor. | Open Subtitles | تظلين تقولي أنّ كُل شئ على ما يرام و لكن كل شيئ يسوء |
Gün geçtikçe daha da kötüleşiyor bir akıl hastanesine yatırılması lazım. | Open Subtitles | إنه يزداد سوءً ربما عليه الذهاب إلى مستشفى الأمراض العقلية عاجلاً |
Bu bana diyor ki dünya genelinde eşitsizlikler sadece kötüleşiyor. | TED | إذًا ما الذي يعنيه هذا أن الفوارق في جميع أنحاء العالم تزداد سوءًا. |
İspanya'da her şey daha da kötüleşiyor. Orada bir sürü arkadaşım var. | Open Subtitles | الأشياء تصبح أسوء في اسبانيا لي أصدقاء هناك الآن |
Sparazza'nın sağlığı hızla kötüleşiyor ve ölmeden önce, baş düşmanının kalbini istiyor. | Open Subtitles | صحه سابرازا تتدهور و قبل رحيله يطلب قلب الد اعدائه |
Konuya değindiğim için çok üzgünüm ancak baş dönmesi daha kötüleşiyor. | Open Subtitles | انا أسفة جداً لذكر ذلك لكن الدوخة تزداد سوءاً |
Müttefikler harekete geçmeliler. Durum daha da kötüleşiyor. | Open Subtitles | على الحلفاء التحرك اصبح الامر اكثر سوءاً |
Ama giderek kötüleşiyor, çünkü takip ediliyormuş hissediyorum. | Open Subtitles | ولكن الأمر زاد سوءاً الآن لأنني أشعر بأن شخص ما يراقبني |
Onunla iki yıl çıktım. Altı ay oldu ama giderek kötüleşiyor. | Open Subtitles | لقد واعدتها لمدة عامين و مر ستة أشهر و يزداد الأمر سوءاً |
Her geçen dakika durum daha kötüleşiyor gibi. | Open Subtitles | فقط لإعطائكم فكرة عن الحالة التى تسوء مع كل دقيقة |
O zaman ölüyor çünkü menenjit tedavisi işe yaramıyor. kötüleşiyor. | Open Subtitles | حسناً، إنها تموت إذاً، لأن علاج التهاب السحايا لا يساعدها حالتها تسوء |
Banliyöden sıkıldım, yetti artık! Buradan gitmem gerek. Eskisi gibi değil, gitgide kötüleşiyor. | Open Subtitles | لقد سئمت من هذا المكان أريد المغادرة ,الأمر يزداد سوءا |
Dinle doktor. Binbaşı kötüleşiyor. Şimdi bir şey yapmak zorundayız. | Open Subtitles | حالة الميجور تزداد سوءا لابد أن نفعل شيئا الآن |
Durumları kötüleşiyor, ama lenfler artık normal. | Open Subtitles | . لكنهم جميعاً ألان يتصرفون مثل الأطفال . ان الوضع يسوء |
Başlarda o kadar ciddi bir şey olduğunu düşünmemiştim ama gittikçe kötüleşiyor. | Open Subtitles | في البداية.. لم أعتقد بأنّ الأمر خطير، ولكنّ حالتي تزداد سوءً .. |
Dışarısı çok kötü ve gittikçe de kötüleşiyor. Ama beni köşeye sıkıştırdı. | Open Subtitles | فالعالم بالخارج سيئ، ويزداد سوءًا يوميًا ولكنها لا تمنحني خيارًا هنا |
İspanya'da her şey daha da kötüleşiyor. Orada bir sürü arkadaşım var. | Open Subtitles | الأشياء تصبح أسوء في إسبانيا ,لي أصدقاء هناك الآن |
Bulabildiğimiz kadarını öldürüyoruz, ama gittikçe kötüleşiyor. | Open Subtitles | نحن نقتل كلما نجد منهم لكن الامور تزداد سوء |
Birinci Ordu perişan. Durum beklediğimizden hızlı kötüleşiyor. El Salvador 48 saat içinde düşecek. | Open Subtitles | تم القضاء علي الجيش الاول و الوضع يتدهور بسرعة ستسقط السلفادور خلال 48 ساعة |
Çabuk olmalıyız, Doktor Perry, durumu gittikçe kötüleşiyor. | Open Subtitles | يجب أن نسرع, دكتور بيري حالتها تنقلب للأسوأ |
Kızın ateşi artmış. Gittikçe kötüleşiyor. | Open Subtitles | أصبحت حمّاها أسوأ، إنّها تنهار. |
Hormon tedavisine verdiği tepki çok zayıf sağlığı gittikçe kötüleşiyor. | Open Subtitles | استجابته للعلاج الهرموني ضعيفة, يوجد تدهور مستمر. |
Yeşile maruz kalınca durumu gittikçe kötüleşiyor. | Open Subtitles | وكلما زاد تعرضة للصخور الخضراء كلما ساءت حالته |
- Daha da kötüleşiyor. - Evet, sanırım burada kalamayacağım. | Open Subtitles | لقد أصبح أسوأ إنه حقاً لا يحبذ وجودي هنا |