Sağlıklı bir metabolizma için gerekli tüm bileşenler kakao çekirdeğinde mevcut. | Open Subtitles | كل العوامل المُساهِمة المطلوبة في اﻹستقلاب الصحّي موجودة في حبوب الكاكاو. |
Kahvaltıdan süt çalıp eski bir kakao tenekesinde yağ yaptım. | Open Subtitles | لقد سرقت اللبن أثناء الأفطار وصنعت الزبده في علبة الكاكاو |
Binlerce dönüm kakao tarlası var. Çiftçiler bütün ağaçları öylece kesemezler. | Open Subtitles | حسناً، هناك آلاف الفدانات من الكاكاو لن يقطع المزارعين كلّ الأشجار |
Sen kakao içebilirsin, pencerenin önünde oturabiliriz. | Open Subtitles | إنت ممكن تاخد كاكاو وتقعد هناك عندك الشباك |
kakao vadeli işlemleri üzerine 30 milyon dolar taahhüt ettim. | Open Subtitles | أنا ملتزم بأكثر من 30 مليون دولار بعقود الكاكاو الآجلة |
Eskimiş tıkaçlardan ve kakao yağı şişelerinden başka bir şey bulamıyorum. | Open Subtitles | لم أجد شيء غير سدادات قطنية مستعملة وعلب زبدة الكاكاو الفارغة |
Olaya karıştığını inkar eden memur paranın miktarını hesaplamak için hesap makinesi kullanıyor. kakao kaçakçılığından yargılanacaklar. | TED | الضابط الذي نفي في وقت سابق التورط يحمل آلة حاسبة لحساب مبلغ المال الذي سيتقاضونه على تهريب الكاكاو |
Daha MÖ 1900'lerde, bu bölgenin insanları, yerel kakao ağacının tohumlarını pişirmeyi öğrenmişlerdi. | TED | بالعودة إلى العام 1900 قبل الميلاد، تعلّم أبناء تلك المنطقة كيفية إعداد الحبوب من شجرة الكاكاو المحلية. |
Bunun sonucunda da ortaya içilebilir bir çözeltiye dönüşebilen ya da bugün bildiğimiz katı çikolatayı üretmek için kakao yağıyla karıştırılabilecek bir toz çıkmıştı. | TED | لتبقى البودرة التي يمكنُ مزجها في سائل قابل للشرب أو إضافتها لزبدة الكاكاو لإنتاج الشوكولاتة الصلبة التي نعرفها اليوم. |
kakao talebini karşılamak için, sadece ekvator civarında yetiştiğinden, burada daha çok ekim alanı açıldı. | TED | تطلّب تلبية الطلب الكبير المزيد من زراعة الكاكاو. الذي ينمو فقط بالقرب من خط الإستواء. |
En önemli içeriklerinden birinin kakao olması şaşırtıcı değil. | TED | لذلك ليس مفاجئًا، أن يكون الكاكاو من أهم المكونات لديهم. |
Ve bazı rakipleri gerçekten kaygılı kakao kaynaklarının tedarik edilebilirliği ve sürekliliği ile ilgili. | TED | ويشعرُ بعض منافسيهم بالقلق حقًا حول ديمومة وتوفر إمدادات الكاكاو. |
Şunu fark etmişler, eğer üretkenlik ve kuruluğun sebeplerini bulurlarsa, şu anki toprak alanların yüzde 40'ında şimdiki kakao üretiminin yüzde 320'ni üretebilecekler. | TED | ما أدركوه هو أنه إذا أمكنهم التعرف على سمات الإنتاجية ومقاومة الجفاف، فسيمكنهم إنتاج 320 بالمئة أعلى من الكاكاو على 40 من الأرض. |
Görebildiğim bol bol kakao, portakal, ve limon ağaçları, şeker kamışı,tütün,ve muz. | Open Subtitles | وَجدتُ كميات عظيمةً من الكاكاو البرتقال، وأشجار ليمونِ، قصب السكر |
Tamam, şimdi, orada yaparsak, gerçek için sıcak kakao olur. Söz veriyorum. | Open Subtitles | حسناً ، إذا استطعنا الوصول لهناك سنحصل على شراب كاكاو حقيقي ، أعدك بذلك |
5 Numara: %75 oranında kakao içeren çikolatalar aslında yiyecek değildir. | TED | خامسًا: لا تعتبر الشوكولاته المحتوية على 75% كاكاو طعامًا فعليًا. |
Brandy ya da kakao krema, efendim? | Open Subtitles | براندي أم زبدة كاكاو يا سيدي ؟ |
Kardan sonra sunulan bir fincan sıcak kakao. | Open Subtitles | كأس من الشوكولاته الحارة بعد مشوار طويل في الثلج |
Senin için duble kakao... | Open Subtitles | شوكولاتة مضاعفة لك |
Binbaşı Helva, Karamel, kakao derhal Mattel oyuncaklarıyla oynamayı bırakın. | Open Subtitles | (ميجور نوقان)، (جوي)، (كوكو) جهزوا الدمى الترفيهية |
Seninle sıcak kakao için bir şarkı takas edebiliriz diye düşündük. | Open Subtitles | أعتقدنا بأننا نستطيع مقايضتك لبعض الشكولاتة الساخنة |
Tatlım! Sanırım baban da kakao istiyor. | Open Subtitles | حبيبي , حبيبي اجلبي لوالدك شوكولا أيضاً |
Bir bardak kakao içmek için? | Open Subtitles | ونطلب واحد كوكا ده شئ يضايقك؟ |
kakao Bara'da üç ev soydu. | Open Subtitles | سرق (كوكوا) 3 منازل في (بارا)0 الأفضل أن نقتله |
Sıcak kakao istemiyorum. Kâbus görmedim. | Open Subtitles | أمي انا لا اريد شرب الكاكو الساخن-انا لم أري كابوسا |
Sen çay yaparken, benim habersiz misafirimiz yüzünden moralim çok bozuldu, kakao yap bana da. | Open Subtitles | وبينما أنت تفعل الأمر, أنا منزعج أن لدينا ضيف منزليّ بلا سابق إنذار لذا أعدّ لي مشروب شوكولاته |
Aslında, o bazan yatmadan önce mutfaktan bir fincan kakao içmeyi yeğlerdi. | Open Subtitles | في الواقع أحيانا يفضل كوباَ من الكولا كانتعاش ليلي من المطبخ |