Yani, ah, bu onun küvette boğulup boğulmadığını söyleyemeyeceğiniz anlamına mı geliyor...? | Open Subtitles | إذاً لم تعرف ما إن غرقت هذه المرأة في حوض الاستحمام |
Elbiseni çıkar ve küvette suya bastır. | Open Subtitles | خذي فستانك و ضعيه لينقع في حوض الاستحمام. |
Onu yalnız bıraktım. küvette, dört parmak suda bıraktım, telefona bakmak için. | Open Subtitles | انا تركته لوحدة , وطولة اقل من 6 بوصات في الحوض وذهبت للرد على الهاتف |
Akşam 16.00'ya dek uyuyan, zavallı çocuğun üstüne tırmanan 16 yaşındayken bile, küvette onu yıkamak için banyonun kapısını kırmaya kalkan... | Open Subtitles | النوم حتى الرابعة مساءاً التسلق فوق النذل المسكين محاولة اختراق باب الحمام لتحممه فى حوض الإستحمام و هو فى ال 16 |
Doğum gününde neden hep küvette, elinde bir silahla, cenin pozisyonunda oluyorsun? | Open Subtitles | لماذا تنتهي دائما في حوض الحمام في الموقع الجنيني تمسك بسلاح ناري؟ |
İçi buz dolu bir küvette uyandım. | Open Subtitles | استيقظت للتو وجدت نفسي في حوض استحمام مليء بالثلج |
Seyahate çıktığın her şehirde küvette ölen bir kadın oluyor. | Open Subtitles | في كلّ رحلة قطعتَها في كلّ مدينة زرتَها، ماتت امرأة في مغطس |
küvette dalış rekoru kırmaya çalışıyor. | Open Subtitles | لقد حطم للتو الرقم القياسي في الغوص في حوض الاستحمام |
İyileşirken mucize eseri küvette boğulmaktan kurtuldu. | Open Subtitles | وفيما كان يتعافى غرق في حوض الاستحمام وانقذوه بمعجزة |
İlk hatırladıklarımdan biri de küvette bir sıçan olduğu. | Open Subtitles | ترجع إلى اتذكره، وكان هناك فئران في حوض الاستحمام. |
küvette uyuyakaldım. Devir daim pompası bozuldu. | Open Subtitles | غطّيت بالنوم في الحوض الساخن، والمضخّة الحرارية قد تعطّلت |
Japon çocuklar küvette sake içmiş. | Open Subtitles | تناول اليابانيون الساكيه في الحوض الحار. |
Beni su dolu bir küvette bulmanın ne korkutucu olduğunu biliyorum. | Open Subtitles | أعلم أنكم حزينون أن تجدوني في الحوض مغطاة بالماء |
Dün, küvette uyumaya çalıştım. | Open Subtitles | أتدري ماذا حاولت البارحة؟ حاولت النوم في حوض الإستحمام |
Klozette, küvette. Buzlukta bile bulmuştum. | Open Subtitles | فى الدولاب ، فى حوض الإستحمام فى يوم وجدت واحداً فى الفريزر |
Milleti küvette doğum yapmaya ikna eden kadınlardan birine benziyor. | Open Subtitles | تبدو كواحـدة من النسـاء التي تقنعك بإنجـاب ولد في حوض |
Eğer ona bakarsan, böbreksiz bir şekilde buz dolu bir küvette uyanırsın! | Open Subtitles | واذا نظرت اليه سوف تستيقظ في حوض استحمام ملئ بالثلج و الكليتين أُخذوا |
Seyahate çıktığın her şehirde küvette ölen bir kadın olmuş. | Open Subtitles | في كلّ رحلة قطعتَها، في كلّ مدينة زرتَها، ماتت امرأة في مغطس |
Bir çift kalp krizi... küvette elektrik çarpması. | Open Subtitles | أثنين منهم بالسكتة القلبية و الموت بالتيار الكهربي داخل حوض الأستحمام |
Yarı çıplak küvette ne işi olduğunu biri bana söyleyebilir mi? | Open Subtitles | لكن أيمكن لأحد أن يخبرني ماذا يفعل بالحوض نصف عاري؟ |
Üst dairemdeki küvette yatan adamı söylemek hoşuma gider. | Open Subtitles | سيعجبهم اكتشاف من قتل الرجل في البانيو في الشقة التي تعلو شقتي. |
Ben aradıktan hemen sonra küvette bileklerini kesmiş. | Open Subtitles | قَطعَ أرساغَه في الحمام. مباشرةً بعد ان خابرتُه. |
küvette hepsini anlatırım. Sıcak bir banyoya ihtiyacım var. | Open Subtitles | سأخبرك بكل شئ فى الحمام كل ما احتاجه هو حمام ساخن |
Sizin tavsiyenizi dinlersem içi çıplak adam dolu bir küvette sudan buruşmayı iple çekmeliyim. | Open Subtitles | إذا أخذت بنصيحتكم أن أقضي بضع أيام أستحم في حوض إستحمام كرجل أعزب ؟ |
Bir yıl bekleyip Vera'yı küvette mi boğuyor? | Open Subtitles | هل أنتظرت عام و أغرقت فيرا في المغطس ؟ |
Seni gül yapraklarıyla dolu bir küvette düşünüyorum şimdi. | Open Subtitles | في حوض حمام مليئة بالأوراق التويجيةِ الورديةِ. |