Gargara, losyon, vücut losyonu sampuan ve saç kremi bir arada küçücük bir sisenin içinde. | Open Subtitles | غسول فم , مرطب , غسول للجسم , شامبو و منعم للشعر مجتمعان في علبة صغيرة واحدة |
Bana küçücük bir iyilik yapabilir misiniz? | Open Subtitles | أتظن أنه يمكنك إسداء ، خدمة صغيرة واحدة ؟ |
Buna karşın, tüm dikkatini küçücük bir gezegene dış halkanın sonundaki ufacık bir yere odaklamış. | Open Subtitles | كم واحدة منهم لها كواكب لانعرف ولحد الان كل اهتمامه منصب على كوكب صغير واحد |
Ufacık, küçücük adımlarla çıkın. Unutmayın ufacık, küçücük bir kalp krizi geçirdiniz. | Open Subtitles | الآن خطوات صغيرة جدا ، تذكر أننا عانينا من أزمة قلبية صغيرة |
Bana küçücük bir şans vermeni istiyorum. | Open Subtitles | لكن أريد منك و حسب أن تمنحني فرصة واحدة صغيرة ، هل تعلم ؟ |
Ama önce küçücük bir iyilik isteyeceğim. | Open Subtitles | لكن أوّلا، يجب أن تسديني معروفا... صغيرا. |
Bir zamanlar, Doğu Avrupa'da küçücük bir köy vardı, bir yahudi köyü. | Open Subtitles | كان يا ما كان قرية صغيرة يهودية في أوروبا الشرقية تسمى شتليت،. |
Daha küçücük bir kızken annem, şu an dünya üzerindeki en uzun süreli kadın film festivalini başlattı. | TED | عندما كنت فتاة صغيرة أسست والدتي ما هو الان .. اطول مهرجان افلام نسوية في العالم |
küçücük bir kristal tanesi bile C4'ten 80 kat daha güçlü. | Open Subtitles | بلورة صغيرة واحدة أقوة بـ 80 مرة من الـ (سي4) |
Bir hata yaparsan, küçücük bir hata yaparsan Donal tüm dünya başının üzerine yıkılır. | Open Subtitles | قم بغلطة واحدة يا (دونال), غلطة صغيرة واحدة, و سيتحطم العالم كله من حولك. |
Üç domuzcuğun yapması gereken tek şey ise güzel kurdun parasız ve alay konusu olup sevilmediği ve terk edildiği günlerden beri istediği küçücük bir tacı çalmakmış. | Open Subtitles | كُلف الثلاثة خنازير بمُهمة، وهي سرقة تاج صغير واحد. الذي أردت الحصول عليه مُنذ كانت طفلة صغيرة غير محبوبة ومنبوذة. |
küçücük bir şey çıkagelip her şeyi mahvedebilir. | Open Subtitles | أمر صغير واحد قد يأتي طوال وتدمر كل شيء |
Bu videoda, küçücük bir kateterin, spirali kalbe nasıl götürdüğünü görebiliriz. | TED | في هذا الفيديو، يمكننا أن نرى كيف أن قسطرة صغيرة جدا تأخذ اللفافة إلى القلب. |
Yol kenarına dağılmış küçücük bir köydü. | Open Subtitles | قرية صغيرة جدا موزعة على جوانب الطريق بيوت معدودة |
Ama küçük, küçücük bir parça kalmış ta olabilir. | Open Subtitles | لكن من الممكن أن يكون بقي قطعه صغيرة جدا جدا |
küçücük bir metal parçası her şeyi yok ediyor. | Open Subtitles | قطعة واحدة صغيرة من المعدن دمرت كل شيئ |
Her nasılsa, içimden cevabın aslında küçücük bir kelime olduğunu geçiyor. | Open Subtitles | مع ذلك , أنا متيقن تماماً بأنّ إجابتكَ يمكن تلخيصها. في كلمة واحدة صغيرة... |
Sadece küçücük bir koma istiyorum, çok mu şey istiyorum? | Open Subtitles | -غيبوبة واحدة صغيرة فحسب. أهذا حقاً كثير جداً لأطلبه؟ |
Fakat senden küçücük bir ricamız var. | Open Subtitles | ولكن نريد منك معروفا صغيرا |
Victoria'nın küçücük bir kasabasında büyüdüm. | TED | لقد نشأت في قرية صغيرة جداً في فكتوريا. |
Ancak bunu çocukluğumdan beri yapıyorum, küçücük bir kız olduğumdan beri. | TED | لكنني كنت أفعل هذا منذ أن كنت طفلة. منذ أن كنت فتاة صغيرة. |