| Olabilecek en seski şekilde kasvetli ama bu da bana direk bakmadığında. | Open Subtitles | حسنا هو كئيب من ناحية مثيرة, هذا عندما عندما لاينظر مباشرة لي |
| Hastalarla birlikte kasvetli bir günden sonra epey yorulmuş olmalısın. | Open Subtitles | لابد وأنكِ خائرة القوى بعد يوم كئيب كهذا مع المرضى |
| Veya onlar okyanusları hiçbir şey vaat etmeyen karanlık ve kasvetli yerler olarak mı kabul ediyorlar? | TED | هل هم يظنون أن المحيطات سوداء و كئيبة وليس لديهم شىء ليقدموه؟ |
| Dah sonra son grup, siyahlar içinde, gecenin kasvetli saatleri. | Open Subtitles | ثم مجموعة أخيرة مرتدية ملابس سوداء تمثل ساعات الليل الكئيبة |
| Bugün burada tarih yazılıyor. Ümidimizin olmadığı kasvetli geçmiş ardımızda kaldı. | Open Subtitles | نقف اليوم على حافة التاريخ , ماضينا الكئيب واليائس خلفنا |
| Hazin, huzur tutkunu korkaklarla dolu, soguk ve kasvetli bir karakol. | Open Subtitles | انه في مكان متجمد، موقع كئيب مليئ بالشفقة، للجبناء محبين السلام |
| Hazin, huzur tutkunu korkaklarla dolu, soğuk ve kasvetli bir karakol. | Open Subtitles | انه في مكان متجمد، موقع كئيب مليئ بالشفقة، للجبناء محبين السلام |
| Bak baba, eğer seni kasvetli bir yere koymasaydım daha fazla ziyaret ederdim. | Open Subtitles | انظر,ابي ,كنت لأزورك اكثر اذا لم اكن قد وضعتك في مكان كئيب كهذا |
| Kabul etmeliyimki, bu konuşma şu ana kadar fazlasıyla kasvetli gelebilir, ama demek istediğim bu değil. | TED | الآن عليّ الاعتراف أن هذا الحديث حتى الآن قد يبدو كئيب لدرجة كبيرة، لكن هذا ليس هدفي. |
| Demokrasi olmazsa toplumlarımız daha kötü, geleceğimiz kasvetli olacak. O muhteşem yeni teknolojiler heba olacak. | TED | وبدون الديمقراطية، ستصبح مجتمعاتنا أكثر سوءاً، ومستقبلنا كئيب قاتم وستضيع هباءاً تقنياتنا الحديثة الرائعة. |
| kasvetli bir akşamda bu pencerenin manzarasından daha kasvetli bir şey olamaz. | Open Subtitles | لا شيء يثير الكآبة أكثر من النظر من هذه النافذة في ليلة كئيبة |
| Biraz karanlık, kasvetli ve her zamanki gibi ölülerle dolu. | Open Subtitles | حسناً ، إنها بخير ، تعرف مظلمة قليلاً ، كئيبة قليلاً ودائما ممتلئة بأناس أموات |
| Annem öldüğünden beri bu ev çok kasvetli. | Open Subtitles | الأمور أصبحت كئيبة جدا فى هذه الشقة منذ وفاة أمى |
| Genç adam, Mançurya'nın bu kasvetli bölgesini görmek için 8,000 mil uçtun. | Open Subtitles | الشاب الذى طار ل8000 ميلا .. إلى هذه البقعة الكئيبة فى منشوريا |
| Yapabilecekleri en kötü şey, beni şu kasvetli ülkelerinden yollamak olur. | Open Subtitles | أسوا ما يمكن أن يفعلوة أن يرسلوني خارج هذه البلاد الكئيبة |
| Bu kasvetli ama ilginç konuyla ilgileniyorsanız Celeste Martin'in yeni kitabı | Open Subtitles | للمزيد حول موضوعنا الكئيب ولكن الشيق عليكم الاطلاع على كتاب سيليست مارتن الجديد شيتيجيست |
| - Pekala, her neyse. kasvetli evinin tadını çıkar, San Francisco berbat. | Open Subtitles | استمتعي بمنزلك الكئيب سان فرنسيسكو تافهة |
| Neşelenmek isteyen kim? Dünya yeterince karanlık ve kasvetli bir yer zaten. | Open Subtitles | لا أحتاج لان يخفف عني أحد لأن العالم الذي اعيش فيه مظلم ،،مظلم وممطر |
| Fakat o, Fulton'a dünyaya kasvetli bir mesaj getirmek için geldi. | Open Subtitles | بيد أنه جاء إلى فولتون يحمل رسالة قاتمة للعالم |
| Onları hatırlayınca Bu kasvetli odada | Open Subtitles | عندما أفكر بهم وهم في تلك الغرفة الحزينة |
| Aslında hayatın kendisi Bunun gibi kasvetli bir çukurda başladı. | Open Subtitles | حياة بنفسها بدأت في أي هذه الحفرة مظلمة الكثيرة مثل. |
| Ve bu kasvetli kışı neşelendirecek yeni elbiseler ve dans eşliğinde çılgın bir parti. | Open Subtitles | وحفلة جميله مع الفساتين و الرقص لتجلب لنا البهجه في هذا الشتاء الموحش |
| Atlantis, Güzel Manzara, Huzur Otel gibi pejmürde otellerin olduğu kasvetli bir yerdi. | Open Subtitles | كان مكاناً كئيباً به فنادق رديئة . أمى كانت تشبه كثيراً تلك الفنادق |
| Bakıldığında bu kasvetli istatistikler korkutucu bir soru ortaya çıkarıyor: Temiz suyumuz bitiyor mu? | TED | باعتبارها مجتمعة، فإن هذه الإحصائيات القاتمة تطرح سؤالا مفزعا: هل تنفد منا المياه النظيفة؟ |
| Sular altında kalmış kasvetli topraklarda, yalnız anıt mezarlar. | Open Subtitles | نصب ايونلي التذكاري يقف بجانب جتلاند الكئيبه |
| Neden beni bu karanlık, kasvetli yere getirdiniz? | Open Subtitles | لماذا أحضرتني لهذا المكان المظلم الكئيب؟ |
| Yani, genelde işe karanlık ve kasvetli bir yerde başlayıp asıl mesele olan yok etmeye evde devam etmiyor muyuz? | Open Subtitles | أعني، ألسنا في كل مرة نبدأ بمكان مُظلم و موحِش من ثم ينتهي بنا الأمر في المنزل للقضاء عليهم؟ |
| Yani bu bir kitap için çok kasvetli bir son insanlara biraz umut bırakmamız gerekmez mi? | Open Subtitles | أقصد أنّها نهاية موحشة جدًّا بالنسبة لكتاب. لذا ألا يجدر أن نترك القرّاء مع بعض الأمل؟ |