Orada gördüğünüz üzere, ağaç gövdesinden yaptığım kalıbın içine boşalttım. | TED | صببته في القالب .. الذي صنعته من جزع شجرة |
Çikolatayı şekillendirmek için kullandıkları kalıbın kenarının genişliğiyle eşleşiyor. Çok iyi iş çıkarmışsın. | Open Subtitles | تتلائم مع عرض حافة القالب الذي كانوا يشكّلون به قالب الشوكولاتة |
Gözler ileride. Ve bu kalıbın içine adım at. | Open Subtitles | "العيون للأمام وخطوة للأمام نحو هذا القالب" |
Sızıntıların yayınlandığı Berlin gazetesinin digital oturum kodlarında bir kalıbın peşinden gittim. | Open Subtitles | لقد تتبعت نمطاً في سجلات الدخول الرقمية وقد تم نشر التسريبات في صحيفة برلين الرسمية |
Sara, burada bir kalıbın var olduğunu keşfettim. | Open Subtitles | أتعلمين ، يا (سارة) ، لقد بدأت أرى نمطاً لإختياراتك |
kalıbın değeri 10 oldu. 15'e çıkar çıkmaz sana haber vereceğim. | Open Subtitles | ثمن الكيب الآن عند الـ10 |
Son tavlama ve kalıp basım aşamaları arasında kalıp metali o kadar yumuşak ki elde doğru aletler varsa, kalıbın üzerinde birkaç küçük değişiklik yapmak mümkün. | Open Subtitles | بين المعالجة النهائية بالحرارة وصب القالب، يكون معدن القالب في الواقع طرياً كفاية بحيث أنه إن توفرت الأدوات المناسبة، يمكن إجراء بضعة تعديلات صغيرة. |
Senin kalıbın farklı. | Open Subtitles | كسروا القالب عندما صنعوك |
kalıbın değeri 15'e çıktı. | Open Subtitles | الكيب عند الـ15 |