| Hepsini almak ister misin? kolayca para kazanmak için bir fırsatın var. | Open Subtitles | يمكنك أن تأخذ كلّ شئ، ثم تطلق النكات بشأن هذا المال السهل. |
| Derler ki çocuk olmanın en güzel yanı, kolayca hayal kurmaktır. | Open Subtitles | يقولون أنَّ الشيء الرائع بكونك طفلاً هو أنَّهُ من السهل التظاهر |
| Doğal güzellik veya sanatın tatı kültürler arasında kolayca gezinebilir. | TED | ذوق الجمال الطبيعي و الفني يتنقل عبر الثقافات بسهولة كبيرة. |
| Ama kulübe çok havasız ekselansları. kolayca zatüre olabilir. | Open Subtitles | لكن الكوخ ملئ بالرطوبه يمكن بسهوله أن يصاب بإلتهاب رئوى |
| Babam bu meziyeti hatırladı ve evli bir adamla neredeyse kaçıyorken beni affetti ve bizim evliliğimizi kolayca onaylayabildi. | Open Subtitles | أبي تذكّر تلك المقولة الحكيمة.. وغفر لي عندما كنتُ قريبةً من الهروب مع رجلٍ متزوج. وسمح لزواجنا بهذه السهولة. |
| Bob kalp sayısına inanıyor ve kalp sayısını kolayca azaltmak çok daha zordur. | TED | يؤمن بوب بالقلب العامل. والأمر أصعب من أن يتم ببساطة تسريح قلب عامل. |
| Neyse ki evimizdeki her şeyi posta kutumuz gibi kolayca kırılmış hayal edebiliyoruz. | Open Subtitles | لحسن الحظ، مثل كل الأشياء في منزلنا يسهل أن نتخيل صندوق بريدنا مكسورا |
| Hologram teknolojisi ve bir sürü dron kaynağıyla, bizi kolayca hallederler. | Open Subtitles | مزيج من تقنيّة الأطياف وأعداد كبيرة من الآليّات؟ سنكون أهدافًا سهلة |
| kolayca gözden kaçabilir ama sert cisimle darp aldığı belli. | Open Subtitles | من السهل أن تغفل عنها، لكنها تشير إلى ضربة قوية |
| Eğer yanlış hatırlamıyorsam, ateş işaretli kolayca fark edilen bir binadaydı... | Open Subtitles | إذا لم تخنّي ذاكرتي , سيكون من السهل ملاحظته بعلامة النار |
| Kendisiyle görüşmek isteyen herkesi kolayca kabul eden biri değildir o. | Open Subtitles | أيها الملاعين هو ليس بالشخص السهل مقابلته لكل من يتمنى ذلك |
| Bu benim için doğal. Ben ve arkadaşlarım, onlara kolayca bağlanabilirim. | TED | هذا طبيعي بالنسبة لي. أنا وأصدقائي, أستطيع أن أتواصل معهم بسهولة. |
| (Kahkahalar) kolayca inebileceğimiz, yumrumtrak bir şey bulmayı ümit ediyorduk ama işte... | TED | وكنا نأمل أن نجد شيئًا مسطحًا نسبيًا، بحيث يمكننا الهبوط عليه بسهولة. |
| Bu yerleştirme bir bilgisayar sayesinde kolayca halledilebilir. | Open Subtitles | لن يكون هذا ضرورياً سيدى الرئيس يمكن تنفيذه بسهوله من خلال الحاسب |
| Orayı doldurabilirseniz, 5 bin doları kolayca kazanabilirsiniz. | Open Subtitles | املوا يا شباب هذه الصاله و سوف تحصلون على 5 الاف دولار بسهوله |
| Anlaşmamız bu şekilde daha güçlü olacaktır... ve kolayca çalıştırılır. | Open Subtitles | الشي الذي سنتعامل معه سوف يكون اقوى وتنفيذه بنفس السهولة |
| Parmak izi yok. Şansımıza, trafik kamerası görüntülerini silen kötü adamları kolayca bulabildim. | Open Subtitles | ولحسن الحظ، لم أجد بعد الأشرار الذين يستطيعون مسح صور المرور بتلك السهولة. |
| Yani dünyaya kolayca düzinelerce, belki de yüzlerce yeni şehir kazandırabiliriz. | TED | وبالتالي يمكننا ببساطة تزويد العالم بالعشرات او ربما المئات, من المدن الجديدة. |
| Olayları ve duyguları birbirine bağlayıp, onları sezgisel olarak kolayca anlaşılabilir bir seriye dönüştürüyoruz. | TED | نربط الأحداث و المشاعر و نحولها بطريقة فطرية الى تسلسل يسهل علينا فهمه |
| İyi haber, bunu pinpon topuyla yapabiliyorsa, doğumu da kolayca yapabilir. | Open Subtitles | خبر سار , إن إستطاعت هذا بكرة المضرب فستكون ولادتها سهلة |
| Çünkü şehrin diğer tarafında otururken bile odama bu kadar kolayca dalabiliyorsanız, bir de burada yaşadığımı düşünsenize. | Open Subtitles | إذا كان هذا سهلاً عليكم أن تدخلوا غرفتي بآخر المدينة فتخيلوا كم سيكون سهلاً إذا عشت هنا حقاً |
| Buradan kolayca çıkamayacaksın. | Open Subtitles | هو سيخبرك بنفسه أنت لا تحصل هنا على ذلك سهلا |
| Eğer bunlardan şikayet ederse kolayca, onu terk ettiğimize onu inandırabiliriz. | Open Subtitles | إذا تذمرت على الاطلاق يمكننا تهديدها بكل سهولة بـ التخلي عنها |
| Ancak onları kolayca hatırlamanın bir yolu var: Neyin çevrelediğini hatırlamak. | TED | ولكن هناك طريقة أسهل لتذكرهم إذا تذكرت ما الذي يحيط بهما. |
| Tümörü kolayca çıkaracağımızı umuyorduk. | Open Subtitles | لقد ذهبنا ونحن نظن أننا ببساطه سنقوم بإزالة الورم |
| Görevi başındaki iki sağlık görevlisini hiç kimsenin haberi olmadan kolayca kaçıramazsınız, tamam mı? | Open Subtitles | لايمكنكأن تختطفمسعفانفينداءعملبكل بساطة.. بدون أن يعلم أحد، حسناً ؟ |
| Birinci doktor: Güzel. İkinci doktor: Bunu güzel ve kolayca halledeceğiz, Jake. Birinci doktor: Pekala, oturmak ister misin? | TED | الطبيب الأول: جيّد. الطبيب الثاني: سوف نأخذ هذا بسلاسة وبهدوء، جيك.الطبيب الأول: حسناً، هل تريد أن تستقيم، هذا جيّد. |
| İnsanlar kolayca gizliliklerine önem vermediklerini iddia edebilirler ama eylemleri bu inancın gerçekliğini çürütür. | TED | يستطيع الناس وبسهولة الادعاء بالكلمات بأنهم لا يقدرون قيمة خصوصيتهم ولكن أفعالهم تبطل صحة ذلك الاعتقاد. |