"kabuğu" - Traduction Turc en Arabe

    • قشر
        
    • لحاء
        
    • القشرة
        
    • صدفة
        
    • الصدفة
        
    • قشور
        
    • اللحاء
        
    • غلاف
        
    • القشور
        
    • قذيفة
        
    • الأصداف
        
    • أصداف
        
    • الصدف
        
    • قشرة
        
    • بقشرة
        
    Tencereye şeker ve tereyağı... portakal suyu ve rendelenmiş portakal kabuğu koyuyorum. Open Subtitles ولديّ مزيج من السكر والزبدة وعصير البرتقال وكمية كبيرة من قشر البرتقال
    Burnu kırılmış ve yüzüne ağaç kabuğu girmiş, ağaca çarpmış gibi. Open Subtitles انف مكسور شظايا لحاء شجرة في وجهه يبدو انه اصطدم بشجرة
    Eğer ufacık bir basınç kabuğu çatlatırsa, minik bir nükleer reaksiyon oluyor. Open Subtitles أي ضغط بسيط يجعل القشرة تتصدّع يؤدّي ذلك إلى تفاعل نووي صغير
    Yanımda bir deniz kulağı kabuğu getirdim. Bu deniz kulağı kabuğu kütlece TED أحضرت معي صدفة أذن البحر. صدفة أذن البحر هاته مركب أحيائي
    Sahilde ilk karşılaştığımızda bulduğumuz deniz kabuğu. Open Subtitles الصدفة التى وجدناها فى اول يوم ذهبنا الى الشاطىء
    Tahmin edin ne oldu: beyaz ve yumurta kabuğu beyazı tamamen aynı renklermiş. Open Subtitles احرزوا ماذا , أبيض و أبيض قشور البيض هم في الحقيقة لون واحد
    Eğer Çin de iseniz, pirinç kabuğu kullanabilirsiniz yada pamuk çekirdeği gövdesi. TED إذا كنت في الصين ، قد ترغب في استخدام قشر الأرز أو قشور القطن.
    Eğer Kuzey Avrupa veya Kuzey Amerikada iseniz, karabuğday kabuğu veya yulaf gövdesi kullanabilirsiniz. TED إذا كنت في شمال أوروبا أو أميركا الشمالية ، يمكنك استخدام أشياء مثل قشور الحنطة السوداء أو قشر الشوفان.
    Bunda çok az portakal kabuğu var ama hiç ceviz yok. Open Subtitles وهذا له قليلا من قشر البرتقال، ولكن لا جوزة الطيب.
    Başka bir bölümde, bir ağaç kabuğu parçasının resmini çekmeli ve onu da etiketlemelisiniz. TED في فصل آخر، يجب أن تلتطقوا صورة لقطعة لحاء ثم وسمها.
    Karnın açsa biraz ot ye, ağaç kabuğu ye. Open Subtitles لو شعرت بالجوع تناول الأعشاب , لحاء الأشجار
    Fındık kabuğu, kuş yemi ve balık. Open Subtitles لحاء البندق، الحبوب و سمك الصّبار الأرضي
    Buna göre, beyin kabuğu tek işlevli bir birim. TED ما يعنيه هذا أن القشرة البصرية نوع من المترجمات.
    Diğerini durdurduğunuzda, sadece kabuğu duruyor; içindeki sıvı hala hareket ediyor çünkü onu durduran bir şey yok. TED وعندما توقفون الأخرى، توقفون القشرة فقط، فالسائل لا يزال يدور لأنه لم يجد ما يوقفه.
    kabuğu tekrar itekliyor, dolayısıyla yumurta yeniden dönmeye başlıyor. TED ثم يدفع السائل القشرة حول نفسها من جديد، فتبدأ البيضة في الدوران مرة أخرى.
    Yutulan salyangozun kabuğu salıverilmeye hazır olduğunda hareket çok daha tehlike hale geliyor. Open Subtitles تحتدم المنافسة بشكل واضح عندما تجهز صدفة البزاقة المُفترَسة.
    Sert bir kabuğu var, ama altında yumuşak emici kısmı var. Open Subtitles و لديه صدفة سميكة ، و لكن هناك جزء ناعم يخرج من تحتها
    Bu kabuğu Toronto havaalanına yalınayak koşarken buldum. Open Subtitles انا وجدت هذه الصدفة بينما كنت اجري حافي القدمين في مطار تورنتو
    Biri şu beyaz kıza yardım etsin. Patates salatasına yumurta kabuğu kaçırıyor. Open Subtitles ليساعد أحدكم تلك الفتاة البيضاء إنها تسقط قشور البيض في سلطة البطاطا
    Günlerce ağaç kabuğu ve kar suyuyla yaşayan insanları duymuşsundur. Open Subtitles سمعت عن أناس يعيشون لأيام عديدة على اللحاء والجليد الذائب.
    Bunun en iyi örneği binanın dış kabuğunun bir ağacın kabuğu gibi fonksiyon gösterdiğini hayal eden mimarlardır. TED ومثالٌ عظيم لذلك هو المهندسون المعماريّون الذين يتخيّلون غلاف البناء الخارجيّ ليعمل كلحاء الشجر.
    Ne tür bir zehir ki bu, içimizdeki iyiliği çürütüyor ve sadece kabuğu bırakıyor? Open Subtitles أي نوع من السم هذا الذي يقتلنا ببطئ لم يتبقى لي إلا القشور
    Midye kabuğu ile ceviz kabuğu arası, Oyuncak, aldatmaca, bebek başIığı gibi. Open Subtitles لماذا ، 'هذه القواقع والجوز أو قذيفة ، وبراعة ، لعبة ، وخدعة ، وطفل رضيع قبعة.
    Diş fırçama ihtiyacım vardı çünkü öğle yemeğinde bir dolarlık karides yedim ve kabuğu dişime yapıştı. Open Subtitles إحتجت فقط لفرشاة أسناني، لأنّي حظيت بغداء جمبري ولا زال لديّ بعض الأصداف في أسناني.
    Ölü adamın ayaklarının altında ortadaki -- küçük istiridye kabuğu yığını "Büyük Ayı" olmalı. TED وهذه الكومة الصغيرة من أصداف المحار تحت قدمي الجثة التي في الوسط من المفترض أنها كوكبة الدب الاكبر.
    Senin için deniz kabuğu topladım. Okyanus kokuyorlar. Open Subtitles جمعت بعض الصدف من أجلك، بها رائحة المحيط
    Çocuklarımı besleyebilmek için bir kuru ekmek kabuğu bile kalmıyor. Open Subtitles ليس هناك قشرة من الخبز تبقت لي لكي اطعم اولادي،
    Yarı sek martini, limon kabuğu, çalkalansın, karıştırılmasın. Open Subtitles مارتينى متوسط جاف بقشرة ليمون مهزوز ، و ليس مقلب

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus