Ve bu alet aslında kişiye kendi içini dinleme olanağı veriyor. | TED | وهو عبارة عن أداة في الواقع تمكن الشخص الاستماع إلى أحشائه. |
Şimdi sağınızdaki kişiye dönün ve bunu ona tarif edin. | TED | انتقل الآن إلى الشخص الذي على يمينك وصِفْ هذه التجربة. |
Onu, verebileceğim asla akıllarına gelmeyecek olan tek kişiye vermeliydim. | Open Subtitles | أعطيتها إلى الشخص الوحيد الذي لن يظنوا أنني أعطيتها له |
İmparator olduğun günden beri, mührü sadece bir kişiye verdim. | Open Subtitles | منذ أن اصبحت إمبراطورنا لم أعطِ ختمى إلا لشخص واحد |
Bu bölgenin harekete geçirilmesi, kişiye içsel ışığını görme imkanı verir. | Open Subtitles | لأن تفعيل هذا المركز يسمح للشخص أن يرى الضوء من الداخل. |
Belirlenen kırsal alanda, ortalama 200 çiftçiye, aileleriyle beraber binden fazla kişiye hizmet veren bir kırsal alan sorumlusunu işe alıyoruz. | TED | في أي مكان، نعين مسؤول عن المنطقة. يوصل خدماتنا لمائتي مزارع كمتوسط، هذا يعني اكثر من الف شخص يعيش فس اسرهم. |
En azından yanlış kişiye aşık olmuş birini bağışlayabileceğini düşünüyorum. | Open Subtitles | انه على الأقل ستغفرين لشخص وقع في غرام الشخص الخاطئ |
Bana saldırmak yerine, öfkeni aslında kızgın olduğun kişiye yönlendirsen daha iyi olur. | Open Subtitles | ربما بدلاً من التهجم علي يجب أن توجه غضبك على الشخص الذي أغضبك |
İşte evleneceğim kişiye hiçbir zaman söylemeyeceğimi umduğum bir şey söyleyeceğim. | Open Subtitles | أليكم شيئاً كنت اتمنى ان لا اقولة الى الشخص الذى سأتزوجة: |
Ama eğer rehabilitasyon veya bağışlanma diye bir şey varsa, o kişiye değiştiğini ispatlayabilmesi için şans verilmesi gerektiğine inanıyorum. | Open Subtitles | لكن إن كان هناك شئ ما كإعادة تأهيل أو السماح عندها أنا أؤمن بأن الشخص يجب أن يحصل على الفرصة |
Güçlerim zayıf olsa bile, onun yanında olmamın o kişiye faydası dokunacaksa.. | Open Subtitles | على الرغم بأن قواي ضعيفة، ولكن إن كان وجودي يساعد ذلك الشخص |
Bu kişiye her şeyimi söyledim, ve kim olduğunu bilmek isiyorum. | Open Subtitles | لقد أخبرت هذا الشخص كل شيء، وأريد أن أعرف من يكون. |
Belki de onlar hakkında bizden daha çok şey bilen tek kişiye gitmeliyiz. | Open Subtitles | ربما يجب أن نتحقق من الشخص الوحيد الذي يعرف عنهم أكثر مما نعرف |
Hoşgörü hakkında ders veren bir kişiye göre, gerçekten çok tuhaf dostları var. | Open Subtitles | بالنسبة لشخص يعطي محاضرات عن التسامح من المؤكد أنه يحتفظ ببعض الشركات الشخصية |
Ama sen sevdiğin kişiye karşı şiddet uygulamış olamazsın, değil mi? | Open Subtitles | لكنك لن تفعل شيئا مؤذيا للشخص الذي تحبه اليس كذلك ؟ |
Sıran geldiğinde acele etmen lazım yoksa diğer kişiye geçiyorlar. | Open Subtitles | عليك التحرك بسرعة حين يحين دورك، وإلا سينتقلون للشخص التالي. |
Ve her bir kişiye, buna dayalı olarak tavsiyeler veriyor. | TED | ومن ثم ينقل المشورة لكل شخص منهم بناءً على ذلك. |
Benim işim kalp kime uyuyorsa nakli o kişiye gerçekleştirmektir. | Open Subtitles | اذا توفر قلب ، عملي هو ان اضعه لمن يحتاجه |
Şimdi ileri çıkan ve Zeta'ya kayıt olan 30 kişiye ihtiyacımız var! | Open Subtitles | نحن بحاجة الان الى 30 شخصا للوقوف بجوارنا لعدم ضياع منزل زيتا |
Onlar, öldürmeleri gereken kişiye yakınlık duyar ve onun hayatını almazlar. | Open Subtitles | هناك اشخاص يفشلون في قتل اعدائهم .ويشفقون عليهم بدلا من قتلهم |
Bildiğiniz gibi Amerikan rüyası uzun yıllardır bütün dünyada milyonlarca kişiye ilham verdi | TED | تعلمون أن الحلم الأمريكي قد ألهم الملايين من الناس حول العالم لسنوات عديدة. |
Bakın, ben hapse girdiğimde, bizim araba telefonlarımız bu kadardı ve taşınması için iki kişiye ihtiyaç vardı.. | TED | ترى، عندما دخلت إلى السجن، كانت هواتف السيارت بهذا الحجم وتتطلب شخصين لحملها. |
Bu tip işleri yapmak için, kişiye tamamen güvenmelisiniz, çünkü bu ok kalbime doğru işaret ediyor. | TED | اذن لتقوم بهذا النوع من العمل عليك أن تثق بالشخص كليا لأن هذا السهم متجه إلى قلبي. |
Hiddet, acıyla birleşebilir, oradan belli bir kişiye ve tekrar aşka bağlanır. | Open Subtitles | الغيظ من الممكن أن يكون مرتبطاً بأذى و الذي بدوره قد يكون مرتبطاً بشخص والذييعيدتوصيلهإلىالحب. |
Onlara bu hikayeyi anlatın. Ve onları da başka iki kişiye bu hikayeyi anlatmaları için ikna edin. | TED | قل لهم هذه القصة , وأقنعهم بإخبار القصة لشخصين آخرين |
Ancak insanlar bana, çocuklarını öldüren kişiye karşı nasıl iyi niyetli olabileceklerini soruyorlar. | TED | ولكن يسألني الناس، كيف تعززُ النية الحسنة لشخصٍ قتل ابنك؟ |
Ama kişiden kişiye değişir. | Open Subtitles | على أية حال، هو يَتفاوتُ مِنْ الشخصِ إلى الشخصِ. |
Boynunu tedavi eden kişiye bisikleti vereceğini söylemiştin. | Open Subtitles | لانك قلتي انك ستعطين الدراجه للذي يعالج رقبتك ويذهب ألمها |