"kanıtlamak için" - Traduction Turc en Arabe

    • لأثبت
        
    • ليثبت
        
    • لاثبات
        
    • لكي يثبت
        
    • لكي أثبت
        
    • لنثبت
        
    • لأثبات
        
    • لتثبتي
        
    • لإثبات
        
    • لكي نثبت
        
    • محاولة إثبات
        
    • كي أثبت
        
    • لإثباته
        
    • في إثبات
        
    • للإثبات
        
    İlişkimizi bir sonraki seviyeye taşımak istediğimi kanıtlamak için sana yüzük aldım. Open Subtitles وفقط لأثبت لك أنّي أودّ أخذ الأمور للمستوى التّالي، جلبتُ لكِ خاتمًا.
    Önemli değil çünkü bakın -- Bunun mümkün olduğunu kanıtlamak için hesap yaptım. TED هذا حسن، شاهدوا لدي الرياضيات لأثبت أن هذا ممكن.
    Romanın senatörle ilgisi olmadığını kanıtlamak için, gerçeği bilmem gerekiyor. Open Subtitles لكن علي أن أقف في قاعة المحكمة لأثبت أن الشخصية ليست مبنية على رجل الكونقرس هذا وعلي معرفة الحقيقة
    Evet, kör bir adamın banka soyabileceğini kanıtlamak için İlyas'ın gözlerini oydu. Open Subtitles استؤصلت ليثبت أن العميان يمكن أن يسرقوا بنك
    O sırada yapılacak en iyi şey o gibi gelmişti ama Confessor'un, masumluğunu kanıtlamak için uğraşacağını hesaba katmamışım. Open Subtitles بدي لي ان هذه هي افضل خطه في هذا الوقت. ومالم اخذه في الحسبان كان محاربة المؤمنه لاثبات برائتك.
    Babamın yanıldığını kanıtlamak için tuvaleti tamir edeceğim. Open Subtitles أود حقًا أن أصلح المرحاض، لأثبت لأبي أنه مُخطئ
    Gecenin bir yarısında, 500 km'lik yolu yeni Charles Manson olduğunu kanıtlamak için geldiğimi söylemek isterdim. Open Subtitles كنت أفضل أن أسافر 300 ميل في وسط الليل لأقوم بعمل بعض الفحوصات لأثبت إنك سوف تكون تشارلز مانسن القادم
    Asabi bir tepki. Onun burada olmasının benim açımdan bir problem yaratmadığını kanıtlamak için. Open Subtitles لقد كان رد فعل بداعي التوتر لأثبت لها أنه ليس لديَّ مشكلة مع وجودها هنا.
    Aşk denen şeyin yeryüzünde var olduğunu kanıtlamak için. Open Subtitles لأثبت لك أن الشئ المسمي الحب موجود في هذا العالم
    Ve kafandan neler geçtiğini de bilmiyorum ama bunu sana bir şeyler kanıtlamak için yapmadım. Open Subtitles لا أظن ماذا فهمتِ لم أقم بذلك لأثبت لك شيئاً ما
    Point Place'deki en havalı değişim öğrencisi olduğumu kanıtlamak için... su kayağıyla bir köpek balığının üzerinden atlayacağım. Open Subtitles والآن سأقفز فوق القرش بزلاجات الماء لأثبت أنني أوسم طالب تبادل أجنبي في المكان
    Sonra, korkak olmadığını kendisine kanıtlamak için bir adım ileri gider. Open Subtitles و فقط ليثبت لنفسه أنه ليس جباناً فقام بخطوة للأمام
    Jeffersonian Kongredeki arkadaşlarımıza değerini kanıtlamak için her fırsatı değerlendirmelidir, ki bu da, sizi uygun gördüğüm her yere kiralayabilirim anlamına geliyor, özellikle de federal kurumlara. Open Subtitles يجب على مركز جيفرسونين أن ينتهز أية فرصة ليثبت بأننا جديرون بالاحترام من قبل أصدقاءنا في الكونغرس و هذا يعني بأنني سأقرض بقدر ما أراه مناسباً
    Bunu kanıtlamak için yardımına ihtiyacım var ve benden hoşlanıyorsun. Open Subtitles وأنت تعلم بذالك وأنا أعلم وأحتاجك لاثبات ذالك وأنت تحبني
    Kahraman Deniz babasına ne kadar cesur olduğunu kanıtlamak için büyük avluya gitmeye karar verdi. Open Subtitles قرر دينيز البطل أن يذهب لباحة المنزل لكي يثبت مدى قوت
    Size bunun gerçekten metin olduğunu, görüntü olmadığını kanıtlamak için şöyle bir şey yapabiliriz, bunun gerçekten metin olduğunun, resim olmadığının bir göstergesi. TED لكي أثبت لكم أنه نص بالفعل، وليس صورة يمكن أن نفعل شيئاً كهذا. لكي نوضح بالفعل أنه عبارة عن نص، وليس صورة
    Tanrı çocuğunu kurtarmamızı istedi. Erdemi kanıtlamak için değil, kalplerimizi mutlulukla doldurmak için. Open Subtitles الله طلب من الإعتناء بالأطفال ليس لنثبت فضيلتنا، و لكن ليبثوا السعاده فينا
    Bu dostluğu kanıtlamak için, şu anda hapisten bir suçluyu salmak gelenektir. Open Subtitles لأثبات صداقتنا, تُملي علينا التقاليد في مثل هذا الوقت أطلاق مُذنب من سجوننا
    Sen de aklının başında olduğunu kanıtlamak için gürültülü adımlarla, ormanda yalnız ilerliyorsun. Open Subtitles صحيح. إذاً، لتثبتي عقلانيتك، تتسكعين في الغابة بمفردك.
    O izin, artık var olmayan bir ele ait olduğunu kanıtlamak için... Open Subtitles و لكن ما زال أمامك لإثبات أن تلك البصمة تعود إلى إصبع
    Atım daha hızlı ve güçlü. kanıtlamak için Derbi'yi beklemeyeceğiz. Open Subtitles حصاني أسرع وأقوى ولن ننتظر الديربي لكي نثبت هذا
    Onlarda bir şeyler olduğunu kanıtlamak için yıllarca uğraştın değil mi? Open Subtitles لقد أنفقت الكثير من السنين في محاولة إثبات أن هناك شيء هناك?
    Sonra kanıtlamak için seni futbol seçmelerine getireceğimi söyledim. Open Subtitles لذا أنا أدعوك أن تأتي لنا كي أثبت له صدق كلامي
    Bunu kanıtlamak için elimde fotoğraflar var. Open Subtitles وأنا حصلت على الصور لإثباته. يرى بأم عينك.
    O ret mektuplarını aldıktan sonra burada kendimi kanıtlamak için ne kadar zaman versem de dışarıda hiç fark etmediğini anladım. Open Subtitles بعد أن تلقيت رسائل الرفض أدركت أنني أهدرت الوقت في إثبات نفسي هنا ولم يكن لذلك من أهمية في الخارج
    Yani onun akrabası olduğumu, deneysel olarak kanıtlamak için hiçbir yol yok. Open Subtitles لذلك لا يوجد مجال للإثبات بطريقه عمليه إنى ذات صلة قرابه بها

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus