Bir kapsülde 30.000 birim var. | Open Subtitles | في الكبسولة الواحدة يوجد هناك 30.000منهم |
Analiz ettiğim kapsülde buna dair hiçbirşey yoktu. | Open Subtitles | لم يكن هناك شيء حول ذلك في تلك الكبسولة التي تم تحليلها |
Neden İnsan Hakları Beyannamesi resmi kapsüldeyken benim köpeğimin resmi 7 numaralı kapsülde? | Open Subtitles | لماذا يجب أن تكون وثيقة الحقوق أن تكون في الكبسولة الزمنية الرسمية ولكن هذه اللوحة لكلبي |
3 yıl boyunca solucanlarla birlikte bir kapsülde sen yaşa da gör o zaman. | Open Subtitles | ولكن حاول العيش في حجيرة طائرة لثلاث أعوام ليس معك سوى حفنة من الديدان |
Bilmiyordum. Bir avuç solucandan başka bir şey olmayan kapsülde yaşa da göreyim seni. | Open Subtitles | حسنًا، حاول العيش في حجيرة طائرة لثلاثة أعوام مع حفنة من الديدان |
Küçük bir kapsülde sinirsel toksin içerirler. | Open Subtitles | أنها تحتوي على رأس كبسولة ذات سُم أعصاب. |
Galiba, hayvan resimleri ve külleri 4 numaralı kapsülde. | Open Subtitles | أعتقد أن لوحات الرسم والرفاة في الكبسولة الزمنية الرابعة |
Tuşlar yardımcı pilot panelinde, o kapsülde üç kolduk var. | Open Subtitles | الأزرار في لوحة الطيار المساعد في ثلاثة مقاعد في تلك الكبسولة |
Yıllar sonra, o çamur barakada sıkışmış çocuk büyüyüp roketin ucundaki dar bir kapsülde dış uzaya fırlatılan, içimizden bu gezegeni fiziken terk eden ilk kişi olmak için gönüllü olacaktı. | TED | وبعد ذلك بأعوام ، كبر ذلك الولد من كوخ الطين الضيق ليصبح الرجل في تلك الكبسولة الضيقة على طرف صاروخ حيث تطوع ليتم اطلاقه للفضاء الخارجي أول واحد منا غادر بالفعل هذا الكوكب |
Oğlunuz o kapsülde enfekte olmuş. | Open Subtitles | لقد أصيب إبنك فوق في تلك الكبسولة |
Yani kapsül azalan bir yörüngede ve 26 saat içinde dünyaya düşecek. Ve kapsülde paraşüt olmadığı için ölecek. | Open Subtitles | من أجل الإختبار،والذي لا يعد كافيا للبقاء في مدار ثابت لذا فالكبسولة في مدار فاسد وسترتطم بالأرض خلال 26 ساعة وسيموت لأن الكبسولة لا تحوز على مظلة |
Bu komik büyüklükteki kapsülde, ömür boyu yetecek nikotin, B1 ve B2 vitamin erzakı var. | Open Subtitles | هذه الكبسولة الكبيرة بشكل هزلي بها مؤنتكفيمدىالحياة.. من الـ(نياسين) ، والـ(ثيامين) والـ(ريبوفلافين) |
- Of be, kapsülde bir yerdeymiş. - Şey, tatlım, ben... | Open Subtitles | لا , يارجل , في الكبسولة في مكان ما - حسناً , عزيزتي , ... |
kapsülde bunu bulduk. | Open Subtitles | وجدنا هذا في الكبسولة |
Kapsül mü? Şu anda bir kapsülde misiniz Yüzbaşı? | Open Subtitles | "الكبسولة" هل هذا الذي انت بداخله الآن. |
Baştan beri kapsülde değildi. | Open Subtitles | لم يكن في الكبسولة أبدًا. |
- Yukarıda kapsülde olanları diyorum. | Open Subtitles | عنيت،الفوق في الكبسولة |
Wolfe'u hücresine geri götürün. Ona bir hücre hazırlayana kadar Royalle'ı kapsülde tutun. | Open Subtitles | سنعيد (وولف) إلى زنزانته، ضعوا (رويال) في حجيرة حتى أعد زنزانة له |
Yakıt çubukları, hafif silahlara dayanacak bir kapsülde tutuluyor. | Open Subtitles | قضبان الوقود داخل كبسولة محمية قادرة على مقاومة الأسلحة النارية الصغيرة |
Her kapsülde 100 küçük kalamar var. | Open Subtitles | كُلّ كبسولة تَحتوي على مائة سمك صبّار صغير جداً. |