| Geç vakitte sokakta tökezleyerek evine dönen son adam işimi kolaylaştırdı. | Open Subtitles | آخر رجل كان سهلا بخروجه متأخرا جدا يتعثر في طريق العودة الى المنزل |
| Ama yayla işimi kolaylaştırdı. | Open Subtitles | لكن جبل الألب جعل الأمر سهلا و حاسما بالنسبة لي |
| Fakat doğru sebepler bunu kolaylaştırdı. | Open Subtitles | و لكن الأسباب الوجيهة جعلت منه سهلا |
| Aslında ortağının aşığım olması biraz kolaylaştırdı. | Open Subtitles | اتخاذ صديقه كعشيقٍ لي قد سهّل الأمر عليّ .. |
| Romalıların betonu keşfetmesi inşa etmeyi kolaylaştırdı. | Open Subtitles | اختراع الرّومان للخرسانة سهّل البناء. |
| Onu gözlememi kolaylaştırmıştı. Şimdi de onu öldürmemi kolaylaştırdı. | Open Subtitles | "سهّل عليّ التحقّق من أمره والآن يسهّل عليّ قتله" |
| Bu işimizi çok kolaylaştırdı! | Open Subtitles | هذا يسهّل من الأمر كثيراً! |
| Kaynaklanmış alüminyum çerçevesi, modüler tasarımımızı kolaylaştırdı. | Open Subtitles | إطار ملحوم من الألومنيوم هو ما سهل علينا الوصول إلى تصميمنا العصرى |
| Bu kibirli pis herif benim için işleri çok kolaylaştırdı. | Open Subtitles | ذلك الهراء جعل الأمر سهلا للغاية |
| Bugünü çok kolaylaştırdı. | Open Subtitles | جعلت اليوم يمر سهلا |
| Temizlemeyi kolaylaştırdı. | Open Subtitles | يجعل التنظيف سهلا |
| Bu da işimizi kolaylaştırdı. | Open Subtitles | وهذا سهّل الأمور كثيراً |
| Evet, Ba'al yerini bulmamızı kolaylaştırdı. | Open Subtitles | نعم، سهّل (بعل) علينا تحديد موقعه |
| İşimizi kolaylaştırdı. | Open Subtitles | لقد سهل علينا عملنا |