Buzullardan kopan apartman büyüklüğündeki buz kütleleri burayı sürekli değişen bir aleme dönüştürüyor. | Open Subtitles | إنه عالم دائم التغير. كتل من الجليد بحجم شقة سكنية منحوتة من الجليد. |
Sonrasında dokudan veya hastalarımızın kanından, metabolitlerin kütlelerini hesapladık ve bir hastalıkta değişen kütleleri bulduk. | TED | بعد ذلك، من الأنسجة أو من دماء المرضى، قمنا بقياس كتل المُسْتَقْلَبات وبالنظر في في الكتل التي تغيرت في مرض ما. |
Hareket eden bu su kütleleri arasındaki sınırlar derinliklerden gelen plankton ve besinleri kapana kıstırabilen görünmez duvarlar oluştururlar. | Open Subtitles | إن الحدود بين كتل المياه المتحركة هذه تشكل تخوماً يمكن لها أن تسحب معها البلانكتون و المغذيات الصاعدة من الأعماق. |
Yer çekimi, orantılı olarak içerilen nesne kütleleri kadar çoğalır. | TED | تزداد الجاذبية تناسبًا مع كتلة حجم الأشياء الموجودة. |
Aslında onların kütleleri çok küçük ve Dünya'nın kütlesine eşdeğerler. | Open Subtitles | ليرد كلوز جامعة أريزونا إنها في الواقع ذات كتلة منخفضة جدًا تماثل كتلة الأرض تقريبًا |
Ben ormanda bulunmuş eski kaya kütleleri görüyorum. | Open Subtitles | أرى كتل من الحجارة القديمة وجدت في الغابة |
Ama burada binlerce tonluk buz kütleleri yerine trilyonlarca tonluk büyük kaya plakaları vardı. | Open Subtitles | ولكن بدلاً من جبل ثلجياً يزن بضعة آلاف الأطنان كان يتكلم عن كتل صخرية من ملايين الملايين من الأطنان |
O devasa buz kütleleri suya düşerken oldukça rahatsız edici oluyor. | Open Subtitles | وكما تعلمون انه من المخيف ان تسمع اصوات تحطم كتل الجليد تلك في البحيرة |
Hiçbir zaman dalgaların gölden çıkıp gittiğini, bir araya gelip zıplayan buz kütleleri şeklinde buzullara geri döndüğünü görmeyiz. | Open Subtitles | نحن لا نرى ابداً الامواج تأتي من البحيرة لتدفع كتل الجليد الى النهر المتجمد |
Defalarca birbirleriyle çarpışırlar ve bunun sonucunda, daha da büyük taş kütleleri oluşur. | Open Subtitles | مصطدمة ببعضها مرارا وتكرارا، مؤديه لتشكيل كتل أكبر من الصخور |
Dünya'nın ilk süperkıtası birkaç kere parçalandı ve yavaşça büyük kara kütleleri, bugünkü bildiğimiz şekliyle kıtaları oluşturdu. | Open Subtitles | القشرة الصخرية التي تكونت تكسرت, عدة مرات ،وببطء كتل الصخر أخذت شكلها مكونة ما نعرفة اليوم بالأرض |
Buz kütleleri arasındaki mesafe artıyor. | Open Subtitles | المسافات بين كتل الجليد تتزايد |
Büyük buz kütleleri suyun üzerinde yüzer. | Open Subtitles | كتل ثلج عائمة علي سطح الماء. |
Hatta bazı kemik kütleleri. O bir yanık hastası gibi tedavi ediliyor. | Open Subtitles | حتى كتلة عظامها انخفضت، يتم معالجتها كضحية حريق |
Bu buz kütleleri gökdelen boyutunda. | Open Subtitles | كتلة الجليد هذه بحجم ناطحات السحاب |
Bu buz kütleleri gökdelen boyutunda. | Open Subtitles | كتلة الجليد هذه بحجم ناطحات السحاب |
kütleleri Güneş'in 1/10'u kadar küçük olabilir. | Open Subtitles | حجمها تقريبا هو 1/10 من كتلة الشمس |
kütleleri Güneş'in 20 katı kadar olabilmektedir. | Open Subtitles | قد تكون 20 ضعف كتلة الشمس |