Ve bunlar yasal kaygılar, bunlar üzerinde detaylıca düşünmemiz gereken problemler. | TED | وهي مخاوف مشروعة، لكنها مشاكل علينا العمل على حلها. |
Yapılan tanım mülteciyi kendi milletinin yaşadığı devlet sınırları dışında olan ve zulüm göreceğine dair sağlam temelli kaygılar yüzünden kendi vatanına dönemeyecek insanlar olarak tanımlar. | TED | هو يعرف اللاجئ أنه أي شخص يقيم خارج الدولة التي ينتمي إليها وهو غير قادر على الرجوع لبلده الأم بسبب مخاوف مبررة من التعرض للاضطهاد. |
Ayrıca, bu seçime ilişkin derin bir hayalkırıklığı ile iki partili politik sistemimize ilişkin ciddi kaygılar paylaştığımızı anladım | TED | وتعلمت أيضا أننا تشاركنا بخيبة أمل عميقة في هذه الانتخابات، وأن لدينا مخاوف متزايدة بشأن نظامنا السياسي القائم على حزبين. |
İkisinin sonucu olarak sağlıkla ilgili kaygılar. | Open Subtitles | مخاوف صحية ثانوية كنتيجة من الإثنين؟ |
Bilmem. Hamileliğinle ilgili kaygılar. | Open Subtitles | لا أعلم، مخاوف بشأن الحمل؟ |
Dianne, ortada Gabriel'i öngörülemeyen yabancı bir çevreye göndermeyle ilgili akla uygun kaygılar var. | Open Subtitles | (دايان) ، هناك مخاوف مشروعة حول إرسال (جبريل) في تلك الأنواع التي لا يمكن التنبؤ بها ، المحيط الخارجي |
Yani demeliyim ki, bunlar meşru kaygılar. | Open Subtitles | حسناً ، أعني ... وهذه مخاوف مشروعة |
Bunlar genel kaygılar. | Open Subtitles | إذًا، مخاوف عامّة. |