Fakat her şeyden önce, izci orada gerçekten ne olduğunu olabildiğince kesin bir şekilde bilmektir. | TED | لكن قبل هذا، الكشاف يريد أن يعرف ماذا يوجد هناك، بدقة كبيرة قدر المستطاع. |
Ne mutlu ki bu adam gibi bilim adamları etrafımızdaki görünmez dalgaları, kesin bir şekilde ölçerek farkına varabilmemizi sağlıyor. | Open Subtitles | مزدحة في القرن الواحد والعشرين. ولحسن الحظ، علماء كهذا الرجل يمكنهم قياس تلك الإشارات بدقة ليتسنى لنا تصور |
Depresyon, alkolizm gibi belirsiz kavramları alıp onları kesin bir şekilde ölçebileceğimizi gördük. Akıl hastalıklarının sınıflandırılmasını yapabileceğimiz de. Akıl hastalıklarının nedenselliğini anlayabileceğimizi de. | TED | بأننا إكتشفنا أننا يمكننا أخذ الأفكار المشوشة مثل الإكتئاب أو إدمان الكحول و قياسهما بدقة أننا يمكننا وضع تصنيف للمرض. اننا يمكننا فهم الخسارة المتكبدة من الأمراض العقلية. |
Ve bunu çok kesin bir şekilde ölçebiliriz aslında, çünkü insanlara günde 10 kere çalan elektronik çağrı cihazları veriyoruz, ve her çaldığında ne yaptığınızı, ne hissettiğinizi, nerede olduğunuzu, ne düşündüğünüzü bize söylüyorsunuz. | TED | ويمكننا أن نقيس ذلك بدقة كبيرة لأننا نعطي الناس أجهزة إلكترونية للرسائل، ترن 10 مرات في اليوم وكلما رنت، تسجل ما تفعله وكيف تشعر وأين أنت وما الذي تفكر فيه |
Lase yazıcınızdaki ayna galvanometresi lazer ışınını çok kesin bir şekilde yönlendirebilmenize yarıyor. İşte sayfadaki bu küçük noktaları yapan o. | TED | طابعة الليزر لديك تحتوي على جالفانوميتر عاكس يستخدم لتوجيه شعاع الليزر بدقة. وهذا هو ما يصنع تلك النقاط الصغيرة على الصفحة المطبوعة. |