kısa zaman önce bir tanesini zombiler havadayken yakalayıp düşürdü. | Open Subtitles | قبل وقت قصير من غيبوبة طرقت عليه للخروج من الهواء. |
Bunu yaparsan, kısa zaman sonra burayı sen yönetirsin. | Open Subtitles | انت تعمل معى منذ وقت قصير ستدير هذا المكان |
Buna minnettar olduğumu fakat davanın kısa zaman içinde düşmesini beklediğimi söylersin. | Open Subtitles | أخبره أنني أقدر هذا، لكنّي أتوقع أن يتم إسقاط التهم في وقت قصير |
Benim gözetimimde olduğun kısa zaman sürecinde | Open Subtitles | خلال الوقت القصير الذي كنت تخضع فيه تحت إمرتي |
kısa zaman önce bir gösterideydim ve seyircilere ciddi bir şeyler anlatmaya başladım. | Open Subtitles | قبل فترة قريبة كنت أمثل وتكلمت مع الجمهور بطريقة جادة |
Bilirsin, tıpkı kısa zaman patlamalarını silebilecek bir aygıt gibi. | Open Subtitles | كنت أعني، أداة يمكنها أن تمحي زمن قصير محدد أو تمنعنا من إدراك الوقت |
Uydu görüntüsü dün liralık kamyonetin tesise girdiğini ve kısa zaman sonrada oradan ayrıldığını gösteriyor. | Open Subtitles | صور الاقمار الصناعية البارحة تُظهر الشاحنة المستأجرة تدخل للمنشأة ، وتغادرها بعد وقت وجيز |
kısa zaman önce bir hasta tarafından saldırıya uğradınız. | Open Subtitles | أنت تعرضت لهجوم على يديّ مريض منذ وقت ليس ببعيد |
Gerçek şu ki, 20 yıllık çok iyi bir araştırma bize, kısa zaman aralıklarıyla çok sayıda partner değiştirmeye daha yatkın grupların olduğunu gösterdi ve | TED | الحقيقة انه ومنذ 20 عام ظهر بحث جيد أظهر لنا ان المجموعات التي تميل عادة للتعدد .. في شركائها الجنسين في فترة زمنية قصيرة |
Graysonlar Tyler Barrol öldürüldükten kısa zaman sonra seni plajda gördüğünü söyleyen 2 görgü tanığı olduğunu iddia ediyor. | Open Subtitles | يزعم آل (غرايسن) أن لديهم شاهدان يؤكدان وجودك عند الشاطئ بُعيد مقتل (تايلر بارول). |
kısa zaman önce, varlığımı kabul etseydin Soylularda ederdi ve güvende olurdum. | Open Subtitles | وقت قصير للغايه ، أذا كنت قبلت وجودى النبلاء سيقبلون ، وسأكون بأمان |
kısa zaman çizgileri savunmayı kolaylaştırır. | Open Subtitles | وقت قصير لذا يجب على الحفلة ان تحدد الوقت |
Burada geçirdiğim kısa zaman zarfında İngilizler ve Çinliler gördüm. | Open Subtitles | أنا هنا منذ وقت قصير رايت أشخاصا من إنجلترا والأن من الصين |
Neden kısa zaman içerisinde kendimize güzel bir aile kurmayalım? | Open Subtitles | سنكوّن عـائلة لطيفة في وقت قصير |
Çok kısa zaman içinde bir çok şey yaşadın. | Open Subtitles | لقد خضت الكثير من الامور في وقت قصير |
Ve bu kısa zaman içinde, | Open Subtitles | وفي هذا الوقت القصير |
Ra's Al Ghul'un açtığı yaraları iyileştirirken Oliver'la geçirdiğim kısa zaman hariç tecrit hayatı yaşadım. | Open Subtitles | -صحيح . بخلاف الوقت القصير الذي ساعدت خلاله (أوليفر) ليشفى من الجراح التي أصابه بها (رأس الغول) |
- Hadi canım. - kısa zaman önce aramızdan ayrıldı. | Open Subtitles | بدون مزاح لفد مات من فترة قريبة |
çok kısa zaman aralığında ilerle kaydediyoruz | Open Subtitles | هناك أشياء رائعة تحدث وفي الحقيقة، كلها تحدث في زمن قصير وفترات قليلة. التطور يتسارع |
Makamımda bulunduğum kısa zaman diliminde hep birlikte olağanüstü trajediler deneyimledik. | Open Subtitles | ،في وقت وجيز كنتُ في منصب لقد واجهنا معًا كمية غير عادية من المأساة |