Adam paraşütle atlayıp esir düşüyor. Bacağı kırılmış, Almanlar da bacağı kesiyor. | Open Subtitles | ، شاب نزل بالمظلة و تم إعتقاله ساقه مكسور و قاموا ببتره |
Sol ve sağ kaval kemikleri sağ malleolus ve leğen kemiği kırılmış. | Open Subtitles | كلا من قصبة رجلية اليمني واليسري في انكلة الايمن ، وحوضه مكسور |
Köprünün tam altında 1,5 metre arayla buldum. Böyle ortadan kırılmış. | Open Subtitles | عثرت عليها على بعد خمسة أقدام أسفل الجسر مكسورة نصفين هكذا |
Birkaç kaburgasıyla birlikte bir kolu kırılmış ve suratında kesiklerle morluklar var. | Open Subtitles | لديه عدد من الأضلع المكسورة, وذراع مكسورة ايضا, وجروح وسحجات على وجهه. |
kırılmış sağ pazı kemiği, çıkmış omuz ve yırtılmış omuz kası. | Open Subtitles | هناك كسر بعظام العضد الايمن,مما بدل مكان الكتف,مما تسبب فى التمزق |
Yani demek istediğiniz, birinin camı dışarıdan içeriye doğru kırılmış gibi göstermeye çalıştığı mı? | Open Subtitles | اٍنك تقول أن أحدا جعلها تبدو و كأنها كسرت من الخارج |
Göğüs ağrısına, nefes alma güçlüğüne, kırılmış ellere ne oldu? | Open Subtitles | ماذا حدث لالام الصدر صعوبة التنفس , الايدى المكسورة ؟ |
kırılmış zırhından bir parça almış ve bu kutuyu yapmış. | Open Subtitles | لذا أخذ قطعة من درع مكسور وصنع منها هذا الصندوق |
Burnu kırılmış ve yüzüne ağaç kabuğu girmiş, ağaca çarpmış gibi. | Open Subtitles | انف مكسور شظايا لحاء شجرة في وجهه يبدو انه اصطدم بشجرة |
Hatta bildiklerimiz artık tamir edilemez düzeyde kırılmış olsa bile. | Open Subtitles | حتى لو كان ما نعرفه مكسور من الوراء كل الأشغال |
kırılmış ve lanetlenmiş bir insan başlamıştı o yolculuğa. Ama ortaya çıkan kişi, hayatta kalmayı başaran kişiydi ve sonuçta olmam gereken kişiye dönüştüm. | TED | شخص مكسور ومجروح قد بدأ تلك الرحلة، ولكن الشخص الذي خرج كان ناجياً و سوف ينمو في النهاية ليصبح الشخص اللذي أمثّله انا الآن. |
Neredeyse bedenindeki tüm eklemler çıkmış ve tüm kemikleri kırılmış. | Open Subtitles | وكل جزء في جسمه تقريباً تم خلعها وجميع عظامه مكسورة |
Şakak kemiğine aldığı darbe ile oluşan travma, üç kırılmış kaburga kemiği ve kırbaç izlerinden olabilecek türde birçok deri yırtığı. | Open Subtitles | تلقى صدمة شديدة على عظمة صدغه ولديه ثلاثة أضلع مكسورة وعدة جروح قطعية سطحية يبدو أنها نتجت عن آثار ضرب بالسوط. |
Görünüşe göre, bir şekilde... kırılmış ya da zarar görmüş. | Open Subtitles | لا على ما يبدو كانت موجودة مكسورة أو معطوبة بطريقة ما |
Pekala Louie, röntgen sonuçlarına göre kaval kemiğin kırılmış ve omzun yerinden çıkmış. | Open Subtitles | حسنا,لوى,اشعة اكس تظهر,نعم لديك كسر مغلق فى قصبة الساق و خلع فى الكتف |
Kanadı kırık bir şahin, bacağı kırılmış vahşi bir kedi... | Open Subtitles | الصقر مع الجناح المكسور القط البري مكتمل النمو مع كسر في ساقه .. |
Oğlunuzda bir çok ezik var. Sırtındaki göğüs omurlarından birisi kırılmış. | Open Subtitles | ابنك لديه اصابات متعددة, فقرات ظهره كسرت |
Pederin boynu camdan atılmadan önce kırılmış. | Open Subtitles | رقبة القسيس كُسرت قبل أن يخرج من النافذة |
Şunu söyleyeyim ki bugün kalplerimiz kırılmış olabilir ama ruhlarımız asla yıkılmayacaktır. | Open Subtitles | ولكن أقول لكم اليلة ربما تكون قلوبنا محطمة ولكن عزيمتنا لَنْ تّحطم |
Çenesi kırılmış ve geri düzeltilmiş, sol bacağı da aynı şekilde. | Open Subtitles | لقد كُسر الفك و أعيد إلى مكانه نفس الشيء بالنسبة للساق اليمنى |
Bir zamanlar kalbi kırılmış kız o adama ikinci bir şans vermeli mi? | Open Subtitles | أيجب علي فتاة تحطم قلبها أن تعطي رجلا فرصة ثانية؟ |
Sinyale ulaşamayacağımız bir yerde de olabilir, veya verici kırılmış da olabilir. | Open Subtitles | قد يكون إما فى مكان لا يمكننا الحصول منه على إشارة أو أن الجهاز انكسر |
Dışarı çıkarken şişeyi düşürmüş. Şişe yere düşünce kırılmış. | Open Subtitles | وعند خروجه اوقع الزجاجه و انكسرت على الارض |
Kalbi kırılmış arkadaşınız için daha kolay kılıyoruz. | TED | أبسط قليلًا لصديقتك التي تحادثك تليفونيًا، وقلقة من أنها تحطمت. |
Aslında bana kırılmış gibi geldi ama korumalarımla bir konuşma yapacağım. | Open Subtitles | في الحقيقه كان مكسوراً لي ولكن سيكون لي كلمة مع رجال الأمن |
Mutfaktan kapuççino makinesi, tabaklar, vazolar, kırılmış mücevherler. | Open Subtitles | صانع كابتشينو مِنْ المطبخِ، صُحون، زهريات، كَسرَ مجوهراتً. |