| Kafamdaki o ürkütücü şeyler ve o adam kafasının röntgenimde çıkması. | Open Subtitles | ليس لدي شيء كل هذه الأشياء المخيفة حول رأسي هذا الشيء |
| Kafamdaki tek şey bir tane daha fazla ders vermekti. | Open Subtitles | وضعت الفكرة في رأسي أننا يجب أن نعطي درسا آخر |
| Videoyu tam bir sessizlik içinde çektim çünkü sadece Kafamdaki müziği duyuyordum ve bir gün ortaya çıkacak olan koroyu hayal ediyorum. | TED | و كان في صمت تام حين صورته لاني كنت فقط اسمع الموسيقى في رأسي متخيلا الجوقة التي ستتكون يوم من الايام |
| Bir anda, Kafamdaki ön yargıyı ne mantıklı bulabilmiş ne de haklılaştırabilmiştim. | TED | وفجأة، لم أستطع تبرير العنصرية التي كانت في رأسي. |
| Kafamdaki sayının Tanrı'nın gerçek adı olduğunu mu söylüyorsunuz? | Open Subtitles | هذا الرقم الذي برأسي هو الاسم الحقيقي للرب |
| Sonra Kafamdaki ses tekrar başladı. Beni deli ediyordu. | Open Subtitles | بعد ذلك عاد الصوت في رأسي لقد كان يقودني إلى الجنون |
| Ve Kafamdaki her düşünceyi anlattım ona. | Open Subtitles | ثلاث مرات اسبوعيا وتركتها تستمع لكل فكرة في رأسي |
| Kafamdaki bu çip olmasa seni çok uzun zaman önce öldürürdüm. | Open Subtitles | إذا كنت قد أخرجت تلك الشريحة من رأسي لكنت قتلتك منذ مدة طويلة |
| Dostum, sabahtan beri buradayız. En azından Kafamdaki süngeri yeniden ıslatır mısın? | Open Subtitles | نحن هنا طوال النهار هلاّ تبلل إسفنجة رأسي ثانية على الأقل |
| Kafamdaki çip. - Biz de tam birşeylerin ortasındaydık. | Open Subtitles | الشريحة التي في رأسي نحن في خضم موضوع أو شيئاً ما |
| - Kafamdaki şeyleri bir yere geçirmem lazım. | Open Subtitles | يارجل لدي بعض الأشياء في رأسي أريد أن أقوم بتجربتها |
| Çok komik, bu konuşma bana Kafamdaki mermi deliğini hatırlatıyor. | Open Subtitles | ذلك مضحك هذه المحادثة تجعلني أشعر بأنني تلقيت رصاصة في رأسي |
| Ne zaman Kafamdaki sesin gittiğini sansam, onu tekrar duyuyordum. | Open Subtitles | ذلك الصوت في رأسي كل مرة أعتقد أنه ذاهب يعوى عائداً |
| Yalnızca Kafamdaki ani görüntüler ama bazı şeyler kesinlikle bana geri dönüyor. | Open Subtitles | أنها فقط ومضات من الصور في رأسي لكن هناك شيء ما محدد يلح علي |
| Artık oramda Kafamdaki tsunamiye eşlik eden bir isilik var. | Open Subtitles | لكن الآن لدي طفح جلدي إستوائي في الأسفل إضافةً لإعصار هائج في رأسي |
| Kafamdaki tilkiler bana söyletecek bir sürü şey taşıyorlar şu an. | Open Subtitles | يوجد العديد من الأسئلة تدور في رأسي الآن |
| Çünkü Kafamdaki sesin de bana durmadan, evliliğin kişisel ve yasal özgürlüklerimi kısıtlayacağını söylüyor. | Open Subtitles | لأنني أجدكِ في رأسي تخبرينني أن الزواج سيقيد حريتي الشخصية والقانونية |
| Bana kalan son şey Kafamdaki bu sarık | Open Subtitles | الشي الوحيد الذي تبقى لي هو هذه العمامة على رأسي |
| Sanki yüce bir el Kafamdaki saati hareketsiz kılmıştı. | Open Subtitles | كان الأمر كما لو أن يدا عليا أوقفت ساعة الزمن التي كانت دائما موجودة برأسي |
| Kafamdaki ses yankılanıyordu, bir eğitim subayı gibi. | Open Subtitles | هذا الصوت كاد ان يفجر راسي وكانه الة حفر |
| Kafamdaki imajını değiştirebilmem için birkaç saniye lazım. | Open Subtitles | في الواقع أحتاج ثانية لأعيد ضبط صورتك في مخيّلتي |
| Kafamdaki o düğme tık edince çalan telefonun sesini duymaz oluyorum! | Open Subtitles | حين أسمع هذه النقرة ، لا أسمع صوت الرنين |